|
|
Anayasa'nın
garip bir yorumu
Türkiye'de kanun ve yönetmeliklerin tefsirinde ve uygulamasında garip bir davranış vardır. Bir kanun veya yönetmeliği uygulayan kimse, ona kendi istediği bir yorum getirir. Bu yorumun yanlış olduğunu ne kadar söylerseniz söyleyiniz, dinletemezsiniz ve yanlış uygulamayı düzeltemezsiniz. Aynı olay ileride tekrar cereyan eder, bu defa gene itiraz edersiniz, size vaktiyle yapılmış yanlış uygulamayı misal gösterirler. "Emsal var" derler. Bu safhadan sonra yapılan yanlış uygulama, adeta kanun maddesine dönüşmüş olur. Bu durum, Meclis çalışmalarında içtüzüğün uygulanmasında çoğu zaman bu şekilde, emsal var denilerek yanlışlıklara sebebiyet vermiştir. Sui-misal, yani kötü ve yanlış uygulama, emsal olmuştur. Bu olayı, tipik bir fıkrayla anlatmak mümkündür.
Bu fıkra, bazı kanunlarımızın ve mevzuatımızın uygulanmasında adeta bir Anayasa maddesi haline gelmiştir. Bu anayasa hükmü, "yaptım oldu" maddesidir. Gerek TBMM içtüzüğünün uygulamasında gerek Anayasa'nın ve kanunların yorumlanmasında birçok misal vermek mümkündür. Bu misallerden sadece tipik üç tanesinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, 1977-78 yıllarında TBMM'de cereyan etmiştir. 1973 yılında kabul edilen içtüzükle TBMM de danışma kurulu adıyla bir organ kurulmuştur. Bu organ TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin birer temsilcisinden ve TBMM başkanından oluşur. Bu kurulun görevi genel kurul çalışmalarının tanziminde genel kurulun gündeminin tanziminde bir anlaşma sağlamak ve bazı gereksiz tartışmaları önlemektir. Bu kurul bir karar organı değildir. Sadece siyasi partilerin görüş ayrılıklarını gidermeye çalışan, bir danışma mekanizmasıydı. Bu sebeple toplanmalarında çoğunluk aranmaz, karar veremez, sadece görüş bildirirdi. Buna rağmen yapılmak istenen bir toplantıyı önlemek için Sayın Necmettin ERBAKAN'ın Genel Başkanı olduğu Milli Selamet Partisi Danışma Kurulu'nun bir toplantısına katılmamıştı. Arkasından da; "-Danışma Kurulu ittifakla toplanır, ben katılmazsam bu kurul toplanamaz ve karar veremez" diye iddia etti. Bu görüşün hiçbir hukuki dayanağı yoktur ama bunun tartışması yapılırken Adalet Partisi de TBMM'de görüşülecek bir konuyu önlemek için aynı taktiği uygulayarak Danışma Kurulu toplantısına katılmadı. Hiçbir mesnedi yokken bir içtüzük maddesi ortaya çıktı. O da; Danışma Kurulu üyelerinin tümü katılmadan toplanamayacağı hükmü idi. O yıllarda iktidarda bulunan ECEVİT hükümeti ile muhalefet partileri arasında büyük tartışmalar olmuştur. Uzun süre TBMM çalışmamış ve kanun çıkaramamıştır. Sonunda, TBMM olağanüstü bir toplantıya çağrılarak konuya açıklık getirilmiş ve buhran aşılmıştır. Bu olayla anlatmak istediğimiz, bir siyasi partinin "yaptım oldu" tarzındaki bir iddiasıyla yeni bir içtüzük maddesinin ortaya çıkmış olmasıdır. Aynı durum, bu gün yürürlükte olan Çek Kanunu'nun kabulünde de rol oynamıştır. Çek'in ne olduğunu herkes bilir. Kısaca özetlemek gerekirse, çeklerin üzerine, ödenecek miktar, lehtar ve çekin düzenleme tarihi yazılabilir. Fakat çek'in vadesi olmaz. Hukuk fakültesinde, çeklerin üzerinde vade tarihi bulunur gibi bir beyanda bulunsanız, sizi sınıfta bırakırlar ve diploma vermezler. Ancak, bir Çek Kanunu çıkarmışız ki, kanun, vadeli çeklerden bahseder. Bugüne kadar da, bu ibare kanundan çıkarılmamıştır. Bu kanun hazırlanırken bilgisinden faydalanılan hukuk profesörü arkadaşımıza sorduk. -Çek'in vadesi olur mu? Bunu kanuna nasıl koydunuz?" Aldığımız cevap çok enteresandı: -Doğru söylüyorsunuz ama, bu tip vadeli çekler kullanılıyordu. Biz tatbikatı kanunun içerisine koyduk. Kanunları yaparken, hukukun emrettiğini yapmak, buna uygun olmayan uygulamaları düzeltmek varken, hukuku sakat uygulamalara uydurmaya çalışıyoruz. İşte hastalığımız budur. Üçüncü misal de şudur: Anayasaların çoğu, cumhurbaşkanlarına, kanunu imzalayıp yayınlamadan önce, kanunu bir defa daha görüşülmek üzere, meclise geri gönderme hakkını tanımıştır. Cumhurbaşkanı, kanunu geri gönderirken, neden tekrar görüşülmesini istediğinin gerekçelerini de bildirir. Meclisler, geri gönderme gerekçelerini de dikkate alarak, konuyu tekrar görüşür. Kanun teklifini aynen kabul edebileceği gibi, red gerekçelerine göre değiştirerek de kabul edebilir. Bu şekilde kabul edilen kanunları, devlet başkanlarının ikinci defa iadeye hakları yoktur. Bizim Anayasamız'da da aynı hüküm vardır. Ancak bizimkinde ikinci müzakerede kanun aynen kabul edilmezse, bir tek virgülü bile değişse, Cumhurbaşkanı'nın veto hakkının yeniden doğacağı yorumu vardır. Bu yorum kimin tarafından yapılmıştır... Ne zaman yapılmıştır? Kimse bilmez... Hatta hiç kimse, bu yorumun hukuki bir mesnedinin bulunup bulunmadığını da tartışmaz. Adeta, "ben yaptım oldu" dercesine, Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen kanunun bir virgülünü bile değiştirmeden kabul eder. Bu suretle de, Cumhurbaşkanı'nın ikinci defa kanunu geri göndermesinin yolunu kapattığına inanır. Halbuki, kanunun ikinci görüşmesinde, makul bulduğu değişiklikleri yapsa bile, geri gönderilemeyeceğini dikkate almaz. Bizim gibi tek meclisi olan ülkelerde cumhurbaşkanının, kanunun bir defa daha görüşülmesini isteyebilmesi, yapılabilecek hatalara karşı bir güvencedir. Ancak ülkemizde, bu mekanizma, adeta, Cumhurbaşkanlığı ile iktidar arasında bir güç çekişmesi olayı gibi algılanılmaktadır. Günümüzde, Tütün Kanunu gibi birçok kanunlar, vetodan sonra, virgülüne dokunulmaksızın, TBMM'de kabul edilerek geri gönderilmiştir. RTÜK Kanunu da bu şekilde, aynen kabul edilerek geri gönderilecektir. Bu uygulamanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bunun dayanağı, "yaptım oldu" mantığıdır. Bu yanlış uygulamayı düzeltmemiz gerekmektedir. Cumhurbaşkanı'nın iade gerekçeleri haklıysa, bunu dikkate almak gerekir. Kanunun yeniden görüşülmesi sonunda, bir çok maddeler değiştirilerek kabul edilse bile, Cumhurbaşkanı'nın 2. kez iade yetkisi yoktur. Özetle bu birkaç örnekle anlatmaya çalıştığımız, kanunları tefsir ederken, uygularken, yanlış emsallere dayandırmanın bizi hukuktan uzaklaştıracağı aşikardır. Bu sebeple, "ben yaptım oldu" mantığını bir tarafa bırakıp hukukun üstünlüğüne inanarak hareket etmenin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |