T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Üsame bin Laden'i merak edenlere

Geçen cumartesi akşamı, İstanbul'da, Araştırma Kültür Vakfı'nda konuştum; dinleyicilerden biri, "Sizce Üsame bin Laden şimdi nerede?" diye sordu. Ali Bayramoğlu pazar günü Samsun'daydı; konuşmasının sonunda, ona, "Sizce Üsame bin Laden sağ mı?" diye sormuşlar...

Zihinlerin Üsame bin Laden'e takılı kalması şaşırtıcı değil. Dünyamızı altüst eden 11 Eylül eylemlerinin arkasındaki beyin olduğu iddia edilen, Afganistan savaşına yol açan, Ariel Şaron'un Filistin'i bitirme operasyonuna katık ettiği kişi o. Ancak, ne hikmetse, şimdilerde adını telâffuz eden pek yok...

Bellekleri biraz mıncıklamak gerekiyor.

İkiz kulelerin yerle bir olmasının üzerinden henüz bir hafta bile geçmemişken, 17 Eylül günü, ABD başkanı George W. Bush gazeteciler karşısına çıkıp soruları cevaplamıştı. "Sayın başkan" diye sözlerine başlayan bir muhabir şu soruyu yöneltmişti Bush'a: "Tâlibân yönetiminin Üsame bin Laden'i teslim etmeye yanaşmayacağı anlaşılıyor. Bu, ABD'nin askeri harekât yapacağı anlamına mı geliyor?" Daha önce Teksas'ta valilik yapmış George W. Bush'un "Patsy" diye hitap ettiği muhabire cevabını hatırlayacaksınız: "Bütün söyleyebileceğim, Üsame bin Laden'in eylemlerden birinci derecede sorumlu olduğudur. Ben adalet istiyorum. Batı'da eski bir poster vardır, hatırladığım kadarıyla, üzerinde 'ölü veya diri' yazar..."

Eylemlerin üzerinden henüz bir hafta geçmemişken, '1 numaralı sorumlu' olarak görülen Bin Laden arkasından koşulan biriydi.

Ardından Afganistan'a bombalar yağdı. Dünya kamuoyunun dikkati, 'ölü veya diri' aranan Üsame bin Laden'in ne zaman ele geçeceği üzerinde yoğunlaştı. Bu arada, Katar'dan yayın yapan el-Cezire televizyonu Üsame bin Laden'le mülâkatlar yayımlıyordu. Eylemlerin üzerinden üç ay geçmişken, 28 Aralık günü, yeniden basının karşısına çıktı Başkan Bush. Kendisine sorulan kaçınılmaz sorulardan biri yine Bin Laden'le ilgiliydi. Bir muhabir, el-Cezire'de izlediği Bin Laden mülâkatını sordu. "Bizden kaçamaz" dedi Bush; "Üç ay önce bir ülkeyi yönetiyordu; bildiğim bir şey var ki, şu anda artık Afganistan'da ipler onun elinde değil."

Cevaptaki Üsame bin Laden'i önemsemez, onunla ilgilenmeyi hafife alan tonu siz de farkettiyseniz yanılmış sayılmazsınız. 11 Eylül sonrası ilk üç ayı, günde 24 saat Üsame bin Laden adı üzerine yorumlarla değerlendirmiş bir yönetim, o noktadan itibaren kendisini unutulmaya terk etti çünkü. Bush, "Bizim Üsame'den daha önemli işlerimiz var" diyordu...

Eylemlerin üzerinden altı ay geçti. 13 Mart günü, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında, muhabirlerden biri, mukadder soruyu yöneltti Bush'a: "Sayın başkan, konuşmalarınızda Üsame bin Laden'in adı neredeyse hiç geçmiyor, kendisini anmıyorsunuz bile. Bunun sebebi ne?" Biraz şaşırmışa benzeyen Bush, "Yüreğimde bu adamın kaçtığı inancı var; tabii hâlâ sağsa" dedi ve ekledi: "Bir mağarada saklanıp saklanmadığını kim bilecek?"

Muhabir ısrarcı çıktı ve bir devam sorusu yöneltti Bush'a : "Bin Laden'in tehdit olma hali, ölü veya diri bulunana kadar yok olmuş sayılmaz, değil mi?" Bush'un cevabı şu oldu: "Onunla o kadar da ilgili değilim." Bingo!

"1 numaralı terörist" diye yeri göğü inlettiği Üsame bin Laden'e ilgisini altı ay içinde yitirmiş görünüyor Bush... Beyaz Saray'daki basın toplantısında, Üsame'nin adının geçtiği soruya verdiği cevap sırasında yüzünün aldığı biçim, ısrar edildiğinde sarf ettiği cümle artık bu konunun kendisini sıktığını ele veriyor...

İstanbul ve Samsun'da yaşayan insanlar Üsame bin Laden'i unutamıyorlar; buna karşılık, ABD başkanı adamın adını bile duymak istemiyor. "Bizim Batı'da bir poster vardır, üzerinde 'ölü veya diri' yazar" sözlerini o sarf etmemiş gibi, "Belki de bir mağarada yaşıyordur" deyiveriyor...

Amerikan genelkurmayı, Afganistan'ın güneyindeki dağlık bölgede bulunan mağaraların tamamını denetlediğini, el-Kaide örgütünün kullandığına inandıkları yerleri keşfettiklerini açıkladı 7 Nisan'da. Bir şeyi daha: Üsame bin Laden'in izine rastlamamışlar...

Askeri denetimin sonuçlarını basına aktaran binbaşı Bryan Hilferty, mağaraların şimdi mi, yoksa 1980'lerde Sovyet askerlerine karşı mücadele ederken mi muhkem hale getirildiğini bilemediğini söylemiş. Bagram Hava Üssü'nde görüştüğü muhabirlere, "Zawar Khili vadisi, belli ki, bir zamanlar önemli bir yermiş; ama liderlerin orada bulunup bulunmadığını bilmiyorum" demiş binbaşı Hilferty. Denetim sırasında bazı belgeler ele geçirdiklerini, ama incelendikten sonra onları kamuoyuna açıklamayacaklarını da sözlerine eklemiş...

Üsame bin Laden'in âkıbetini Amerikan yönetimi ve askeri çevrelerinin bizler kadar merak etmediği belli oluyor. Oysa, işin başında, Üsame bin Laden'le ne kadar ilgilenmişler ve bizim de ilgilenmemizi istemişlerdi. Bütün operasyona, askeri harekâta, savaşa, Üsame bin Laden'i ibret-i âlem için dünya kamuoyu karşısına çıkarmak amacıyla giriştiklerini düşündürecek kadar...

Ancak biz öyle sanıyormuşuz. Benim İstanbul'da konuştuğum saatlerde, CNN'in 'Novak, Hunt & Shields' adlı programına çıkan Amerikan genelkurmay başkanı Gen. Richard Myers, gazetecilere, "Bizim amacımız hiçbir zaman Bin Laden'i yakalamak değildi" deyivermiş...

Sizler de artık merak etmeyin, olur mu? Hem bunda meraklanacak ne var?


10 Nisan 2002
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED