|
|
"Bu bir savaş, arada siviller de ölür"
Artık, kıldan-tüyden konular geride kaldı; son derece ciddi, herkesi ilgilendiren, Dünya çapında meseleler ele alınıyor tartışma programlarında. Geçen akşam birini baştan sona izledik. Hangi kanalda yayınlandığını ve isminin "kaçakaç" olduğunu belirtmesek bile tahmin edersiniz. Telaşla konuşan, kirli sakallı bir sunucusu var. Siz de gördünüz belki, Filistin üzerine tartışıldı. Tarafların oturma konumları, teamüle uygun olarak, siyasi görüşlerine göreydi. Bir tarafta Filistin'i savunanlar, bir tarafta İsrail'i destekleyenler. Konuklardan biri, babasının "sert" olduğu soyadından anlaşılan, kendisi de pek "mülayim" sayılmayacak köşe yazarıydı. Ecevit'in "soykırım" sözünden sonra, bir günde en az 150 defa Amerika'daki dostlarıyla telefon görüşmesi yapmış beyimiz; Başbakan'ın konuşurken sürekli gaf üstüne gaf yaptığını, örnekler vererek anlatmaya çalışmış. Amerikalılar biraz olsun yumuşamışlar ama, yine de tam anlamıyla halledilmiş durumda değilmiş o "soykırım" meselesi. "Bu bir savaş" diyor beyimiz, ve ekliyor: "Arada siviller de ölür. Ne var bunda?" Bu köşe yazarı varken, programa İsrail konsolosluğundan bir görevliyi çağırmanın ne gereği vardı diye düşünürken, sunucumuz kirli sakal da "Din kardeşliğine tam inanmadığını" belirtti. Sanki söylemese bilmeyecektik! Neyse. Köşe yazarına kulak vermeye devam edelim. Tank ihalesinin uzun yıllara dayanan bir anlaşma olduğunu savunan emekli general dahi tersini söylerken, sayın yazar Filistin'in ufacık bir yer olduğunu, Arafat'ın istemesi halinde terörü durdurabileceğini iddia ediyordu. Kirli sakal da aynı görüşte. Diyor ki: "Arafat'ın yapamadığını İsrail askerleri yapıyor. Arada bir siviller de gidiyor." Derken, babası sert olan yazar, "Devlet kurmak öyle kolay değil" diyerek sözüne devam etti. Biz de aydınlandık. Bosna savaşı sırasında da epeyce aydınlatmıştı beyimiz okuyucularını. Aliya İzzetbegoviç'e demediğini bırakmamış ve Sırpları desteklemişti.
EYLEME ÇAĞRI
Fazla uğraşmaya, uzun boylu organizasyonlara girişmeye gerek yok. Ya da şöyle söyleyelim: İsteyen büyük çaplı işlerle uğraşsın ama, elinden fazla bir şey gelmediğini ve mutlaka "bir şey yapmalı" diye düşünenler için, yeni bir eylem planı sunmak istiyoruz. Filistin'deki soykırımın durmasını isteyen vicdan sahipleri, bundan böyle birer "kefiye" alıp boyunlarına taksa yeter. Kadın-erkek, küçük-büyük herkes... Yazar ve siyaset bilimci Nuray Mert, daha böyle bir çağrı olmadan, sırf içinden gelen sese uyarak kefiyesini takanlardan.
KORKMAYIZ
Şaron'un yargılanması için internet üzerinden yürütülen kampanyalarla oluşturulan listedeki isimlerin, bir takım gizli servisler tarafından fişlenmesinin ihtimal dahilinde olduğunu belirten değerli arkadaşımıza teşekkür borçluyuz... Ancak biz zaten bu topraklarda doğmuş olmakla, o türlü takipleri peşinen üstlenmiş bulunuyoruz. Öyle sanıyorum ki benzer listelere imza atanların her biri o tür ihtimalleri düşünür ve gizli servislerden çekinmez. Bugün için Şaron'un yargılanması mümkün olmasa bile, yarın hesabı sorulacaktır. Haydi gelin, hep beraber bir türkü söyleyelim: - Bir dağ ne kadar yüce olsa, dağ kenarı yol olur.
BARIŞ İSTEYENE DAYAK
Bütün Dünya ayakta; vicdanının sesini dinleyen herkes, Hitler'in cezasının Filistinli masum insanların çekmesinden rahatsız oluyor. Dört bir tarafta İsrail protesto ediliyor. Asya'da, Avrupa'da, Afrika'da, Amerika'da... Bu protestoların en anlamlısı İsrail içindeki barış yanlılarının eylemleri. En şiddetli tepkiyi de onlar görüyor. Barış istemenin ve bunu yüksek sesle söylemenin cezası, Filistin tarafında kurşun, İsrail'de polis dayağı.
BUŞ CİDDİYETİ
Bay Buş, Filistin'deki kan ve gözyaşının durması için, İsrail'in çekilmesini isterken, şöyle bir laf etti:
İsrail "sionazi" yapıyor!
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |