Bir yıl sonra, çeyrek asırlık Türkiye Spor Yazarları (TSYD) üyeliğim dolacak ve hatırlanacağım. Çok mutluyum. Bu süre içinde çalıştığım gazete ve TV'lerde beğenilir veya beğenilmez aldığım paranın hakkını verdiğime inanıyorum. Rahmetli Kemal Ilıcak şöyle derdi: "Kafanızı yastığa koyunca, bugün gazetem için ne yaptım" diye kendinize sorun...

Yıllarım bu soruyu sormakla geçti. Hiç unutmam bir olay var. "İnönü Stadı'nda Fenerbahçe'nin Avrupa Kupası maçlarından birisine gidecektik. Bütün ulaştırma arabaları göreve gitmişlerdi. Serviste ben, rahmetli İslam Çupi ve yanlış hatırlamıyorsam Necmi Tanyolaç müdürüm vardı. Görev bana düştü ve minicik arabama ustalarımı alarak gittik. Maç bitti ve gazeteye dönecektik. Arabamın tavanı yerle bir olmuştu. Binlerce taraftar!.. Merdiven yapmış duvardan üzerine atlayarak hurdaya çevirmişti. O anda tek bir düşüncem vardı. Çektiğim fotoğrafları gazeteye yetiştirmekti. Öyle yaptım ve gazeteye gittim. Kafamı yastığa koyunca "Evet Kemal abi. Bugün gazetem için çok şey yaptım" diyerek uyumaya çalıştım. Alın terim gözyaşı olmuştu..

Bunları neden yazdım... TSYD'nin yayın organı "MEDYATLET" bülteninde başkan Attila Gökçe'nin "Bir Reklam Anonsu" yazısını okudum. TV reklâmlarından bahsediyor. Yerden göğe kadar haklı. "İşsiz antrenörden yazar icat etmeye yeni bir kılıf uyduran" meslekdaşlarımızdan dem vuruyor. Bu mesleğe yapılan en büyük ihanetten yazıyor. Çok iyi hatırlar sevgili Attila Gökçe. Bizler minicik arabamla haber, roportaj uğruna birlikte dağ-tepe aşındırmadık mı. Maaşımızın "BİN" katını alan futbolcuların peşlerinden gitmedik mi. Ve aradan birkaç yıl geçtikten sonra jübile ile gazetemize "spor yazarı" olmadılar mı. Aradan yine yıllar geçti, bizleri yönetenlerin koltuklarına oturup neler yaptık. Aynı şeyleri... Almanca'sı "stern" olan bir gazetemiz var. Ne olur spor sayfasındaki ("Yazar!") isimlerine bak. Sen ki "TRÜBÜN" yazarısın. O trübünlerde bize oturacak yer kalmadı. Jübileyi, işsiz gazeteci yaptı.

BEKİR BORAN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu