T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Her gelişin bir gidişi vardır

Tarih başta sosyal bilimler olmak üzere bütün bilimlerin ana kaynağını oluşturur. Tarihin verileri geçmişin yorumlanması, günün değerlendirilmesi ve geleceğin tahmin edilmesinde vazgeçilmez bir yer tutar. Tarihin önemli dönüm noktalarını bütün ayrıntılarıyla güncelleştirmeden, bugünü anlamak ve yarını yönlendirmek mümkün değildir.

Çanakkale savaşı Anadolu insanının yakın tarihindeki önemli dönüm noktalarından biridir. Çanakkale'de Almanya'nın kurmay desteğiyle İngiltere'nin öncülüğünde Fransa, Avusturalya, Yeni Zelanda ve Kanada askerlerinden oluşan deniz gücünün durdurulması, Türk toplumunun Anadolu'daki varlığının en büyük güvencesi oldu. Ayrıca yıkılmaz sanılan İngiliz İmparatorluğu'nun da sonunu getirdi.

Çanakkale'de Avrupa ülkelerine karşı verilen deniz ve kara savaşının yönünü değiştiren isimler arasında Seyit Onbaşı önemli bir yer tutar. O yüzlerce kiloluk mermiyi tek başına bir topa yerleştirerek, bir atışta İngiliz kumandanlık gemisini batırır. Onun başarısı, İstanbul'u işgal ederek, Rus Çarlığı'nı ayakta tutmak isteyen İngiltere'nin geleceğe ilişkin planlarını altüst eder. Ayrıca Türkiye ile birlikte Orta Asya Türk Cumhuriyet'lerinin geleceğini garanti altına alır.

Seyit Onbaşı'nın topu mermiye tek başına yerleştirip ateşlediğini gören komutanı aynı ağırlıktaki başka bir mermiyi de kaldırmasını ister. Ancak o bütün gayretine rağmen, bırakın mermiyi kaldırmayı, yerinden bile oynatamaz. Bunun üzerine, Seyit Onbaşı "Benim bu mermiyi bir daha kaldırmam için, Çanakkale'ye bir İngiliz donanmasının daha gelmesi gerekir" der.

Seyit Onbaşı örneğinde olduğu gibi, kişiler ve toplumlar ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kalmadan, kendi güçlerinin farkına varamadıkları gibi, ellerindeki silahları da etkin bir biçimde kullanamazlar. Bunun için, Anadolu'da "İnsan bunalmadan Hızır yetişmez" denilir. İnsanları güçlü ve yaratıcı kılan, karşı karşıya olduğu sorunların büyüklüğüyle birlikte karmaşıklığıdır.

Her yokuşun bir inişi olduğu gibi, her gelişin de bir gidişi vardır.

Avrupa 87 yıl önce Çanakkale'ye geldi. İngiltere'nin yanında savaşa katılan Batı dünyası Çanakkale'de bütün Osmanlı coğrafyasından gelmiş Anadolu insanının oluşturduğu orduyla karşılaştı. Avrupa'yı Çanakkale'de Müslümanlar durdurdu.

Çanakkale'nin üzerinden daha bir yüzyıl bile geçmeden, Anadolu insanı Avrupa kapılarına dayandı. Avrupa'nın Türk ve İslam dünyasına yürüyüşü durdu. Şimdi Türkiye'nin öncülüğünde, Türk ve İslam dünyasının Avrupa'ya yürüyüşü başladı. Türklerin Asya'dan Avrupa'ya olan uzun ve büyük yürüyüşü, Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveniyle yeni bir döneme girdi. Müslümanlar yeniden Avrupa'da.

Anadolu insanına daha önce savaşla açılan kapılar, şimdi Kopenhag ve Maastrich kriterleriyle açılıyor. Türk toplumunun talepleriyle, Avrupa Birliği'nin kriterleri örtüşüyor. Bu yüzden, toplumun büyük bir çoğunluğu tercihini Avrupa Birliği'nden yana kullanıyor. Anadolu insanı artık Avrupa'ya ordularla gidilemeyeceğini biliyor. Bunun için, altmışlı yılların ilk yarısında başlayan işgücü gücüyle çoktan Avrupa'daki yerini aldı.

Türkiye'deki dayatmacı güçler Avrupa Birliği'ne alternatif ararken, Seyit Onbaşı'nın torunları çoktan Avrupa'dalar.


20 Mart 2002
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED