|
|
Erbakan ve Erdoğan,
"siyasetçi" değiller mi?
Türkiye'de siyasetin geleceğinin tartışıldığı toplantılarda, söz dönüp dolaşıp, aynı noktaya geliyor.. - Belli ki, önümüzdeki ilk genel seçimde, en fazla oyu alacak parti, Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Partisi.. Ama hepimiz biliyoruz ki, Tayyip Erdoğan'ın önü, şu ya da bu şekilde kesilecek.. Tayyip Erdoğan'a izin vermezler!. Siz de tanık olmuşsunuzdur, "Tayyip Erdoğan'ın yolu mutlaka kesilir" diye biten tartışmalara.. İşte Türkiye'de, demokrasinin de, gelişmenin de, hukukun da üzerine gölge düşüren en büyük fiilî gerçeklerden biri budur.. İnsanlar, yasaların herkese eşit uygulandığına inanmıyor.. Aynı ceza yasaları, aynı Siyasi Partiler Kanunu ve aynı Anayasa, değişik isimler için, değişik dönemlerde farklı uygulanıyor.. İşin kötüsü, bu durum sadece "askeri rejim"lerin kibarca ifade edildiği, "Geçiş Dönemleri" için söz konusu değil.. Herzaman bu böyle.. Ya da biz Türkler, hep "Geçiş Dönemi" içindeyiz.. Arada bir normale benzer bir dönemi, "teneffüs" gibi, "5 dakika ara" gibi yaşıyoruz.. Bazan sosyalistler, bazan mukaddesatçılar ve bazan herkes, "eylemlerinden değil", düşüncelerinden ötürü gözaltına alınabilir, tutuklanabilir, mahkûm edilebilir.. Ama, o belirli dönemlerde "ötekiler" konumuna oturtulmuş ve başına çeşitli belalar gelmiş kişiler, o dönemi atlatıp "çoğunluk" arasına alınınca, eski serüvenlerini hiç hatırlamıyorlar.. Örneğin şu MHP'lilere veya "Ülkücüler"e bakın.. 1940'lardan başlayarak ve son olarak da 12 Eylül 1980 sonrasında, idam istemiyle yargılanmış MHP kökenli politikacılar, şimdi "idam cezası kalkmamalı" diye kampanyalar açabiliyor.. Şu Bülent Ecevit'e veya Deniz Baykal'a bakın.. "12 Eylül 1980" askeri müdahalesi ertesinde, partileri kapatılanlar, yargılananlar, hapse atılanlar onlar değil miydi? "28 Şubat 1997" askeri müdahalesi ertesinde Necmettin Erbakan'ın, Tayyip Erdoğan'ın başına gelenler, ne Ecevit'i, ne de Baykal'ı rahatsız etti.. Ya Tansu Çiller'e ne demeli? Ne çabuk unuttu, 28 Şubat post-modern askeri müdahalesi ile, "ötekiler" konumuna itildiğini.. "O kadın" diye başlayan konuşmaların sonunda, kendisinin asla bir daha iktidar olmasına izin verilmeyeceğini seslendiren söylemleri, ne çabuk unuttu.. "2'nci Demokrasi Paketi" ne çabuk, hurdaya çıkartıldı.. Bugün Başsavcı veya Anayasa Mahkemesi veya bir Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan'ın ve Erdoğan'ın "suçlar"ını araştırdıkları titizlikte, DSP'ye, ANAP'a veya MHP'ye ve onların liderlerine eğilseler, neler olurdu bir düşünün.. Nasıl "Biraz gebelik" olmazsa, "Biraz Hukuk" ve "Biraz Demokrasi" de olamaz.. Sadece biz oldurduğumuzu sanırız..
ŞAKA
Model olduk!.
Bu "Amerikan diplomasisi", bizim "Türk demokrasisi"ne amma da benziyor.. "Katılım", "çoğulculuk" falan hiç yok.. Cheney Ortadoğu'da hangi ülkeye gittiyse aynı cevabı aldı.. - Aman şu Şaron'a haddini bildirin.. Filistin'de bir insanlık suçu işleniyor, denildi.. Ve Cheney İsrail'de sadece Şaron'la görüştü, Arafat'ı görmedi, Filistinliler'e terörist gözüyle baktı.. Galiba demokratik modelimizle, Amerika'ya bile örnek olduk..
HABERTÜRK-YENİ ŞAFAK
Gazeteci dediğin özgür olmalıdır!.
Önceki gece, Can Ataklı ile "Habertürk Kanalı"ndaydım.. Ataklı bana açıklıkla sordu.. -Belirli çevreler sizin Yeni Şafak'ta yazmanıza takılıyor.. Dinci bir gazetede yazmanız, sizin şeriatçı olduğunuz anlamına gelir gibi, yorumlar yapılıyor.. Ne diyorsunuz? Şunları söyledim özetle.. Yazılı kayda da geçmesi için, tekrarlıyorum.. - Birincisi Yeni Şafak'a minnettarım.. Benim yazmamın, konuşmamın mümkün olmadığı, siyasi baskılarla susturulduğum bir dönemde, Yeni Şafak bana sütun verdi, özgürce düşüncemi açıklama imkanı tanıdı.. Önce bunu vurguladım.. Ve devam ettim.. - 28 Şubat, medyadaki kartelleşme ve sonraki tekelleşme, "dinci gazete" ile "dinsiz gazete" ayırımını bitirdi.. Şimdi, özgür özerk ve bağımsız gazeteler var.. Bunun, benim gibi Cengiz Çandar veya Kürşat Bumin, ya da Fehmi Koru, Nazlı Ilıcak, Ali Bayramoğlu, Ömer Çelik, Mehmet Şeker ve hepsinin isimlerini sıralamaya vakit yetmeyecek pekçok arkadaşım da, farkında.. Bize yasak, sansür-tabu yok Yeni Şafak'ta.. Can Ataklı'ya, "Habertürk"teki özgürlüğün, "Yeni Şafak"taki özgürlük gibi olduğunu anlattım.. Zaten o da bu gerçeği biliyordu..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |