|
|
Çanakkale Savaşı denilince kahramanlık destanları akla gelir önce. Toprağa düşen her bedenin ayrı bir kahramanlık hikayesi vardır. Bunlardan biri var ki, savaşın kaderini değiştirmiştir. Nusret Mayın Gemisi'nin komutanı Tophaneli Yüzbaşi Hakkı'nın, sabaha karşı boğaz kıyılarına mayın döşeme hikayesidir bu.
Çanakkale Zaferi denilince akla ilk gelen binlerce şehit ve bu şehitlerin tarihe not düşdükleri kahramanlıklardır kuşkusuz. İşte bu hikayelerden biri de Tophaneli Hakkı'ya ait. Mayınlardan temizlenen Çanakkale Boğazı'nı geçmeye hazırlanan düşman gemilerini boğaz sularına gömen Tophaneli Hakkı da "Çanakkale Geçilmez" sözünü tarihe yazdıran binlerce kahramandan sadece biri. Nesilden nesile aktarılan Tophaneli Hakkı'nın hikayesini ünlü tarihçi Mehmed Niyazi de "Çanakkale Mahşeri" adlı eserinde naif bir dille okuyucuyla paylaşıyor. Savaşın kaderini değiştiren gece Savaşta Nusret Mayın Gemisi'nin kumandanı Tophaneli Hakkı'nın, bir gecede boğaz sularına mayın döşeyip düşman gemilerini batırması aynı zamanda bu savaşın Türkler için nasıl bir zafere dönüştüğünü de gözler önüne sermekte. İşte boğaz sularına elindeki son mayınları döşemeye hazırlanan Tophaneli Hakkı'nın yaşadıkları: Bu kalp bu heyecanı kaldırır mı! "Tophaneli Hakkı, yapacakları işin önemini düşündükçe heyecanlanıyor, kalp rahatsızlığının nüksetmemesi dileğiyle sık sık sol göğsünü oğuşturuyordu. Eldeki yirmi altı mayın batmış gemilerden değişik yerlerden temin edilmişti. Son imkandı; çok iyi değerlendirilmeliydi, bu da soğuk kanlılık isterdi. Pala bıyıklı, sakin görünüşlü Yüzbaşı Hakkı görevini eksiksiz yerine getirmekte kararlıydı, aksi halde o cehennemi topların karşısında tabyaların tutunması çok zordu. Bugün paşalığa terfi eden Albay Cevat'ın da ümitleri ondaydı. Şartların aleyhte olması görevini yerine getirmesine engel teşkil etmemeliydi, milleti ona paşalık vermişti, beklenen hizmeti mutlaka yapmalıydı. Müttefik donanmanın toplarını, emrindeki bataryaların durumunu bildiğinden Yüzbaşı Tophaneli Hakkı'nın dökeceği yirmi altı mayın savunmanın adeta bel kemiğini oluşturacaktı. Dudaklarda sessiz dualar Müstahkem Mevki Mayın Grup Kumandanı Yüzbaşı Nafiz Nazmi ve mayın uzmanı Üsteğmen Geehl de bu önemli görevde Tophaneli Yüzbaşı Hakkı'yı yalnız bırakmadılar. Nusret Mayın Gemisi'nin bütün mürettabatı hazırdı. Dudaklarda sessiz dualarla gece yarısına doğru, Çanakkale'nin içlerinde demir aldılar. Hava sisliydi, geminin ışıklarını söndürdükleri halde, sahili yakından takip ediyorlar, azami dikkatle mayın tarlalarından geçiyorlardı. Havanın sisli olmasına, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı ne kadar dua etmişti. Cenab-ı Allah da kabul buyurmuştu. Nusret Mayın Gemisi'nin burnu karanlık suları yarıyordu. Yüzbaşı Hafız Nazmi, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı'ya bir şeyler söyleyerek, heyecanlarını yatıştırmak istiyordu; fakat aklına birşey gelmiyordu. Nusret Mayın Gemisi, mayın tarlaları arasında yol alıyordu. Bacasından duman çıkmaması için çarkları düşük devirde döndürülüyordu. Müttefiklerin nöbetçi zırhlısı, Morto Limanı'nın aşağısında karanlığı katran rengine dönüştüren sisler arasında avını bekleyen kaptan gibi duruyor, iki devriye gemisi de Boğaz'ın giriş kısmına yakın sularda dolaşıyordu. Besmele ile ilk mayın Tophaneli Hakkı, Nafiz Nazmiye sessizce: -Sen de dinle dedi. Köpek havlaması veya ıslık sesi duyarsan bil ki müttfiklerin devriye gemileri bize yaklaşıyorlar. O zaman durup geri kaçacağız, aksi halde önümüz açıktır. İkisi de kulak kesildi, fundalıkların aralarında gizlenmiş askerlerin verecekleri sesi arıyorlar fakat hiç bir ses duyamıyorlardı. Gemi hafif bir hışırtıyla yol alıyordu. Sık sık "Bir şey işittin mi" diye sorarcasına bakışıyorlar, ne bir ıslık ne bir köpek havalaması duyuluyordu. Topçular toplarının başındaydılar, bir karartı belirince ateş edeceklerdi, gözleri çakışmışcasına önlerindeydi. Kuytularda koyulaşan sis, iyice yaklaştıklarında aralanmaya başlayınca rahat nefes alıyorlardı. Dokuz mayın hattı geçildi Dokuz mayın hattını geçip Karanlık Liman'a geldiklerinde geminin belli bir seviyede dönen çarklarını da durdurdular. Diğerlerine benzer şekilde Boğaz'ı dik kesen değilde sahile paralel yeni bir hat kurmak için besmele ile ilk mayını suya indirdiler. Etrafı dinlediler; rüzgarın insanı iyice yalnızlaştıran hafif uğultusundan başka çıt yoktu, tekrar çarkları döndürdüler. Aynı sessizlikle Karanlık Liman'a yirmi altı mayını yüz metre aralıklarla dört buçuk metre derinlikte döküp müttefiklerin devriyelerine görünmeden sabah aydınlığından önce döndüler." Görev başarıyla yerine getirilmiştir. Şimdi artık yapacak tek bir şey vardır: Düşman gemilerinin bu tuzaklara düşmesini beklemek, gemileri, büyük bir cesaretle bir gece önce düşman kuvvetlerinin gözü önünde döşenen mayınlara doğru çekmektir... Sisli gecenin ardından gelen büyük zafer Ertesi gün yani 18 Mart 1915'te Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi Trıumph zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te açtı. Savunma planına göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı. Düşman yaklaştıkça, topçuları giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 Türk tabyası ağır hasar almıştı. Ama ayakta kalan diğer topçular hedefini şaşmayan mermileri, Agamennon zırhlısının çelik yeleğini parçalamıştı. Inflexıble Zırhlısının komuta köprüsü ise uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerini hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu. Üç büyük zırhlı sulara gömüldü Bu sırada Fransız Gaulois zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmıştı. Bouvet zırhlısı ise yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Tophaneli Hakkı'nın Nusret Mayın Gemisi'yle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömüldü. Bouvet'in imdadına koşan Suffren ve Gaulois da aynı akıbete uğradı. Saat 15.00'te Iresıstıble ve onu takiben 16.00'da Inflexıble ve 10 dakika sonra Ocean zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Tophaneli Hakkı'nın tuzağına takılarak battı. Inflexıble güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a döndü. Böylece 6 saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De Robeck, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini verdi. Tophaneli'nin yaptığını hiç kimse yapmadı! Yazar Mehmed Niyazi, Çanakkale'nin Batı bakımından ne anlam taşıdığını Churchill'in ağzından şöyle aktarıyor. "Benim bildiğime göre Tophaneli Hakkı'nın yaptığını dört yüz yıldan beri hiç kimse yapmamıştır. Beni yirmibeş yıl politikanın dışına fırlattı. Savaşı ikibuçuk yıl uzattı; bu zaman zarfında sekizbuçuk milyon Avrupalı öldü. Biz Çanakkale'yi geçemedik; Rusya komünist oldu. Rusya komünist olurken otuz milyon insan öldü. Sonra Rusya Çin'i komünist yaptı; Çin'in komünist olması da 50 milyon insanın hayatına mal oldu. Biz Çanakkale'yi geçemedik, yenilmezliğimizden şüphe başladı, Hindistan'ı ve diğer İslâm ülkelerini elimizde tutmak şansını kaybettik. Yalnız bizim sömürgelerimizde değil, bakın Avrupalı ülkelerin müslüman sömürgelerinde aynı ümid ışıldamaya başladı." Churchill'in söyleyemedikleri Eğer Churchill yaşasaydı şunları da ilâve edecekti diyen Mehmet Niyazi Çanakkale Zaferi için şunları söylüyor: "Çarlık devam etseydi, günümüzde ne Baltık devletleri, ne Ukrayna, ne Azerbaycan, ne Gürcistan ne de Orta Asya Türk Cumhurriyetleri bağımsız olabilirdi. Yani öyle zannediyorum ki, Churchill, 'bunları da gün ışığına çıkaran Tophaneli Hakkı'dır, derdi." ÇANAKKALE ZAFERİ İLE TARİH YENİDEN YAZILDI Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Çanakkale Zaferi'nin, tarihin akışını değiştirdiğini belirtti. Kıvrıkoğlu, Çanakkale Zaferi'nin 87. yıldönümü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı. Orgeneral Kıvrıkoğlu, mesajında şunları kaydetti: "Çanakkale Zaferi, hiç kuşkusuz sonuçları itibariyle tarihin akışını ve her şeyden önemlisi Türk ulusunun kaderini değiştiren çok önemli bir başarıdır. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtıdır. Tarihte eşine az rastlanır çokuluslu bir güce kanları ve canları pahasına dur diyen ve tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' dedirten büyük Türk milleti ve onun bağrından çıkan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, dün Çanakkale'de olduğu gibi, bugün de Çanakkale muharebelerini kazandıran yüksek ruha sahip olarak, ülkesine ve milletine yönelik her türlü tehdit ve tecavüzü bertaraf edebilecek güç ve kararlılıktadır Centilmen mehmetçik Çanakkale savaşları, dünya tarihine geçen en kanlı savaşlardan biri olduğu kadar, Türk askerinin savaş sırasındaki centilmenliğini de ön plana çıkaran ilginç bir insanlık dramı oldu. Çanakkale'de üsteğmen olarak savaşa katılan, 8,5 ay süren savaştan sağ olarak kurtulduktan sonra 1967 yılında Avustralya Genel Valisi olan Lord Casey, kaleme aldığı anılarında, Çanakkale Conkbayırı cephesinde göğüs göğüse savaş olurken, Türk askerinin yaralı bir Anzak subayını kucağına alarak tedavisi için siperlerin arkasına götürdüğüne gözleriyle tanık olduğunu anlatarak, "Mehmetçiğin mertliği, vatan ve insan sevgisi, bütün insanlığın örnek alacağı bir haslettir" diyerek bu olayı tüm dünyaya duyurdu.
|
|