|
|
Yüzbinlerce genç devre dışı kalacak
Yüzbinlerce lise mezunu YÖK'ün sebep olduğu eşitsiz bir yarışa giriyor. Her 1 aday en az 9 adayla mücadele edecek. Çünkü ÖSS'ye giren 1 milyon 540 bin 405 gençten sadece 177 bin 226'sı üniversite hakkını kazanabilecek. Üniversite hayali kuran 1 milyon 540 bin 405 genç bugün 145 merkezde yapılan Öğrenci Seçme Sınavı'nda (ÖSS) ter dökecek. Adayların, üniversitelerin ön lisans ile ilgili programlarını tercih edebilmeleri için ÖSS'den en az 105, lisans programlarını tercih edebilmeleri için de en az 120 puan almaları gerekiyor. Buna göre, adeta yarış halinde geçecek olan sınavda her 1 aday 9 adayla mücadele edecek. Çünkü yarışa giren 1 milyon 540 bin 405 öğrenciden sadece 177 bin 26'sı üniversiteye girmeye hak kazanacak. 2002 ÖSS sonucunda, üniversitelerin lisans programlarına 177 bin 26 öğrenci yerleştirilecek. Devlet üniversitelerinin lisans programlarında toplam 149 bin 549, vakıf üniversitelerinin lisans programlarında 17 bin 717, KKTC`deki üniversitelerin lisans programlarında da 9 bin 760 kişilik öğrenci kontenjanı ayrıldı. Eşitsiz bir yarışa giriliyor
Öte yandan YÖK'ün eğitime kazandırdığı okul başarı puanı ve alan uygulaması da yüzbinlerce öğrenciyi perişan etmeye yetiyor. Çünkü meslek liseleri bu yarışa en başta eşitsiz durumda giriyorlar. Meslek lisesi mezunu bir gencin düz liseden mezun gencin tercih ettiği bir okula girebilmesi için çok daha fazla puan elde etmesi gerekiyor. Aynı şekilde Anadolu'daki liselerden mezun olan öğrenciler ile kolejlerden mezun olan öğrenciler de eşit şartlarda ÖSS'ye giriyorlar. 55. Hükümet döneminde yürürlüğe sokulan alan uygulaması ve okul başarı puanı kamuoyundan çok büyük bir tepki görmesine rağmen düzeltilmedi. Başarı puanı yüksek bir liseden mezun olan öğrenci, notları iyi olmasa bile, başarı puanı düşük bir okuldan mezun olan başarılı bir adaydan daha şanslı.
Giremeyenler ne yapacak?
Üniversite adaylarını sınav öncesi gerilime ve ümitsizliğe sokan bu eşitsiz ve dengesiz durum psikologları da harekete geçirdi. Pekçok aile çocuklarının bu yarıştan kazançlı çıkmaması durumda ne yapmalarını gerektiğini daha şimdiden sormaya başladılar bile. YÖK'ün yüzbinlerce lise mezununu üniversite dışında bırakan uygulamaları, gençleri gelecekten ümitsizliğe düşürüyor. Üniversite mezunlarının bile işsiz kaldığı günümüzde lise mezunu olarak bir iş bulmak ya da bir meslek edinmek çok daha zor görünüyor. Binlerce işyeri, atölye ve fabrikanın kapandığı düşünülecek olursa, boşta gezen yüzbinlerce lise mezunu genç için yeni istihdam alanları açmak bir hayli zor. Bu nedenle ÖSS yarışı lise mezunu gençler ve aileleri için son derece önemli bir sınav.
ÖSS adaylarına altın öneriler
Uzmanlar, bugün yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS)'na katılacak adaylara, sınav öncesi, sınavdan bir gün öncesi, sınav günü ve sınav süresinde dikkat edilmesi gereken çeşitli önerilerde bulundu. Özellikle seçme sınavlarının ciddi bir hazırlık ve sistematik bir yaklaşımı zorunlu kıldığını belirten uzmanlar, uzun soluklu bir maratona da benzetilebilecek olan Öğrenci Seçmi Sınavı'ndan önce yapılması gerekenleri şöyle sıraladılar:
Sınavı gerçek boyutuyla algılamaya çalışın, her şeyin başlangıcı ya da sonu olarak değil. Ölüm kalım savaşı olarak ise asla düşünmeyin. Herkesin zaman zaman başarısızlıkları olabileceğini kabul edin, yakınınızdaki insanların güveni sadece başarıya endeksli değildir, unutmayın. Daha önce yaşadığınız başarısızlıkları bir kenara bırakın ve başarılı olabileceğinizi düşünerek hazırlıklarınızı sürdürün, başarıya önce kendinizi ikna edin. Bedensel ve zihinsel yorgunluklarınızı farklı hobilerinizle aktif olarak gidermeye çalışın. Kendinizi diğer insanlarla kıyaslayıp daha kötü durumda olduğunuzu düşünerek olumsuz öngörülerde bulunmayın. Sınavda birincil öncelikli amacınız kendinizi mutlu edebilecek bir sonuç elde edebilmektir, diğer insanların referans grubu olarak alındığı durumlarda başarınızın sizi mutlu edebilmesi daha zor olacaktır.
Türk-Eğitim-Se Bölge Başkanı Yrd.Doç.Hanefi Bostan:
Bu sınav sistemi onbinlerce kabiliyetli genci devre dışı bırakan bir sistemdir. Özellikle taşralı gençler, büyük şehirlerde okuyan akranlarına kıyasla eşitsiz şartlarda sınava giriyorlar. Öğretmen yok, dersler boş geçiyor, dershane yok. Tabiatiyle böyle bir okulun başarı puanı çok düşük olacak. Bu şartlarda okuyan bir öğrenci ne kadar zeki olursa olsun, daha iyi şartlarda eğitim gören akranlarıyla eşit yarışmış olur mu? Kaldı ki her ailenin çocuğunu dershaneye göndermek gibi bir lüksü de yok. Kriz halkın belini kırmıştır. Aynı şekilde meslek liseliler ile normal liseliler arasında da eşitsiz bir sınav sistemi uygulanıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir haksızlık göremezsiniz.
Gri Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi Psikoloğu Mehtap Kayaoğlu:
Gelişmiş ülkelerde geleceğin garantisi devlettir. İnsanlar sistemlerinin bir şekilde kendilerini ve nesillerini garanti altına aldığını bilirler. Bu bilinç onların, bizim her yıl ailece yaşadığımız bu ve benzeri sıkıntıları yaşamalarına imkan vermez. Ülkemizde ise bundan sonraki bütün bir hayatın ne şekilde biçimleneceği, sadece birkaç saatlik bir performansla sınırlı. O gün canınız sıkkınsa, başınız ağrıyorsa, geceyi gergin geçirmişseniz işiniz daha güç. Bu sınavın hayatın tamamı ya da kazanılmaması durumunda hayatın sonu olarak algılanması, gerginlik ve sıkıntı oluşturmaktan öteye gitmez. Kaldı ki gençlere ülkemizin bazı gerçeklerinden bahsetmemiz gerekiyor. Nice üniversite mezunu mühendis, doktor, öğretmen... maalesef iş bulamıyor. Kısaca kendine güven, aklını ve sağduyusunu kullanabilen kişiler olmanız gerekiyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |