|
|
Yoksa bel fıtığı mıyım?
Bel ağrısı, kas-iskelet sisteminde fonksiyon bozukluğu oluşturan ve oldukça sık karşılaşılan bir sorun. Toplumun yüzde 80'inin yaşamının herhangi bir döneminde bel ağrısından şikayetçi oldukları biliniyor. Aslında bel ağrısı bir hastalık değil, bir belirtidir. Ve her bel ağrısı bel fıtığı demek değildir. Ancak bel fıtığı gelişmişse de bundan korkmamak gerekir. Bel fıtığı teşhisi endişesi, günümüzde bel ağrısı çeken hastaların doktora başvurmaktan çekinmesine, hatta korkmasına neden oluyor. Bel fıtığından aşırı korku, gerek konu hakkında yeterince bilgi sahibi olunmamasından, gerek yakın çevrenin yanlış bilgilendirmesinden, gerekse zaman kaybı nedeni ile geç kalınmış olmaktan kaynaklanıyor. Öncelikle bilinmesi gerekir ki, bel ağrısı ile kliniklere başvuran ortalama 100 hastadan 10'una bel fıtığı teşhisi konulmaktadır. Bunlardan sadece 5 tanesi ameliyata gereksinim duymakta, 95 hasta gereksiz yere endişelenmektedir. Bel fıtığı insanlara musallat olan bir çok hastalığa kıyasla selim ve tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bel fıtığını daha iyi anlamak için insan bedenini yakından tanımak gerekir. İnsanda 34 adet omurun ardarda sıralanması ile omurga meydana gelir. Bu omurların arasında disk adını verdiğimiz kıkırdaksı bir yapı bulunur. Omurganın en önemli yapısı içinden geçen omuriliktir. Ağır kaldırma gibi beli zorlayan hareketlerin sık yapılması sonucu aşırı basınç altında kalan diskin zamanla taşarak omuriliği ya da sinir kökünü sıkıştırması ile bel fıtığı ortaya çıkar. Bu tıpkı avucumuzda tuttuğumuz yumuşak hamur topağının avucumuzu sıkmamız ile parmaklarımızın arasından dışarı doğru çıkmasına benzer. Bel fıtığı olan bir hastada tedaviyi fıtığın boyu ve hastanın yakınmaları belirler. Belde ağrı ve hareket kısıtlılığı, bacağa yayılan ağrı, uyuşukluk, karıncalanma, çekme hissi ve güçsüzlük sık rastlanan, idrar kaçırma ise nadir rastlanan belirtiler olarak karşımıza çıkar. Fıtık boyu tomografi veya MR adı verilen ileri görüntüleme yöntemleriyle tespit edilir. Fıtık boyunun büyük, hastanın şikayetlerinin şiddetli ve uzun süreli olduğu durumlarda daha çok cerrahi, fıtık boyunun ve şikayetlerin nispeten az olduğu durumlarda ise fizik tedavi yöntemi tercih edilir. Hastanın tedavi yöntemi bu konuda bilgi birikimi ve tecrübesi olan fizik tedavi uzmanı ile beyin cerrahının birlikte, uyum içinde karar vermesi ile oluşur. Tedavinin geciktirilmesi bacakta güç kaybı, yürümede güçlük, geçmeyen şiddetli ağrılar gibi kalıcı hasarlara yol açabilir. Gerek fizik tedavi gerekse ameliyat ile tedavi edilen hastalarda şikayetlerin nüksetmemesi için hastanın, uyarı ve egzersizleri dikkate alması gerekmektedir. Yılların etkisi ile aşınmış dokularımızı mümkün olduğunca koruyarak daha rahat bir hayat sürmek tamamen kendi elimizdedir. Organlarımızın yedek parçasının olmadığı unutulmamalıdır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |