T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
'Aciz insan paradigmasını yıkacağım'

Görme engelli ilk milletvekili olan AK Parti'li Lokman Ayva, toplumun özürlülere aciz insan olarak baktığını belirterek, bu imajı yıkacağını söylüyor ve özürlülerle ilgili önemli çalışmalara imza atmaya hazırlanıyor.

AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, önüne çıkan engelleri birer birer aştı ve Meclis'e giren ilk görme engelli milletvekili oldu. Artık bütün özürlüler için örnek bir isim olan Ayva, en çok toplumun özürlülere bakışına isyan ediyor. Bu durumu "aciz insan paradigması" diye tanımlayan Ayva, bunun yıkılmasını istiyor. Özürlülerle sistem arasında köprü olacak çalışmalara imza atmaya hazırlanan Ayva ile özel hayatı, Meclis günleri ve projelerini konuştuk...

Görme engelli ilk milletvekili oldunuz. Neler hissediyorsunuz?

Öncelikle sorumluluk hissediyorum. Heyecanlıyım. Biraz da panik halindeyim, bir an önce birşeyler yapmak istiyor insan.

Bu başarıya nasıl sahip oldunuz?

Toplumsal dengeler, toplumun geçirdiği evreler, AK Parti, özellikle Recep Tayyip Erdoğan Bey'in tutumları, bunların hepsi birbiriyle ilişkili. Bunların sonucudur.

Kimlerden nasıl destek gördünüz?

Çok destek gördüm. Çok şanslı birisiyim. İyi insanlarla karşılaştım hayatımda. Kimi kitap okudu, kimi burs verdi, kimi karşıdan karşıya geçmeme yardım etti. Annem, babam, ağbeylerim, dostlarım inanılmaz iyi insanlarla karşılaştım.

Milletvekili olmaya nasıl karar verdiniz?

Önceden de tanıdığım Tayyip Bey, yeni oluşumdan bahsetti. Hemen beraber harekete etmeye karar verdik.

Çalışmalarınızı nasıl yapıyorsunuz?

Ekran okuyucusuyla bilgisayarı kullanıyorum. Herkesin kullandığı normal klavyelerle yazabiliyorum.

Bugüne kadar ne gibi sorunlar yaşadınız?

Genellikle ekonomik sorunlar yaşadım. Maaşım yetmedi, telefonla görüşmelerime çok yüklü faturalar geldi.

Bundan sonra neler bekliyorsunuz?

Kişisel olarak sıradan bir kişi olmama yardımcı olunmasını istiyorum. Birbirimize destek olalım, anlamaya çalışalım.

"Özürlüler aciz insan değil"

Özürlülerin sorunları neler?

Özürlülerin sorunları bence üç ana noktada toplanıyor. Sorunların birincisi sistem dışında kalma. İkincisi, "aciz insan paradigması." Bir anne doğurduğu çocuğunun özürlü olduğunu görünce hem çocuğunu, hem de kendini öldürüyor. Bu anne, bu çocuk niçin öldü? Bunun sorgulanması gerekir. Bir insan çocuğunun, eşinin, kendisinin özürlü olduğunu öğrenince niçin üzülür? İnsanlar çocukları olduğunda niçin sevinirler? Bunun duygusal bir yanı var. Çünkü onlarla ilgili hayalleri vardır. Özürlü olunca bunların hiçbirinin olmayacağı düşünülüyor. Körlere kiralık ev bile vermiyorlar. Kör bizim evi yakar diye düşünüyorlar. Kız vermiyorlar, kimse kör bir damadının olmasını istemiyor. Böyle tuhaf bir anlayış.Üçüncüsü ise, özürlülerdeki özgüven eksikliği. Özürlüler kendine güvenmeli.

Başınızdan ilginç olaylar da geçmiştir...

Seçim çalışmalarında çok yaşadım. Örneğin bir vatandaş eliyle ayakkabısını gösteriyor, "İşte bu ayakkabı delik" diyor, bir başkası fotoğraf gösteriyor birşeyler anlatıyor. Ben de bakıyormuş gibi yapıyorum. Yine bir gün arkaşlarla bir radyoya gittik. Bizden kimlik istediler, ben baktım üzerimde kimliğim yok. "Hanımefendi kimliğim yok" dedim, oradaki bayan bana "Ehliyet de olabilir" dedi. Ben de ona "ehliyeti alır almaz önce size getireceğim" dedim. Sonra bunu bir Karadeniz fırkrası olarak anlatabilir miyim? diye sordum. Bayan da "Zaten ben de Karadenizliyim" dedi.

"YÜZLERCE PROJEM VAR"

Engelli insanların yaşamını kolaylaştırmak için bir projeniz var mı?

Yüzlerce, binlerce projem var. Bu projelerim daha önce sıraladığım üç problemin çözümüne dönük. Bunlar sistemle ilinti kurma, köprü oluşturma, iş, eğitim, istihdam, hukuk, rehabilitasyon gibi çok çeşitli. Anayasa değikliklerinden tutun da, günlük hayattaki uygulamalara kadar, sistemle özürlü arasında ilişki kurulması. Sistemin enine-boyuna, yukarı-aşağı esnekleştirilmesi. İkincisi "aciz insan paradigmasınının" yıkılmasına dönük. Bunun için özellikle basın-yayın araçlarını kullanıyorum. Gazetelere, televizyonlara çıkıyorum. Benim şahsımda bütün özürlülere dönük düşünce kalıplarının değişmesi için çabalıyorum. Bu bir eğitim projesi.

Üçüncüsü de özürlülerin özgüveni. Buna "kanıksanmış çaresizlik" diyorum. Bunu şöyle anlatayım: Bir deney yapıyorlar. Bir pireyi zıplatıyorlar 70 santim zıplıyor. Daha sonra 25 santim uzunluğunda bir kutuya koyuyorlar ve kapatıyorlar. Pire zıplıyor ama hep çarpıyor. Bunun üzerine 24 santim zıplamaya başlıyor. Sonra dışarı çıkarınca da 24 santim zıplamaya başlıyor. Sanıyor ki daha fazla zıplarsa çarpacak. Özürlüler de böyle, 24 santimden fazla zıplayıp zıplayamayacaklarını bilmiyorlar. Biz buna yönelik çalışmalar da yapacağız. Rehabilitasyon merkezleri, kamplar vs.

Gizli oylamalar sorun oluyor

Elektronik oylamayı kullanabiliyor musunuz?

Onu da herkes kadar kullanabiliyoruz. Bir görevli ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Asıl sorun gizli oylamalarda. Üç renk üzerine sistem kurulmuş, benim renkleri belirleme şansım yok. Sistemin renk üzerine düşünülmemesi gerekir. Onun için alternatifler öneriyorum, yavaş yavaş olacak.

Nasıl tepkiler aldınız?

Beni arayan insanların tamamına yakını memnun olduklarını bildirmek için aradılar. İnsanların içinde bir heyecan, bir güzel duygu olduğunu gördüm. Örneğin, benim yıllardır görmediğim bir arkadaşım benim telefonumu bulmuş ve aradı. Daha sonra beni görmek için buraya kadar geldi.

Herkes ayaktayken ben oturuyorum

Ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz?

Özürlüler sistemin dışında kalıyorlar. Sisteme uyamadıkları için problem yaşıyorlar. Bunlar sosyal sistemler, fiziksel, hukuki, bürokratik her türlü sistem olabilir. Özürlü olarak sisteme uymuyorsunuz. Siyasette de bu var. Mesala, sistemin unsurlardan biri şudur. Genel başkan salona girdiğinde ayağa kalkılır, sonra da oturulur. Ben körüm, ne zaman kalkacağım ayağa? Herkes ayağa kalkıyor ben oturuyorum ya da herkes oturuyor, ben ayağa kalkıyorum. Bunlar basit görünüyor ama sistemin zorluğu. Mesela el sıkışacaksınız, karşınızdaki elini uzatmamış olabilir, bunu görmediğim için eli havada kalıyor. Kahvede seçim çalışması yaparken bir masada üç kişi var, dördüncü, beşinci de var sanıyorsunuz, elinizi uzatıyorsunuz. Bunun yanısıra dokümanların, yasa tasarılarının okunması, göz temasıyla yapılacak işler var onları yapamıyorsunuz. Vücut dilini anlamıyorsunuz. Böyle yüzlerce şey var. Bunlar yavaş yavaş alışılacak. Zaten birisinin bunları yaşaması gerekiyor ki kendinden sonrakilere tavsiyelerde bulunsun.

Özürlüler köyü kurmak istiyorum

Gelişmiş ülkelerle Türkiye'deki özürlülere yönelik bakış açısı ve eğitimi karşılaştırır mısınız?

Avrupa çok himayeci. Amerika ise biraz daha farklı, biraz daha gelişmiş. Avrupa'da özürlülerin sistemle uyumu için bazı çalışmalar var ama bakış açısı hâlâ acizlik üzerine kurulmuş. Ben bu konuda Türkiye'yi çok geri bulmuyorum, Batı'yı da çok ileri bulmuyorum. Batı'da özürlüler köyü kurulması düşünülüyor. Ne demek özürlüler köyü? O zaman özürlüler cumhuriyeti de kursunlar. Batı ekonomik sıkıntısı olmadığı için bunu "Kedi sevenler derneği" mantığı ile yapıyor. Halbuki biz "hak" kavramından yola çıkıyoruz. Normal öğrenciye göre kitap hazırlıyorsun, tahta, sınıf, harita, laboratuvar yapıyorsun, sonra da bana "Sen de oku" diyorsun. Böyle birşey olabilir mi? Neden ayrımcılık yapıyorsun? Normal öğrenci için yaptıklarını özürlü için de yapmalısın. Kendi kafamızdaki kalıplara onu uydurmaya değil, kalıplarımızı ona göre oluşturmamız lazım.

İşportacılık bile yaptım

Milletvekili olmadan önce ne işler yaptınız?

Ben çok işle uğraştım. İşportacılık bile yaptım. Çalıştığım yerler sırayla: Karanlıktan Aydınlığa Adım Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği ve başyazarlığı, radyo program yapımcılığı, özel İngilizce ve bilgisayar öğretmenliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Koordinasyon Merkezi Kurucu Başkanlığı, M.E.B. Sarıyer Şükran Ülgezen Anadolu Meslek Lisesi'nde İngilizce öğretmenliği, tekrar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Merkezi Yöneticiliği.

Ayva'nın özgeçmişi

1 Haziran 1966'da, Konya Doğanhisar Başköy'de doğan Lokman Ayva, Konya Ilgın İnönü İlkokulu'nu bitirdi. 11 yaşında geçirdiği menenjit hastalığı nedeniyle görme duyusunu tamamen kaybetti. Daha sonra Ankara Körler Ortaokulu'nu devam eden Ayva, Ankara Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi'nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'ne girdi. Bu okuldan 1993 yılında mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bölümü'nde Yüksek Lisans yaptı. Çok iyi derecede İngilizce biliyor. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde AK Parti'den İstanbul milletvekili seçildi. 1999 yılında Emine Şule hanımla evlenen Ayva'nın Şems Tarık (2 yaşında), Lemi Can (2 buçuk aylık) isimli iki çocuğu var.

  • HAMDİ ATEŞ / ANKARA



  • 22 Aralık 2002
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED