Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'a milletvekilliği ve başbakanlık yolunu açan anayasa değişikliğine karşı çıkması yanlıştır. Yanlışlık "Kişiye özel anayasa değişikliği olmaz" ilkesinden kaynaklanmıyor yalnızca; 'veto' kararının zamanlaması da yanlış...

Sezer, "Anayasa kişiye özel değiştirilemez" görüşünü daha önce de duyurmuştu, ancak 'veto ettiği' anayasanın 76, 78 ve 67. maddeleriyle ilgili olarak değil; "Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır" diyen 109. madde değiştirilmek istendiğinde... Parlamenter sistemin özünü zorladığı için, bu sütunda, Cumhurbaşkanı Sezer'e o konuda destek verdiğimiz hatırlanacaktır. Oysa, milletvekili yeterliliğini düzenleyen 76, ara seçimlerle ilgili 78 ve halkoylamasına dair 67. maddeler için, Cunmhurbaşkanı Sezer'in itiraz ettiği duyulmamıştı. Vetosu gerçek bir sürpriz.

Hukuk, elbette kişiye özel düzenlenemez. Hele anayasa gibi her önüne gelenin ellemesine izin verilmeyecek metinlerde kişilerin paşa gönlüne göre değişiklik yapılmamalıdır. Ancak, Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığını mümkün kılacak değişiklik, kim ne derse desin, 'kişiye özel' sayılamaz. Bu işleme, olsa olsa, "Hukuk yoluyla engellenmiş bir hakkın yine hukuk yoluyla iadesi" adı verilebilir...

Halk, büyük bir çoğunlukla Ak Parti'yi iktidara taşıdı; ancak partinin lideri Tayyip Erdoğan başbakan olamadı. Bunun, Erdoğan'ın Avrupa Birliği kulisi için gittiği ülkelerde Türkiye aleyhine değerlendirildiğini hep beraber gördük. Ak Parti lideri, Yüksek Seçim Kurulu üyesi hukukçulardan biri karşı tarafla birlikte oy kullansaydı, milletvekili ve başbakan olabilecekti. Meclis, anayasa değişikliğiyle, bu yanlışlığı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Sezer, yanlışlığın sona ermesi için muhalefetin verdiği desteğin anlamını iyi değerlendirmeliydi.

Anayasa değişikliğinin iadesi, Erdoğan'a, seçim sonucu iptal edilen Siirt'ten Meclis'e girme yolunu tıkayıp yolu uzattığı için ciddi bir zaman kaybına yol açabilir. Ancak, tek üzüntümüz, Erdoğan'ın Meclis dışı kalması anormalliğinin ortadan kalkması uzayacak diye değil; Cumhurbaşkanı Sezer'in veto yetkisini kullanmasının kendi popülerliğini zedeleyeceği endişesi de bir başka üzüntü kaynağı...

Fikri aidiyeti ne olursa olsun, Ahmet Necdet Sezer'in hukuku üstün tutan demokrat kişiliğine destek verenler ile Ak Parti'yi iktidara taşıyan kitle arasında benzerlik var. Sezer'i Meclis seçti, ama bu tercih halkı da sevindirdi. Aynı halk, sıra kendisine geldiğinde, Ak Parti'yi iktidara taşımakta tereddüt göstermedi. Bu iki tercih arasındaki benzerliği gözden kaçırmamak gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Sezer'in tasarrufunun halkın beklentilerine ters düştüğüne hiç kuşku yok; oysa, bugüne kadar sürdürdüğü çizgi, bazı atamaları tasvip edilmese bile, halkla Sezer arasında bir anlayış köprüsü sağlıyordu. Bir haksızlığı düzeltme amaçlı, halkın tercihinin gerçekleşmesine imkân sağlayacak anayasa değişiklikleri, Sezer tarafından engellenince, köprü ciddi biçimde hasar aldı.

Devlet adamlarının tasarruflarında 'zamanlama' da dikkate alınması gereken bir unsur olmalı. Ekonominin olumsuz sinyaller vermeye başladığı, toplumun bir siyasi cinayetle sarsıldığı, savaş tamtamları çalınan bir ortamda, Meclis iradesiyle çatışan Cumhurbaşkanı görüntüsü hiç de hoş kaçmadı. Cumhurbaşkanı, uzun süreli olduğu belli bir iktidarla (hatta muhalefetle de), önemsiz bir konuda neden ters düşsün ki? Hem de, iktidar, sırf kendisiyle ters düşmemek için, 109. madde ısrarından vazgeçmiş iken... Sezer'den de benzeri bir iyiniyet açılımı beklenirdi... Oysa, Sezer, sadece anayasa değişikliğinde değil neredeyse her konuda, muhalefet partisi CHP'nin gösterdiği hoşgörüyü iktidardan esirgiyor...

Meclis değişiklik niyetinde ısrar eder ve üç maddeyi yeniden aynen geçirirse, Cumhurbaşkanı Sezer, kargaşayı daha da artıracak bir davranış sergilememeli. Kendisinden beklenen, yönetimde uyumun garantörü olmasıdır...

Yeni bir veto ülkeyi öngörülemez belirsizliklere sürükleyebilir.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu