|
|
Sağ ve sol
Kendilerini listelerde göremeyen milletvekilleri ile, baraj altına düşmesi mukadder partilerin liderlerinin birleşerek seçimi erteletebilecekleri iddiaları, halâ telâffuz ediliyor. Planlanan sonuca ulaşmak için, DYP'nin ikna edilmesi şart. İşte bu yüzden, Tansu Çiller'e başbakanlık teklif ediliyor.
Çiller'e baskı
Projenin bir çok zayıf noktası mevcut. Meclis olağanüstü toplantıya çağrıldı ve DYP'nin de katılımıyla seçim iptâl edildi diyelim. Bundan sonraki gelişmelerin planlandığı gibi cereyan edeceğine -başbakanlık koltuğunun 1.5 yıl müddetle kendisine verileceğine- Tansu Çiller nasıl inansın? Siyaset bu. Baksanıza, DSP'de Hüsamettin Özkan hâkimiyeti kurulacak, bilahare Ecevit ve MHP'yi dışlayan bir formülle, hükûmet sürecek, bu arada ittifak kanunu çıkarılarak DSP-Anap ittifakı ile yeni seçimlere hazırlanılacaktı. MHP'nin erken seçimi ateşlemesi, bütün siyasi mühendislik projelerini suya düşürdü.
Cumhurbaşkanı'nın tavrı
Bu sefer de öyle olur. Çünkü hükûmet yıkılırsa inisiyatif Cumhurbaşkanı'nın eline geçecek. Sezer, seçimlerin yapılmasını istediğini sözcüsü vasıtasıyla açıkladı; böyle bir oyuna geçit vermeyeceğini ihsas etmiş oldu. Seçim kararı iptâl edilirse, memleketin altı üstüne gelir; ama gene de, bu defa hükûmeti kuracak çoğunluk bulunamadığı için, Anayasa gereği, 45 gün içinde seçimlere gidilir.(1) Sezer ilk aşamada Bahçeli'yi görevlendirir. Sonra işi yokuşa sürer, özellikle Tansu Çiller'e hükûmet kurma görevini vermez ve herhalükârda seçim takvimi pek az oynar. Fakat o noktada, bu işe tevessül eden partileri ve liderlerini seçmen resmen sandığa gömer.
Satır araları
Rodos ittifakını takip eden gelişmeler, DYP'yi yıpratıyor. Tansu Çiller'in böyle bir komplonun içinde gibi gösterilmesi, DYP liderinin rüzgârını kesiyor. Bu yüzden, Çiller'in, Hürriyet, Sabah ve Star gazetelerinde "Ahlâksız teklifi" red ettiğini söylemesi, çok iyi oldu. Söylentiler sürüp gittikçe, DYP Genel Başkanı da tavrının değişmediğini sık sık tekrarlamalıdır. 11 Eylül'den sonra, kendilerini listelerde göremeyen çok sayıda milletvekilinin başkaldıracağı, onları arka planda yönlendiren liderlerin deşifre olmayacağı düşünülüyorsa, bu yanlış. Geçen dönem, küskünler hareketinin arka planında Cumhurbaşkanı Demirel ve Erbakan'ın olduğu hemen ortaya çıktı. Nitekim Fazilet seçim sandığında bu yüzden cezalandırıldı. Bugün de seçmen "satır aralarını" okuyabilecektir. Derviş faktörü
Cumhurbaşkanı'nın yanı sıra, Derviş faktörü de önemli. CHP seçim istiyor; Derviş de. Türkiye'yi, bir kargaşa rüzgârının vurmasından çekinen İMF ve dış/iç sermaye çevreleri de seçim istiyor. Kısacası milletvekilleri isyan etmiş olmanın ayıbını taşımakla kalırlar; bir sonuca ulaşamazlar. Büyük medya merkezli hazırlanan bu plan –daha önceki, Ecevit ve MHP'yi devre dışı bırakma projesi gibi– hazırlayanların ellerinde patlayacak bir bombadır. Ve tahrip gücü fazladır.
Sağ ve sol
Türkiye'de sağ ve sol yeniden şekilleniyor. Derviş'in CHP'ye katılımıyla ortaya çıkan siyasi oluşum büyük sermaye çevreleriyle, İMF'nin desteğini aldı. Buna mukabil, son ekonomik uygulamalardan olumsuz etkilenip, yaraların sarılmasını isteyen fukara çevreler, ezilmiş insanlar, AK Parti'den medet umuyor. "İMF programlarının varoşlara savurduğu mağdurlar, tepkilerini Tayyip Erdoğan'ın arkasına geçerek dışa vuruyor... Solu birleştirme, geniş taban vs gibi adların altında, esasen İMF programını sürdürecek siyasi oluşum aranıyor." (3 Ağustos 2002-Milliyet-Melih Aşık)
Gene Melih Aşık'tan Derviş/CHP çelişkisini ortaya koyan bir tesbit: "CHP iki yıl önce, 'Ekonomi masasını' kurdu. Bu masada saygın ve seçkin iktisatçıları topladı. Ekonomi masası iktisatçıları yayınladıkları bültende, krizin sorumlusu olarak İMF'yi gösterip, Ecevit'i İMF'ye teslimiyetle suçladılar. Suçlamalardan Derviş de payına düşeni aldı. Meselâ 12 Aralık 2001 bülteninde Derviş 'haftanın şaşkını' ilân edildi. Çünkü % 35 olarak ilân ettikleri 2002 enflasyonunun % 50 çıkabileceğini söylüyordu. 'Hedeflere, programı yapan inanmazsa, Türkiye'nin sonu bugünkü gibi olur; kendisinin de çekip gitmesi gerekir' yorumu bültende yer aldı... Çekip gitmesi önerilen Derviş, şimdi CHP'nin ikinci adamı." (23 Ağustos 2002- Milliyet - Melih Aşık)
Hurşit Güneş ise, CHP'nin, siyasal olarak solu yansıttığını, ama sosyolojik olarak AK Parti'ye "Sol" sıfatının verilebileceğini makalesinde anlatıyor: "Sadece solcuyum demek yetmiyor. Halk, kendisinden yana veya düzene karşı bir siyaset görmek istiyor. Varoşlar, patronların egemenliği son bulsun diyor. Devletin, vatandaşı horlamasına, baskılara, aydınların hegemonyasına halk karşı çıkıyor. Farklı bir kültürü paylaşıyor. Halkın koyduğu tepkiyi, bugün AKP yansıtıyor. Bu anlamda, AKP siyasal olarak değilse bile, sosyolojik olarak solcu bir partidir." (23 Ağustos 2002 - Milliyet- Hurşit Güneş)
Bir yazı da Güngör Uras'tan: "Sayın Derviş ne zaman solcu oldu? Yıllardır İMF ve Dünya Bankası'nın kapitalist politikalarını fakir ülkelere kabul ettirmeyi profesyonel iş edinen, Türkiye'de, İMF ve Dünya Bankası politikalarını uygulamak için çırpınan, İstanbul büyük sermaye çevreleri dışında, Türk insanını tanımayan bir kişi, akşam yatıp, sabah kalkınca acep nasıl solcu oldu?" (23 Ağustos 2002 -Milliyet - Güngör Uras) Derviş'in solculuğunu tartışan ve onu sermaye çevrelerinin adamı gibi takdim eden çok sayıda yorum çıkıyor gazetelerde.
Teslimiyet
İMF'nin bugün tavsiye ettiği reçeteler değiştirilemez ve tartışılamaz demek ne kadar doğru? Ekonomiyi siyasetten koparmak ve yabancı sermaye çevrelerine teslim etmek... İMF düşmanlığı yapmak yanlış. Türkiye'nin şartları, bir kere bizi bu noktaya sürükledi. Ama Duyûn-u Umumiye idaresi gibi, İMF'ye kayıtsız şartsız teslim olamayız. Çıpalı kuru bize tavsiye eden de İMF değil miydi? Sonradan büyük krizin sorumlusu çıpalı kur olarak gösterildi. Yılmaz Hükûmeti kuruldu. İç ve dış borç 115 milyar dolardı. Bugün 208 milyar dolar. 93 milyar dolarlık bir artış gerçekleşti 5 yılda. Bu arada, 1998-1999-2000 ve 2001 yıllarında toplam 112 milyar dolar faiz ödendi. 2002'nin ilk 7 ayında, 31.9 katrilyon liranın da faize gittiği düşünülürse, bugünkü kurdan (1 milyon 650 bin liradan) 19.3 milyar dolar da, 2002'de faiz harcaması var. Özetle 5 yılda toplam borç, 93 milyar dolar arttı. (115 milyar dolardan 208 milyar dolara çıktı. Bu arada 131.3 milyar dolar faiz ödendi.)
Ya Derviş döneminde? Derviş geldiğinde (17 ay önce) dış borç 116 milyar dolardı. Bugün aşağı yukarı aynı. (117 milyar dolar) Ama iç borç 38 milyar dolardan, 90 milyar dolara çıktı. 50 milyar dolarlık bir artış söz konusu. Derviş'e "dış dünyanın tahsildarı" diyenler işte bu rakamlara bakıyor. İMF'den gelen parayla, borç çevriliyor, alacaklılara paraları ödeniyor. Ama iç borç büyük hızla artıyor. Faizler de düşmedi. Elbette bu noktada, İMF programı birden bire kesilemez. Ama değişik kaynaklar arayıp, borcu borçla çevirmekten tedricen vazgeçmek gerekir.
Bir mukayese
İşte Refahyol Hükûmeti örneği farklı bir çabayı yansıtıyordu. Faizin GSMH'ya oranı, bir önceki yıl % 10 iken, 1997'de % 7'ye düşmüştü; vergiye oranı % 68'den % 48'e inmişti; bütçe giderleri içindeki payı da, % 44'ten % 29'a gerilemişti. Refahyol döneminde büyük bir siyasi istikrarsızlık yaşanıyordu: "İrtica tehdidi" iddiaları, brifingler, Fadime Şahin senaryoları vs... Buna rağmen 1997 yılında ekonomide olumlu gelişmeler ortaya çıktı. Çalışanlara geniş kaynaklar tahsis edildi. Çünkü bütçedeki faiz yükü hafifletilmişti. Derviş ise 17 aydır iktidarda. Koca koalisyon ve Meclis onun hizmetindeydi. Gene de bıçak sırtından kurtulamadık. Ayrıca faiz yükü hafifleyemediği için, halk yığınları kemer sıkmayı sürdürdü. Kemal Tahir solculuğun, Arabesk müzik, halkçılığın teminatı değildir. "Ainesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz."
Dip not (1): Anayasa Madde 116: "Bakanlar Kurulu'nun 110'uncu maddede belirtiler güvenoyunu alamaması ve 99'uncu veya 111'inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulmadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı'na danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir."
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |