T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş ve Erdoğan'ın önündeki engeller

Dün Türkiye'nin yaşadığı tıkanıklığın siyasetçi ve siyasi parti performanslarının ötesinde sosyolojik ve siyasi nitelik taşıdığını söylemiştik. "Toplumun merkezi ile çevresi arasındaki sosyolojik nitelikli yakınlaşma", buna karşılık merkezin çevreyi ısrarla dışlamaya çalışmasıyla doğan ikisi arasındaki derin siyasi çatlak ülkede kıvılcımlar çakmasına neden oluyor ve ana gerginlik bu noktada yaşanıyor.

Derviş ve Erdoğan isimlerinin ön planda olmasının ana nedeni de bu.

Biri çevrenin temsilcisi, diğeri ise merkez temsilcisi kılınmak isteniyor.

Tepkisel tavrını artırdıkça küçülen, küçüldükçe siyaset yerine kişilere sarılan, toplumsal siyaseti AB ilkeleri, IMF merkezli iktisat politikalarıyla ikame eden toplumsal merkez tam bir kriz yaşıyor. Tüm iddia ve çabalara rağmen merkez sağ-sol ayrımını oturtacağına, sağ ve sol arasındaki tüm barajları kaldırıyor, hatta sağın ve solun politik olarak içini boşaltıyor. Derviş'in seferber ettiği kentli kitlelerin onun tavrına göre sağ ya da sol partilerden birisine yöneleceğine dair bulgular bu konudaki tipik göstergelerden birisi...

Kemal Derviş'in işlevi işte bu noktaya sıkışmış durumda. Siyasi karar aşamasında Genelkurmay karargahından aldığı CHP'ye katılmasını teşvik eden telefon, Kıvrıkoğlu'nun CHP'ye girme iddialarını reddetmemesi bu işlevin altını kuvvetle çiziyor.

Elbette Derviş bu işlevin ötesinde dikkat edilmesi, ciddiye alınması gereken bir misyon da oluşturmaya çalışıyor. Bu misyon sol anlayışı restore etmek üzerine kurulu. Sol anlayışa ekonomi fikrini tekrar yerleştirmek, sosyal adalet, gelir bölüşümü temalarını tekrar canlandırmak ve en önemlisi, solu Avrupa'ya egemen olan liberal bir anlayışla yeniden tanımlamak. Tüm bu iddialar beğenilse de beğenilmese de siyasi iddialardır ve hayata geçmelerinde sonsuz faydalar vardır.

Ama iddia tek başına yeterli olmuyor. Evet, Derviş bunları yapabilecek mi? Başka bir deyişle, sosyolojik zemin tam olarak uygun olmasa bile, siyasetsizlik kutbu Derviş'i içine hapsetmiş olsa bile, Özal tarzı, toplumsal nitelik taşımayan bir değişim hareketi doğabilecek mi? Yani sterillik içinden siyaset üreyecek mi?

Bu sorulara olumlu yanıt vermek çok zor. Misyonu işlevinin önüne geçeceğe benzemiyor...

Bir kere Derviş'in önündeki engeller 1980'lerdekilere benzemiyor. Toplumun cepheleşmesi bu kez siyasi değil sosyolojik, kültürel ve ekonomik. Bireye yönelik bir söylemle siyaseti toparlamak mümkün görünmüyor. Toplumsal söyleme ise Derviş, yapısı, formasyonu ve dili yüzünden yabancı...

İkinci olarak, Deniz Baykal ve CHP geleneği Derviş'in öne çıkmasına müsaade etmeyecek kadar steril bir gelenektir, burada boğulma ihtimali kendi sandığından çok daha yüksektir.

Üçüncü engele gelince; bu belki de engellerin en sahicisidir. "Derviş türü girişimler cazibe merkezi oldukları için iktidara gelmezler, iktidara geldikten sonra ya da gerçekten gücü ifade ettikleri zaman cazibe merkezi olurlar." Derviş'in seçtiği dönem ve parti ise ona güç merkezi oluşturma ya da seçimlerin birincisi olma şansını verecek gibi durmamaktadır.

Erdoğan'ın yaptığı temsilciliğin de sorunsuz olduğu söylenemez.

Dün de belirttik; bir "refleksi değil bir talebi" ifade ettiği için daha siyasi ve toplumsal açıdan daha demokratik bir nitelik taşımakla birlikte, AKP'nin de iki temel sorunu var.

Bunlardan ilki, mevcut gerginliği aşmaya yönelik bir projesi olmaması ve kendisini merkezde sanmasıdır.

İkincisi, yerel ve muhafazakar kesimin içinde yaşadığı sosyolojik, partisel ve siyasi gerginlikleri henüz tam olarak aşamamış olmasıdır.

Bu durumda AKP'nin seçimlerin galibi olmasının da bir anlamı olmaz. Çünkü AKP gerçek anlamda iktidar olamaz, en önemlisi Türkiye içine düştüğü krizi atlamaz...

Peki ne yapmalı? Yarına?



27 Ağustos 2002
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED