T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İçi boş milliyetçilik gösterisi

Türk Telekom üzerinde cereyan eden "milliyetçilik" gösterisi, köhnemiş "siyaset sınıfı"nın umutsuz çırpınışlarını andırıyor. Üçlü koalisyonun MHP kanadı dün Parlamento'da kendileriyle aynı "dalga boyu"nda bir de bazı Faziletliler'i buldu. Bazı Faziletliler. Çünkü, fiilen bir değil iki Fazilet Partisi'nin mevcut bulunduğunu bilmeyen belki de sadece Yargıtay Başsavcısı kaldı...

Türk Telekom önceleri bir "Kemal Derviş-Enis Öksüz" çekişmesi olarak sunuldu. İşin, bu iki bakanın çekişmesinin ötesinde boyutlar taşıdığı, Amerika Başkanı George W.Bush'un mektup yazma gereği duyması ve "emir yüksek yer"den gelince üçlü koalisyon liderlerinin apartopar toplanıp, Kemal Derviş'in isteklerine uyan tasarı metnini kabul etmelerinden belli. Gerisi, içi boş bir "milliyetçilik gösterisi"...

Devlet Bahçeli, Kemal Derviş'e çok sinirlenmiş ve "Bizi ikna edeceğinize IMF'yi ikna etmeye uğraşın" demiş. Ne müthiş bir acz itirafı! Adama sormazlar mı; "Siz, Başbakan Yardımcısı ve koalisyon ortağı bir partinin genel başkanısınız. Görüntü olarak, sadece bir Devlet Bakanı olan Kemal Derviş'ten çok daha yetkili ve etkili bir konumdasınız. Üstelik, 'ekönömi doçenti'siniz. Siz, niçin IMF'yi ikna etmeyi denemiyorsunuz da, Kemal Derviş'le uğraşıyorsunuz?"

Bahçeli'nin ne bir uluslararası ağırlığı; ne de bir politika belirleme ve uygulama yeteneği var. Yalan mı?

Ayrıca, Devlet Bahçeli'ye hemen şu soruları yöneltmek geçerli değil midir?

1. Madem, Türkiye'nin "milli menfaatleri" konusunda "uzlaşmaz bir tutarlılığa" sahipsiniz, niçin Dünya Bankası'nın bir üst yöneticisinin apartopar "Ekonomiden sorumlu Bakan" olarak "ithal edilmesi"ne karşı koymadınız? Niçin, sizi sorgulayan Amerikan Büyükelçisi Robert Pearson'a, Derviş'e desteğinizin "tam" olduğunu söylediniz.

2. Madem desteğiniz tam idi, şimdi niçin su koyuyorsunuz?

3. Madem bu kadar "ilkeli" idiniz; niçin kendi partinizden olan bakanınız Enis Öksüz'ün arkasında durmadınız ve George W.Bush'un mektubu önünde iki büklüm eğildiniz?

4. Madem bu işleri bu kadar iyi biliyordunuz; niçin bu ülkeyi bu rezilane ekonomik krize sokmakta sorumluluk üstlendiniz? Peki, bu "kriz"den çıkış konusunda sizin hangi öneriniz var? Niçin gereğini yapmıyorsunuz?

Ve son soru: MHP Başkanlık Divanı'nda "hükümetten çekilelim" önerisini "Böyle bir sorumluluğu alamayacağınızı" belirterek geri çevirdiğinize; yani hükümetten ayrılamaz bir durumda olduğunuzu ayan beyan ortaya koyduğunuza, yani fazla bir "manevra alanınız" olmadığını bu şekilde itiraf ettiğinize göre; sergilediğiniz tutumun sonuç alması imkansız değil mi? Yani, Türk Telekom'un Kemal Derviş'in istediği biçimde geçmesini önlemeye gücünüz yetmediği besbelli olduğuna göre, yaptığınız bir "içi boş milliyetçilik gösterisi"nden öteye nedir?

MHP'nin hali ortada? Peki ya Faziletliler'e ne oluyor?

Olan-biten aslında Türkiye'de bugünlerde yaşadığımız "paradigma değişikliği" ile ilgili. Türk Telekom, aslında, bir "turnusol kağıdı" işlevi görüyor. O yüzden dünkü yazımızda, bundan birkaç yıl önce tasavvur edilmesi bile imkansız olan garip bir "ittifak manzumesi" gördüğümüzü; "bağnaz Kemalistler ile İslamcılar"ın, "yeminli Marksist-Leninistler ile Milliyetçiler"in aynı "siperde" omuz omuza dizildiklerine işaret etmiştik.

Bunların tümü "eski"yi ve "statüko"yu temsil ediyorlar. Türk Telekom, sadece bir "sınav kağıdı". Konu, aslında "ekonomik" değil. Yani, Türk Telekom'un şirket değeri, zarar edip etmemesi ile ilgili hiç değil. Şu anda Türk Telekom'un beş para etmediği ve alıcısının bulunmadığını herkes biliyor. Öyleyse, Türk Telekom üzerindeki bu ısrar niye? Niçin, bu konu, George W.Bush mektubunda yer alacak bir önem arzediyor? Niçin, IMF'nin Türkiye'ye vermesi gereken cömert para miktarı, Türk Telekom ve Bankacılık Yasası'nın geçmesi şartlarına bağımlı kılınıyor?

Mesele şu: Türkiye, "uluslararası serbest piyasa ekonomisi sisteminde yer almak istiyor mu, istemiyor mu?" Buna "evet" diyorsa; bu cevabında ciddi mi, değil mi? İşte, bunun ölçüsü Türk Telekom'un özelleştirilmesi ve buna uygun mekanizmalarının oluşturulmasına alınacak tavır. O yüzden, Türk Telekom, Türkiye'nin önüne uzatılmış bir basit "sınav kağıdı"...

Polonya'yı yıllar önce komünist rejimin ekonomisinden, bugün AB'ye tam üye olmanın en ön sırasına taşıyan dönüşümü gerçekleştiren ekonomi yöneticisi Balcerowitz'e Polonya Telekomu'nu özelleştirmek için niçin büyük gayret gösterdiği sorulduğunda, "Bu konu, devletin ekonomiden elini çekmesinin simgesidir. Devlet ekonomiden elini çekmeden, büyük ekonomik dönüşümü gerçekleştirmemiz imkansız. Yoksa, Polonya Telekomu'nun beş paralık değeri yok. Mesele başka" demişti. Türkiye'de şimdiki durum da farklı değil.

Kemal Derviş'in aslında bir "strateji" niteliğindeki "programı"nın özü de zaten, kendisinin de sık sık vurguladığı gibi siyaset alanı ile ekonomi alanının birbirinden kesinlikle ayrılması. Simge, Türk Telekom; canalıcı alan ise, devlet rantının paylaşımının kaynağı, "siyaset"in ağzını sulandıran bankacılık sistemi.

IMF şartları ve George W.Bush'un vurgusu da, dikkat edin, bu iki nokta üzerinde odaklaşıyor.

Bunlara "milliyetçilik" teraneleriyle karşı çıkanlar ise, sahneyi yavaş yavaş terketmeye mecbur bırakılmakta olan "mevcut siyaset sınıfı"nın unsurları. MHP'li veya Faziletli; DSP'li veya ANAP'lı... Farketmiyorlar...


13 Mayıs 2001
Pazar
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED