|
|
Cumhurbaşkanı Sezer, "Korutürk" mü olacak?
Türkiye'nin krizi, sadece ekonomik veya siyasi bir kriz değil.. Bu, "ulusal güvenlik sorunları" da yaratan bir kriz.. Geçenlerde, Genelkurmay 2'nci Başkanı, Yunan Elçiliği'ndeki resepsiyonda, gazetecilerle konuşurken ne dedi?.. -Çarşıya alış-verişe giderken, cebinizdeki paranın bir bölümünü düşürürsünüz.. Sonuçta, kalan paranızla yaparsınız alış-verişlerinizi.. Durum bu merkezde.. Bir başka gerçek daha var.. Türkiye'deki sistemin fiili gerçeği, "Başbakanlık Sistemi"ni işaret eder.. "Kuvvetler Ayrılığı" falan laftadır.. Yürütme erki, üstün kuvettir.. Ve başbakanlar, fiilen, devlet ve kamu hayatının en güçlü makamında otururlar.. Ve hepimiz biliyoruz ki, şu andaki Başbakan Ecevit, bir krizden ülkeyi çıkartacak çapta kararlar alacak durumda değil.. Türkiye'deki durum, Sovyetler'in son dönemindeki "Brejnev-Çernenko-Andropov" serüvenine benziyor.. En önemli yurt ve dünya sorununa, prostatlarına ayırdıkları vakti ayıramayan "gerontokrasi" (yaşlılar iktidarı) dönemi, son Sovyet lideri Gorbaçov'a bir çöküntü bırakmıştı.. Doğadan ve kaderden kaçılamaz.. Ecevit de, rahmetli İsmet İnönü'yü, gençliği ile yenmişti CHP içinde.. Şimdi tabiat, Ecevit için de hükmünü icra ediyor.. Ecevit, yaşlı ve sağlıksız.. Ayrıca yapı olarak, kriz çözmekten çok, kriz üreten bir politikacı.. Ve çok dramatik bir krizin tam ortasında bulunan Türkiye'de "Başbakanlık sistemi" de işlemiyor.. Yani ülke yönetilemiyor.. Bu iktidara, ne biz Türkler güveniyoruz, ne de dünya güveniyor.. Peki bir ülkede iktidar veya yönetim boşluğu olursa, sonunda nelere tanık olunur? "Tepede"ki birileri, bu boşluğu doldurmak için harekete geçer.. İcrai kararlar almak yerine, entrikalar, ayak oyunları, komplolar başlar.. Tabanda da, hukuk düzeni sarsılır.. Bireysel suçlar artar, her çeşit terör tırmanır.. Sonunda, tüm düzenin temel kurallarını ve yasalarını yok sayan bir "anarşik ortam" bile gelebilir.. Ekonomik ve siyasal krizleri yaşayan gelişmemiş ülkelerde, hep böyle olmadı mı? Buna karşı demokratik ülkeler, başarısız iktidarları, hatta siyasi rejimleri değiştirip, toplumdaki "güven duygusu"nu korudular.. Bakın Fransa'nın 4'üncü Cumhuriyet'ten, 5'incisine geçişine.. Bu "değişim"i, Fransız ordusu değil, sivil siyaset kurumları yaptı.. "Başbakanlık Sistemi" kilitlendiğine ve "Meclis"de (yasama) "liderler oligarşisi" yüzünden devre-dışı bırakıldığına göre, bizim "değişim"e önderlik edecek başka bir "kapı" aramamız, doğru olacaktır.. Bu konuda en etkin ve en yetkili ve ayrıca en meşru makam, "Cumhurbaşkanlığı" olmak gerekir.. Şu andaki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in elinde, 1982 Anayasası'nın verdiği görevler ve yetkiler vardır.. Ayrıca Sezer'in arkasında, onun gücünü artıran büyük bir "halk desteği" bulunmaktadır.. Sezer hem "Devlet"in, hem "Yürütme"nin başıdır.. Ayrıca "dualist yönetim"in en üst organı olan Milli Güvenlik Kurulu'nda, hem "seçilmişler"in, hem "atanmışlar"ın Başkanıdır.. Anayasa'nın 104'üncü maddesine göre de, "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek"le yükümlüdür.. Bu yükümün, önceki Cumhurbaşkanı Demirel tarafından nasıl değerlendirildiğini ve 28 Şubat döneminde, arkasında çoğunluk bulunan Tansu Çiller'e değil, azınlıktaki Mesut Yılmaz'a başbakanlığın verildiğini, hepimiz hatırlıyoruz.. Sonra sayısal eksiğin de, transferlerle nasıl tamamlandığını, hepimiz biliyoruz.. Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer'in önünde, iki yol var.. Ya krizden çıkmamız için gerekli adımları atıp, anayasal ve siyasal mekanizmaları çalıştıracak.. Muhalefeti de, "kriz yönetimi" devresine sokacak, "ulusal uzlaşma" modelleri oluşturacak.. Ya da, rahmetli Fahri Korutürk'ün durumuna düşecek.. Ürkütülecek, baskı altına alınacak.. Vaktini, "başörtüsü yasağı"na laikçi destekler vermekle geçirecek.. Çankaya'dan, Türkiye'deki gidişi pasif biçimde izleyip, "benden sonra ne olursa olsun" diyecek.. Bu arada, halk desteğinin de eridiğini, her gün görecek.. Dileriz, bugünkü MGK toplantısına, bu tabloyu bilerek ve düşünerek girer Ahmet Necdet Sezer.. ŞAKA
Kim duymuyormuş?
Adam doktora gitmiş.. Akıl sormuş.. -Doktor.. galiba karımın kulakları ağır duymaya başladı.. Bunu nasıl kontrol edebilirim, demiş.. Doktor, karısı sırtını dönmüşken, çeşitli mesafelerde bir soru sormasını ve alacağı cevaplarla, teşhis koymasını önermiş adama.. Adam mutfakta yemek pişiren karısına önce kapıda durup sormuş.. -Akşama ne yemek var? Cevap alamayınca, iki adım atıp, aynı soruyu sormuş.. Yine cevap vermemiş kadın. Kadının ensesine gelip, soruyu tekrarlayınca, kadın bağırarak cevap vermiş.. -Sana iki defa fasulye-pilav var dedim.. Sen sağır mısın, demiş.. KISSADAN HİSSE- Herkes önce, kendisinde aramalıdır hataları. TEBESSÜM
Hayvanlar, seçimler ve haberler!..
Hayvanlar alemine dayanarak insanlar alemini yorumlayan Esop ve La Fontaine gibi yazarlar, aradan geçen yüzlerce yıla rağmen, hala okunuyor.. İşte bir "Esop-vari" hikaye.. Ormandaki seçimle, hayvanlar aleminin kralı seçilecekmiş.. Eşek sıkı kulis yapmış ve kral seçilmiş.. Ertesi sabah uyandığı zaman kendi kendine sormuş.. -Acaba gerçekten hayvanlar kralı seçildim mi? Yoksa bu bir rüya mıydı? Ormanda, çekingen adımlar atarak ilerlemeye başlamış.. İleride bir ağacın dibinde, yaban domuzu uyuyormuş.. Eşek uzaktan anırmış.. Yaban domuzu anırma ile uyanmış.. Eşeği görünce, yere kapanmış.. -Kral hazretleri, emredin, demiş.. Eşeğe güven gelmiş hafiften.. Bir kovuğun ağzındaki kurdun yanına gidip, anırmış.. Kurt da yere kapanmış.. -Kral hazretleri.. Saygılar sunarım, demiş. Eşek, iyice güvenli ve mağrur, tembel tembel yatan aslanın arkasına geçmiş.. Anırmış.. Aslan dönmüş.. Eşeği görünce pençesini atıp, bir darbede eşeği öldürmüş.. KISSADAN HİSSE- Meğer aslanın, kral seçimi yapıldığından haberi yokmuş!..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |