T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Böyle "milli eğitim" nerede görülmüş?

Bugün yeni ilk ve ortaöğretim yılı başlıyor. Adının başında "milli" nitelemesi bulunan ama bu ülkede "milli" olarak nitelendirilebilecek ne kadar esaslı dinamik varsa dinamitlemeyi marifet sanan bir bakanlığa çocuklarımızı emanet ediyoruz.

Bu bakanlık, özellikle de kime hizmet ettiği kuşkulu ama bu ülkeye hizmet etmediği apaçık ortada olan 28 Şubat postmodern darbesinin anormal şartlarının ürünü tüm projeleri teker teker hayata geçirme kavgası veriyor. Üstelik son derece militanca bir yöntem uygulayarak yapıyor bunu.

28 Şubat'tan bu yana Milli Eğitim'in başına gelen kişiler, totaliter rejimlere taş çıkartacak bir eğitim politikası izlediler; bu totaliter politikalar hâlâ tüm hızıyla sürdürülüyor.

Artık adına Milli Eğitim denen bakanlığın temel kaygısı, bu ülkenin gelecek kuşaklarının, (bu toplumun kimliğinin ve her şeye rağmen hayata tutunabilmesinin başlıca kaynağı olduğu şu yaşadığımız ürkütücü bunalım ortamında çok daha net bir şekilde ortaya çıkan) Müslümanlık'la ilişkisini koparmak. Türkiye'nin gelecek kuşaklarının İslam'la hiçbir dinamik bağlantısının kalmamasını sağlamak.

İmam-Hatipler'in kapatılmanın eşiğine getirilmesinin nedeni bu. 12 yaşına gelmemiş çocukların Kur'an'la ilişki kurmasının yasaklanmasının nedeni bu. Dün kız çocuklarını okula göndermedikleri için gericilikle, yobazlıkla suçlanan milyonlarca ailenin çocuklarının bugün üniversitelerin kapısına dayandığını görünce "biz şaka yapmıştık. Siz ciddiye aldınız bizim şakamızı. Çocuklarınızı bu halleriyle okulun kapısından içeri sokamazsınız" demelerinin nedeni bu.

Şundan kesinlikle emin olun ki, tüm bunları, Batılı sömürgeciler bile yapamazdı! Ama bizimkiler yapıyor! Bu ne biçim kafadır, bu nasıl bir haleti ruhiyedir bilmiyorum doğrusu. Ama bildiğim bir şey var: Bu ülkeye keyiflerince vaziyet eden, memleketi her bakımdan batıran bencil kişilerin böylesi bir totaliter zihniyetle hareket etmeleri, bu kişilerin Müslümanlık'tan ve dolayısıyla bu toplumdan ne kadar nefret ettiklerinin bir göstergesidir. Bu insanlar, bu topluma, bu toplumun saf, temiz, pırlanta gibi çocuklarına "böcek bunlar!" diye bakıyorlar. Eğer öyle olmamış olsa, bizim çocuklarımızı, körpe çocuklarımızı keyifleri nasıl istiyorsa öylece yetiştirme, yönlendirme, şekillendirme hakkını kendilerinde bulabilirler mi? Kim bunlar? Kimsiniz siz? Sömürgecilerin bile yapmaya cesaret edemeyecekleri şeyleri yapma cesaretini nereden alıyorsunuz? Siz bu ülkede yaşamıyor musunuz? Siz bu toplumun bir ferdi değil misiniz? Kimin adına çalışıyorsunuz? Ülkeyi hortumladığınız yeter zaten! Hiç olmazsa, çocuklarımızın dünyalarını alt üst etmeyin! Beyinlerini yıkamayın! Dinamizmlerini, yaratıcılıklarını, enerjilerini, potansiyellerini yok etmeyin! Bu toplumun çocuklarının Müslümanlık'la ilişkisinin koparılması, bu çocukların dinamizmlerinin, heyecanlarının, enerjilerinin, rüyalarının, yaratıcılıklarının bitirilmesi demektir!

Çünkü bu toplum ancak Müslümanlık'la yaratıcı ilişkiler kurabildiği zaman kendisine gelebilir; özgüven sahibi olabilir ve başka kültürlerle sinerji yaratacak yepyeni ilişkiler kurabilir. Müslümanlık'la kurulacak yaratıcı ilişkiler bu toplumun çocuklarını nesne değil özne, tüketen değil üreten, reaksiyoner değil aksiyoner, asalak değil asalet ve şahsiyet sahibi yapacak tek imkan, yol ve yordamdır. Bu toplumun çocuklarının Müslümanlık'la ilişkilerinin koparılması, bu toplumun aptallaştırılmasıyla, ruhunu ve yaratıcılığını yitirmesiyle, kölece bir hayat sürmeye koyulmasıyla sonuçlanacaktır. Buna hakkınız yok!

Bunlar, Müslüman bir ülkede oluyor. Olacak iş değil!

Altını çizerek söylüyorum: Milli Eğitim Bakanlığı'nın tek derdi ve tek görevi var: Müslüman bir ülkenin çocuklarının her ne suretle olursa olsun İslam kültürü, tarihi, düşüncesi, sanatı ve medeniyeti ile ilişkilerini sıfırlamak. Böyle bir milli eğitim politikasına, hiçbir ülkede rastlayabilmek mümkün değildir. Çünkü bu, bir ülkenin, bir toplumun bile isteye intihar etmesi demektir!

Beyler! Yanlış yapıyorsunuz. Cinayet işliyorsunuz. Bu ülkenin çocuklarının geleceğini karartıyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bunun hesabını kolay kolay veremezsiniz.

Çünkü bu toplumu ayakta tutan, hayata tutunduran tek dinamik Müslümanlık'tır. Bu toplumun ve gelecek kuşakların Müslümanlık'la ilişkisini koparmak, bu toplumun tüm dinamizmini, enerjisini, hafızasını, yaratıcılığını yok etmek demektir.

Şunu asla unutmamalısınız: Bu toplumun Müslümanlık'la ilişkisinin sıfırlanması demek, bu toplumun tarihten silinmesi için gereken tüm yolların açılması demektir. Bunun adı ihanet değilse, nedir?

Böyle milli eğitim olmaz! Bunun adı milli eğitim olamaz! Düşünemeyen, eleştiri ve analiz yetenekleri, düşünce üretme ve araştırma melekeleri sıfırlanan kuşaklar yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sisteminin adı milli eğitim olabilir mi? Aptallaştırıcı, köleleştirici, ruhsuzlaştırıcı, bir toplumun yaratıcılığını yok edici totaliter bir eğitim anlayışının adı milli eğitim olabilir mi?


10 Eylül 2001
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED