|
|
Amerikan lobisiyle başım dertte...
Başım belada... Bir haftadır küfür ve tehdit mesajları alıyorum. Yalçın Küçük'e atıf yaparak yazdığım "Amerika ilk kez bir savaşı daha başlamadan kaybetti" başlıklı yazım, Türkiye'deki Amerikan lobisini üzmüş... Kimilerini de öfke ve telaşa garketmiş olmalı ki, küstahça soruyorlar: Amerika bu savaşı nasıl kaybedecek? Elinde bir bilgi mi var? Varsa neden açıklamıyorsun? Bakarsınız, oradan bir sersem çıkar, "Ya bizden yana olursunuz, ya da hepinizi yok ederiz" şeklinde formüle edilen "Bush doktrini"nin "terör"den kurtulmak için yegane fırsat olduğunu savunur. Amerika neden bu savaşı kaybedecek? Huntington'ın "Medeniyetler Çatışması" makalesinde İslam hakkındaki "hain ve fazla genelleyici, ama yine de önemli" gözlemlerini müdahaleye gerekçe sayan savaş lobisi, bir bakıma soğuk savaş sonrası Amerikan dünya politikasının nasıl, hangi paradigma(lar) etrafında şekilleneceğine işaret ediyordu. Makale, yanlış hatırlamıyorsam, 1993 yılında yayımlandı ve şaşırtıcı biçimde dikkat çekti. Çünkü Huntington'ın tezi "öngörü"ye değil, (Amerikalılar'a dünya politikasında 'yeni bir hedef' üzerine orijinal bir tez sunmayı amaçladığı için), somut (askerî ve stratejik) bilgiye dayanıyordu. Huntington'ın çizdiği çatışma stratejisiyle, bugün Fukuyama'nın Müslüman halklarla ilgili tehdit değerlendirmesi fena halde örtüşüyor. Bu bir siyasî projeksiyon olabilir. Ama, "tehdit"e göre oluşturulmuş hiçbir strateji ve siyasî projeksiyonun başarılı olduğu görülmemiştir. Strateji "tehdit"e göre değil, vizyona göre oluşturulur çünkü. Basit bir kuraldır bu. Robert Fisk'in deyimiyle, Amerika bu amaçsız, bu vahşi, bu "Batı uygarlığına dair kuşkuları" besleyen savaşa kalkışmak suretiyle, dünyaya sunduğu global değerlerden yüzgeri ettiğini göstermiş oldu. Böyle giderse, yirmibirinci yüzyılda dünya "global bir köy" olmaktan çıkıp, dinlerin, ulusların, stratejik önceliklerin çatıştığı ve kanlı savaşlarla tüketilmiş bir "medeniyetler mezarlığı"na dönüşecek. Amerika işte bu yüzden kaybedecek? "Elinde Amerika'yı yok edecek gizli bir formülü mü var yoksa?" diyen hayvan anlamaz bunu. Taliban'ı desteklediğim zehabına kapılıp taa Amerika'lardan ses veren ve "Madem öyle diyorsun, hemen git Usame'nin Amerika'ya karşı kazanacağı savaşa katıl ve 'infidel' Amerika'nın kurbanları arasına eklen" diyen Orhan Gürbüz de anlamaz. Orhan Gürbüz California'da oturuyor. Amerikan Türk Derneği Yönetim Kurulu üyesi... Fıtrata yönelik her türlü saldırının üstün insanlık değerleri karşısında çözüleceğini ve sonuçta fıtratın galebe çalacağını bilmediği, "soyutlayabilme" melekeleri de gelişmediği için, okuduğu yazıyı anlamayacak ve bu basit diyalektik kuralı "Amerikan düşmanlığı" şeklinde tercüme edecektir. Mazur görüyorum. Benim öfkem, asıl, Batı karşısındaki teslimiyetçi aydın mazoşizmini "terör karşıtlığı" olarak yutturup, uygar (!) dünyadan tardedilmişliği bir "nişân-ı zîşân" gibi taşıyan Türk entelijansiyasına... Doğulu ama kendini ısrarla Batı'ya ait hisseden, aşağılık kompleksinin verdiği karamsarlık iliklerine işlemiş, ruhu oryantal hüzünlere, köksüz acılara, olmadık patlamalara gebe, güdük, zavallı, aklı bir karış havada adamlar. Onlar "biz"i hiç anlamaz...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |