![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin vefat yıldönümü münasebetiyle her yıl yapılan Şeb-İ Arûs töreni bu yıl; önceki gün, yani bayramın ikinci günü yapıldı. Töreni TRT 2'nin canlı yayınından büyük bir keyifle izledim ve salonda bulunanlara gıpta ettim. Tanık oldukları, Ayin-i Şerif ve Sema, hem tasavvufun hem de dinî mûsıkîmizin büyük bir keşfi ve müstesna makamlarıdır. Şeb-i Arûs, icrası bu kadar bütünlük içinde ve hem icracılara hem de dinleyene-isleyene bu kadar yüksek bir huşu hissi veren, ayna anda herkesin benzer bir halet-i ruhiye içinde buluştuğu bir zirvedir. Çünkü bu, Allah ile buluşmayı yani ölümü, düğün ile eş tutan bir anlayışın eseridir. Mevlana'yı çağlar ötesine taşıyan ve bütün dünyanın ilgisine mazhar eden de hem kendisinin hem de takipçilerinin bu anlayışı, her dönemde insanlığın idrakine aynı açıklıkta söyleyebilme becerisinden kaynaklanmaktadır. TRT'yi de komplekse kapılmadan bu törenleri canlı yayınla ekrana getirmesinden dolayı kutlamak gerekiyor. Üstelik, sıradan bir canlı yayın da değildi. Tuğrul İnançer üstadın törenin her safhasını ayrıntılı bir şekilde izah ettiği dört başı mamur bir tasavvuf dersi gibi geçen bu yayın, yapılan işin ciddiye alındığını ve önemsendiğini açıkça gösteriyordu. İnançer üstad, "birinci selam"dan bayramlaşmaya kadar, zikirden gülbang'a kadar her aşamayı detaylarıyla anlatarak törenin ruhunu adeta şâdetti. İnşaallah, TRT bu programı kaçıranlar ya da benim gibi tekrar tekrar izlemek isteyenler için birkaç kez daha yayınlar. Her yıl Konya'da yapılan ve sadece Şeb-i Arûs'tan ibaret olmayan bu törenler giderek zenginleşiyor. Bana göre, "Türk müziğinin en iyi erkek sesi" olan Ahmet Özhan'ın kendi yönettiği Kültür Bakanlığı İstanbul Tarihî Türk Müziği Topluluğu ile verdiği konser bu zenginliğin önemli bir unsuru. Ve tabiî, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun büyük bir ustalıkla sergilediği Mevlevi Ayin-i Şerifi ve sema gösterisi... Halis niyet ve Allah aşkı doğru sesle buluşunca tasavvufun tadına doyum olmuyor. Özal ve Demirel, devr-i iktidarlarında Şeb-i Arûs törenlerine bazen katılırlardı ve ister devleti ister şahıslarını, her neyi temsil ediyorlarsa orada bulunup bu temsili yapmaktan çekinmezlerdi. Çankaya'da iki Şeb-i Arûs'u geride bırakan Sezer'in ise henüz iştiraki bulunmuyor. Önceki gece; törenleri de Kültür Bakanlığı tertip ettiği için DSP'li Kültür Bakanı İstemihan Talay doğal olarak oradaydı. Şeb-i Arûs gecesinde bulunan tek lider ya da parti lideri ise CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dı. ANAP'tan kendisi de Konyalı olan Devlet Bakanı Mehmet Keçeçiler, Ak Parti'den de Genel Başkan Yardımcısı Abdüllatif Şener vardı. Diğer partilerden de gelenler olmuştur, ancak kimler olduklarını televizyondan tesbit edemedim. Dikkatimi çeken, protokol tribününde kimlerin oturduğundan çok törenin sonundaki dua oldu. Bütün salon ellerini kaldırarak duaya gönülden iştirak ediyordu, gözüm Baykal'a ilişti. Seçim yenilgisinin ardından istifa ederek terkettiği koltuğuna döndükten sonra, CHP adına gerçekten büyük bir değişim sayılacak Şeyh Edebali açılımını yaptığı için partisindeki muhaliflerden ve Türkiye'yi anlamakta hâlâ ayak sürüyen solculardan tepki alan Baykal son bölümde biraz temkinli görünüyordu. Tepkilerden çekiniyor olacak, dua için açtığı iki elini yukarı kaldırmak yerine dizlerine yakın bir yerde tutuyordu. Ürkek ve gözlerinin ucuyla etrafı kollar gibi bir his uyandırarak duaya iştirak ediyordu. Baykal'ı yadırgıyor muyum? Hayır, tam tersine... Ne adına yaparsa yapsın. İster, barajı aşabilmek için dini siyasete alet ediyor olsun!, ister başında bulunduğu siyasi hareket adına günah çıkarıyor olsun farketmez. Siyasetçi olduğu için öncelikle verdiği fotoğrafa bakmak ve "bir CHP lideri olarak" bu fotoğrafı vermenin güçlüğünü görmek gerekiyor. "Devletin partisi"; dini, Mevlana'yı, duayı, Kur'an'ı, zikri; velhasılı bu ülkenin değerlerinin omurgasını keşfediyorsa, bu keşif hareketi için ancak "hayırlı olsun" denir. Ürkek de olsa Baykal'ın duası bu yüzden anlamlıdır ve üç yıl önce Hacıbektaş'a koşup "Size 8 yıl kesintisiz eğitimin müjdesiyle geliyorum" derken başka hassasiyetleri yok sayarak kanattığı vicdanlara karşı, sempatik bir özür anlamı taşımaktadır. Geceden ekrana yansıyan son not. Töreni sunan "TRT spikeri" hanımın son cümlesi şuydu: "Allah'ın selamı üzerinize olsun sayın seyirciler!" Ve aleykümüsselâm, ve aleykümüsselâm...
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |