Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Müzik, toplumsal değişimleri anlamamıza yardımcı olabilir mi ?Bir müzik eseri, tam anlamıyla müzisyenin iç dünyasının; duygu ve düşüncelerinin dışa yansıması olarak kabul edilebilir mi ve bu eser öncelikle ve sadece kendisini üreten, ortaya çıkaran sanatçıyı mı ifade etmektedir ? Sanatçı da ait olduğu toplumun izlerini ve özelliklerini taşıyor olabileceğine göre, bestelediği bir müzik eserinin de dolaylı olarak yaşadığı toplumun izlerini taşıdığı söylenebilir mi ? Çeşitli dönemlerde bestelenmiş müzik eserlerine bakarak, sosyal değişimleri anlamamız mümkün olabilir mi ? Farklı dönemlerde yaşayan müzisyenlerin eserlerini birbirine ekleyerek veya bu eserleri birbirinin devamı kabul ederek, süregelen bir sosyal değişim çizgisini net olarak belirleyebilir miyiz; veya birbirine eklenmiş bu eserler, sosyal değişim çizgisini doğru bir şekilde çizmemize ve bu değişimi anlamamıza yardımcı olabilir mi ? Sanatı ve sanatçıyı, yaşadıkları toplumlardan ayrı düşünmenin tam olarak mümkün olamayacağı gerçeği, herkesçe malum. Sanatçı, -daha özele inerek söylemek gerekirse müzisyen- bazen çok ince bağlarla bile olsa, yine de yaşadığı topluma bağlı bir varlıktır. Yaptığı iş ve zihninin doluluğu, onu toplumun önünde yürümeye mecbur eder... toplumun öncüsüdür sanatçı. Ama eserlerinde, yaşadığı toplum ne kadar vardır, bunu anlamak galiba pek kolay olmasa gerek. Sözgelimi, Ravel'in Bolero'sunda, yaşadığı dünya savaşının; -savaşın en şiddetli hissedildiği şehirlerden biri olan Paris'te yaşayan bir besteci olarak- kendi ruhunda bıraktığı izleri anlamak mümkün olabilir. Belki bu eserini, dünya savaşına Paris'te tanık olduğu sıralarda bestelediği bilinmese, herkes eseri farklı biçimlerde algõlayacak ve ona yüklediği anlamlar da değişebilicek. Asıl varmak istediğim nokta, mesela Osmanlı'nın üç tanesi aşağı yukarı aynı, iki tanesi farklı dönemlerinde yaşamış beş bestecisini ve bu bestecilerin eserlerini kronolojik bir sıralamaya tabi tutmak suretiyle; eserlerin de bir yere kadar birer sosyal ayna olduğunu varsayarak, acaba Osmanlı'nın son üçyüz yılının sosyal çizgisini belirlemenin mümkün olup olamayacağı sorusudur. Sözgelimi Itri, III. Selim, Dede Efendi, Zekai Dede, Hacı Arif Bey gibi bestecilerin eserlerine bakarak bir toplum fotoğrafı elde edebilir miyiz ? Ya da elde bir fotoğraf varsa, eserlerden yola çıkarak bu fotoğrafı anlamamız mümkün olabilir mi ? Müzik, hiç şüphesiz çok önemli bir alan ve bir noktaya kadar da -sanat olmasına ilave olarak- bir sosyal veri. Ama galiba eser yıllandıkça, onu besteleyene ait olmaktan da yavaş yavaş çıkıyor. Eseri besteleyen kadar, onu dinleyende bıraktığı anlam da önem taşıyor. Ayrıca bir eserin, bestecisi için taşıdığı anlam ile, dinleyicide bıraktığı anlam da farklı olabilir. Her dinleyişte ve her dinleyende yeni anlamlar uyandırıyorsa, galiba o eser artık, o besteciye ait olmaktan da çıkıyor. Ve galiba, ait olduğu dönemi anlamak da, giderek zorlaşıyor.
ycetinkaya@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|