Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Atlılar ve avukatlar
Gelin alayı gelmiş kızı almaya. Kapı önüne dizilmiş atlılar, onbeş-onaltı kişi. Telli duvaklı gelin, "gelin arabası"yla gidecek olsa da, gelenek devam ettiriliyor. Atlılar, kız anasından ufak yastığı alacak, oğlan evine doğru bir yarış başlayacak. Yastık bir sembol. Gelinin yola çıktığının işareti. Yastık, daima en önde gidende olacak ve oğlanın anasına ulaştırıldığında bahşiş alınacak. Kız anası kapıya çıkmış bakıyor. Karşısında gördüğü onbeş-onaltı atlıyı az bulmuş, "Vermem!.." diyor, "Kızı vermem!.." - Neden? Ne istiyorsun? - Kapıya kırk atlı gelmeden, gelin bu kapıdan katiyyen çıkmaz! * * * Bu sahne nereden ve dahası "niyçün" aklıma geldi, söylesem şaşarsınız. Söyleyeyim de şaşın. Dinç Bilgin, kendisiyle ilgili gazetemizde çıkan haberler için, noter ve avukatları kanalıyla, sayfalar dolusu yazılar göndermiş. "Avukatları" deyişim lafın gelişi değil. Ben diyeyim bir düzine, siz deyin iki düzine avukat. Anlaşır, birbuçuğa bağlarız pazarlığı. O kadar avukat ismini bir arada görünce, netice itibariyle yani, insan saymayı da tam olarak beceremiyor tabii ki. Kapı önüne gelen atlıların sayı çokluğu, gelin anası için nasıl yüksek 'prestij' anlamına geliyorsa, bir işadamı için de avukat sayısı aynı anlamın penceresinden bakıyor herhalde. (Dinç Bey, umarız ki bu yazı için de avukatlarını zahmete sokmaz.) Tilkiye sormuşlar "Tavuk yer misin?.." Tilki gülmüş, "Şayet uçuşan ve uçuşturan soruların hepsini cevaplamamı şart koşmayacaksanız yemek isterim..." Ben özgürüm
Bir banka vardı ya, kayıtlarda Ben soydum. Bir çek vardı ya karşılıksız, hesaplarda Ben çektim. Kasa dolu değilmiş, öyle değilmiş Ben gördüm. Hırsız deme, değilim, Arsız deme, değilim. Ben özgürüm, sadece özgürüm... * * * - Bir sonraki soygunda nerede karşılaşacaklar dersiniz? a) Ziraat Bankası b) Halkbank c) Vakıfbank (Yeğen Demirel'in yazdığı şiiri Bünyamin Bulut ele geçirmiş, bize gönderdi. Teşekkür ediyoruz.) Meczuptur meczup
Sahne 1: Anıtkabir'deki 10 Kasım töreni sırasında, Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'e "Ahmet Abi" diye bağıran biri, görevliler tarafından yaka-paça götürülür. On dakika geçmeden teşhis konulmuştur: "Meczup!" Sahne 2: R. Tayyip Erdoğan, bir görüşme sırasında arkadaşlarına Şekerlik'te okuduğu bir yazıdan bahseder. Sahne 3: Muhammet Pamuk, gelir olayı bize aktarır. "Geçen gün Tayyip Bey sizin bir yazınızı anlatıyordu arkadaşlarına." Varsayım: Dünya hali bu... İleride R. Tayyip Erdoğan, Ankara dolaylarında bir göreve gelecek olsa... Bir tören sırasında ben de yanına yaklaşırken, "Tayyip Abi" diye seslensem... Başıma gelecekleri biliyorum. Yaka-paça sürüklenerek götürülmek. Ve teşhis: "Meczuptur meczup!.." Demek ki... O şekilde seslenmemek gerekiyor. Aşka dair fazla söz söylemeye mecali kalmamış, ayrıyeten buna gerek de duymayan şairin son sözlerinden mürekkep şiirdir
Uçuşan ve uçuşturan sorular
Bir haber portalının arasına, Ford'un "Ka" modelinin resmi konulursa, o portal, "portakal" haline gelir mi? Mayonez, maydonezden mi yapılır? (Ek soru: Maydanoz'u "maydonez" şeklinde yazmak, dili bozma eylemleri arasında sayılır mı?) Kereviz yemekle, keriz olunur mu? İçine sindirememek müzminleştiğinde, dışına sindirme alışkanlığı kendiliğinden gelişmiş mi demektir? Akraba, kardeş, yeğen, eş, dost, yandaş, kardaş, senden birtakım nimetlerin beklentisi içindeyse ve bu nimetler iktidarda bulunmanın nimetleriyse, Nimet Abla bu işten nasıl etkilenir? Damdan düşen birinin halinden en iyi anlayacak kişi, hekim değil, damdan düşen bir başkasıysa, iktidardan düşen birinin halinden en iyi kim anlar? Seven-up ile sevmeyen-up'un ilişkisi nereye doğru gider? Yani ileride ne olacak bunların hali? Karşılıksız sevenlerin, çekleri de karşılıksız mı çıkar? Elektrik kesintileri sırasında Dokuz Işık'tan kaç tanesi söndürülecek? İyi uçuşlar dilemekle, uçuşlar iyi geçer mi? (Öyleyse iyi uçuşlar. Değilse de...) YANDIM HOP MERKEZ,
mseker@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|