Türkiye'nin birikimi... | ||
|
En büyük tehditİsveçli deyince genellikle akla soğukkanlılığını yitirmeyen insan gelir. Kuzey'in soğuk iklimin etkisiyle mi, nedir, İsveçliler kusur derecesinde sakin insanlar. İsveçli yöneticiler, kendilerini ülkenin sahipleri olarak görmüyorlar. Bu yüzden de, toplumda ayrıcalıklı bir konumda değiller. Başarısının doruk noktasındayken, eşiyle bir sinema çıkışı evine giderken öldürülen, "Efsane Başbakan" Olaf Palme'nin anıt mezarı yok. Palme'nin vurulduğu kaldırıma yalnızca bir kırmızı karanfil işlenmiş. Kan lekeleri korunmaya çalışılmış. Bir de, öldürüldüğü tarih yazılmış. Stockholm'un bu en işlek caddesinden ne zaman geçilirse geçilsin, nöbet bekleyen askerler görülmez. Palme'nin mezarı ise, öldürüldüğü yerin hemen karşısındaki bir kilisenin bahçesinde. Çok basit, çok yalın bir mezar. Üzerinde yalnızca doğum ve ölüm tarihleri yazılı. Başucuna ise, ağaç gibi bir taş dikilmiş. İsveç'te politikacılar ve yöneticiler kendilerini ülkenin sahibi olarak görmedikleri için, toplumdan kaçma, toplumdan uzak durma gibi bir sorunları yok. Onlar her zaman otobüste, metroda ya da trende görülebilir, kimse bir şey istemek için başlarına üşüşmez. İsveç'in politikacıları ülkenin tapusunu almak için değil, topluma hizmet etmek için yarışıyorlar. Bunun için de, toplumdan bir ayrıcalık talebinde bulunmadıkları gibi, herkes nasıl yaşıyorsa, onlar da öyle yaşıyor. Stockholm'un yeni yapılan büyük camisine gittiğimizde, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın eşi ve çocuğuyla birlikte çevreyi incelediğini gördük. Başkanın yanında ne koruması, ne şoförü, ne de çantasını taşıyan görevliler vardı. Stockholm'de taksicilik yapan Kemal Yıldırım, "başkan yılda en az üç dört defa arabama biner" dedi. Türkiye'de bırakın belediye başkanını, küçük bir kamu kurumunun yöneticisini bile, korumasız, arabasız, şoförsüz dolaştığını göremezsiniz. Türkiye'de devlet ülkenin sahibi olduğu için, herkesin ona kayıtsız şartsız hizmet etmesi istenir. Bizde politikacı hizmet etmek için değil, ülke kaynaklarına el koymak için yarışır. Kanunlar yönetenlerden daha çok yönetilenlere uygulanır. Kanunlar yönetilenler için vardır. İsrail'de haksızlıklara karşı çıkarak, gösteri yapan çocuklar, keskin nişancılar tarafından öldürülür. Türkiye'de ise, bakanların haksız uygulamalarını protesto eden çocuklar tutuklanır ve kelepçeli olarak yargılanır. İsveç'te ise, böyle çocuklar ödüllendirilir. Türkiye'de artık politikacıların ülkeyi tapulu arazileri olarak görmekten vazgeçmeleri gerekir. Ülkenin sahibi olduklarını iddia edenler, kendilerini kutsallaştırmak için, önce devleti kutsallaştırırlar. Devletin tartışılmadığı bir ülkede sivil ve asker bürokratın görevi de tartışılmaz. Devletin iyi çalışmadığı ülkelerde en büyük tehdit devletin kendisi olur. Çünkü bütün kötülükler, devletin arkasına gizlenerek yapılır.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|