Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Dünyadaki her büyük kentin özel bir kültürü vardır. 19 yüzyılın sonlarında İstanbul'un musıkî hayatında önemli bir yere sahip laternalar, ustalarıyla birlikte tarihin hatıralarla dolu mezarlığına gömüldü. Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde İstanbul, kendine has müzikleri, müzik aletleri ve bu aletleri kullanan ustalarıyla kendi yerel müzik kültürünü oluşturmuş dünyadaki ender şehirlerden biriydi. Laternalar, fonograflar, gramofonlar İstanbullular'ın musıkî ihtiyacını gidermekteydi. Bugünün modern teyplerinden, wolkmanlerinden, internetten müzik dinleme olanağı yoktu o zamanlanlar ama, bu mütevazı ve ilkel araçlardan yayılan nağmeler insanların dertlerini unutmalarında ilaç görevini üstlenmekteydi. 1870'lerden 19. yüzyılın sonlarına kadar geçen süre zarfında laternalar, İstanbul'da sözü geçen en önemli müzik aletiydi. Bir kolun çevrilmesiyle çeşitli ezgiler çalan sandık biçimindeki çalgı olarak tanımlayabileceğimiz laternaları, İstanbul'a ilk getiren kişi ise bir Levanten olan Giuseppe Turconi. İtalya'dan getirdiği laternaları Galata'daki dükkanında satmaya başlayan Turconi, Türkiye'deki laterna işletmeciliğinin öncüsü sayılmakta.
Yeşilçam filmlerinin fon müziğini çaldılarİtalya'dan ithal edilen laternalarda Türk müziği yerine İtalyanca parçalar çalmaktaydı. İtalyan parçaların rağbet görmeyeceğini anlayan ve pratik bir zekaya sahip olan Turconi'nin yanında çalışan ustaları, yerli kültürün etnik unsurlarına yönelik parçaları laternaya uyarlamayı başarmışlardı. Laternalar gayr-ı müslimlerin yoğunlukta olduğu İzmir, Selanik, Siros Adası, Pire ve İstanbul gibi yerleşim merkezlerinin en yaygın çalgısı olmuştu. İstanbul'un müzik tarihinde önemli bir konuma sahip olan laternalar, Osmanlı'nın müziğe yatkınlıklarıyla bilinen gayr-ı müslim tebaası Rumlar'ın vazgeçilmez çalgısı olmuştu. Rumlar laternalarını, meyhanelerinde, mesire yerlerinde, kırlarda, dini bayramlarında yanlarından hiç ayırmaz olmuştu. Bu sebeple de en büyük laterna ustaları Rumlar'dan çıkmıştı. 'Kasabiko', 'serviko', 'zeybekiko', 'sirto' gibi dans parçaları Rumlar'la birlikte o zamanın 'İstanbul'unu canlandırmaktaydı. Fonograf ve gramofon öncesinin çalgısı olan laternalar, İstanbul eğlence hayatının yapı taşı olmasının ötesinde 1950'li yılların Yeşilçam filmlerinin fon müziklerini de seslendirmekteydi.
Laternada Rumlar'ın hakimiyetiİstanbul'un ünlü laternacılarından günümüze sadece birkaç isim ulaşabildi. Bunlardan birisi olan bir zamanların şöhreti tüm İstanbul'a yayılan laternacısı Nikos Temizis, şimdi günlerini Balıklı Rum Hastanesi Yaşlılar Evi'ndeki arkadaşlarıyla geçiriyor. 100'üne merdiven dayayan Temizis'in dışında İstanbul'da başka laternacı kalmadı. İstanbul'un diğer ünlü laterna ustaları arasında Polikarpos, Stamati, Yedikuleli Yorgos, Keram Çakır, Dolapdereli Dimitro, Yorgos Randis, Aleksi gibi laterna ustaları bulunmaktaydı. Bunların dışında Nikos Armaos adlı İstanbullu laterna ustası, laternacılığın zirvesine ulaşmış bir isimdi. Türk-Rum nüfus mübadelesinden sonra Türkiye'den göç eden Rumlar'la beraber, laternalar da Türkiye'yi terkederek Atina'ya göç etmişti. Türk ve Yunan sanatçıların ortaklaşa gerçekleştirdiği pekçok kültürel etkinlikle esen dostluk rüzgarlarıyla birlikte, bir zamanlar İstanbul'un musıkî pınarlarını şakırdatan laternalar da acaba İstanbul'a geri dönecek mi?
Havva Setenay İLHAN
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|