Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Çekilin, istikrar için yeğenler, kaynanalar geliyorTarih bize gösterdi ki, bütün fiili ve "sofistike" darbe dönemlerinin ertesinde ekonomik ve toplumsal hayattaki yozlaşma ve çürüme bütün kurumları içine alan bir boyut kazanmıştır. Her ne kadar bütün darbeler, bozulan dengeleri düzeltmek iddiasıyla yapılmış olsa da, bu olağanüstü durumların sonunda ekonomi de, toplumsal barış da ağır yara almıştır. Nitekim, Türkiye daha 12 Eylül'ün "yaraları"nı saramadan "28 Şubat"ı yaşamak zorunda kalmış, ekonomideki yozlaşma da, toplumsal barış da neredeyse bir daha düzelmemek üzere umutsuz yarınlara ertelenmiştir. Gelin sizinle 28 Şubat sonrasındaki trajik Türkiye fotoğrafının kısa bir kesitine göz atalım. Gıcır gıcır ayakkabıları ve Ninja desenli çantaları olan arkadaşlarının yanında, rengi solmuş okul önlüğü ve düğmeleri çoktan kopmuş çantasıyla yürümekte olan şu yoksul çocuk hangi Türkiye'ye güvenecek? Ya bir derslik, bir öğretmen bile bulamayan Anadolu çocukları? Peki, çocuklarımızın okullarını, öğretmenlerini çalan bu milyon dolarlık şişman gazeteciler, yeğenler, köstebekler ve doğuştan şanslı "kaynanalar" hangi Türkiye'yi temsil ediyor dersiniz? Sakın bütün bu kepazeliklerin "büyük kahramanları", 28 Şubat'ın ünlü "istikrar şampiyonları" olmasın. Çünkü yıllardır ülkenin "istikrarı" onlardan soruluyor da... Son günlerde, "medya- siyaset- iş dünyası" üçgeninden ortalığa saçılan pislikler elbette bir günde ortaya çıkmadı. Şimdi karanlığın önünde "aydınlığa" övgüler dizenlerin, dün ne yaptıklarını neden kimse merak etmiyor acaba? İlginç olan, devletten siyasete, medyadan iş dünyasına kadar birçok kurum "pisliğe" bulaşmış olmasına rağmen kimsenin "Bugüne nasıl gelindi?" sorusuyla hesaplaşmaya yanaşmamasıdır. Dün, banka özelleştirmelerine "siyasetçi- mafya" ilişkisi karışmışken neden göz yumuldu peki? Bankaların batmasına göz yuman siyasetçiler şimdi neredeler? Dün, bankaları "hortumlayan" yeğenlerin arkasındaki "istikrar babaları", bugün "Temiz Türkiye" için de hâlâ ombudsmanlık yapacaklar mı dersiniz? Yoksa, yeni pislikler için yeni "istikrar babaları" mı arayacağız? Hiç düşündünüz mü, bugün kirliliğin baş aktörleri gibi ortalarda dolaşan yeğenler, kaynanalar, siyasetle ve medyayla kol kola gezerek semirmiş reklam patronları nasıl bu kadar, kuruş kuruş ödediğimiz vergilere musallat oldular? Çünkü 28 Şubat sonrasında, bu ülkede kuralları onlar ve onların hamileri koydu. Dün, hayali bir "irtica korkusu" uğruna muslukları "haramilere" teslim edenler, şimdi kapılarına dayanan pisliğin dehşetiyle karşı karşıyalar. Bilin ki, Türkiye'nin var olan siyasal ve ekonomik yapısı iflas etmiştir. Mevcut sistemin bırakın halka güven vermeyi, kendi kendine bile güveni kalmamıştır. Yürürlükteki Anayasa'nın bu iflasta en önemli rollerden birine sahip olduğunun bilinmesine karşın, ne siyasal partiler, ne de sivil toplum kuruluşları bu konuda ciddiye alınabilecek bir adım atmak niyetinde gözükmüyor. Bir toplum, sırf "istikrar" adına bu kadar çok karanlıkla birlikte yaşayamaz.
mocaktan@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|