YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...


  Arşivden Arama

 


KASTELLİ, BANKALARI SOYANLARA KARŞI BİR ZAMANLAR KENDİSİNE YAPILANI ÖNERİYOR

Banka boşaltanın serveti boşaltılsın

Murat Demirel gece vakti bankaya para almaya gitmiş olamaz. Orada para yoktur ki. En büyüğünde 10 trilyon bile bulunmaz, usülsüz evrakı varsa onları almıştır. Sadece Murat yapmadı bunu. Ama hepsinin bütün banka boşaltanların kendileri ve bütün yakınları dahil, malvarlıkları haczedilerek bu zarar karşılanmalıdır.

Sayın Özden, şu anda nelerle uğraşıyorsunuz? Mesela, ilk göz ağrınız borsa ilgi alanınızda mı?

Borsayla uğraşmıyorum ama uzaktan takip ediyorum. Fakat borsada üçkağıtlar dönüyor. Orada 20 tane adam var, indiren çıkaran bu adamlar. Bunlar borsanın derinleştirilmesini istemiyor. Zaten milletin borsaya olan güveni sarsılmış durumda.

Neden? Sanki her şey şeffafmış gibi görünüyor...

Yok, yok... Bakın bir kere aracı kurumların terbiyeli ve dürüst olması lazım. Broker dediğin adam çalar, baştaki adam çalar... Hepsinin altında BMW, yatlar, katlar... Dün bunların ayağında pabucu yoktu, benim masamın üzerini siliyorlardı şimdi hepsi paraya boğuldu!..

Bugün borsada, eskiden sizin masanızı silen kaç kişi var?

60-70 tane vardır, ama boşver onları. Böyle borsa olmaz... Bakıyorsun, birden sekiz puan artmış ya da düşmüş... Olmaz böyle. Bir rüzgar esiyor, hooop düşüyor. Bir yanlış var...

Siz neden oynamıyorsunuz, buna engel bir yasal durum mu var?

Hayır efendim ne münasebet! Ben Banker Kastelli'yim. O borsayı var eden adamım ben. Sahnenin gerisinde olamam, sahnenin tam ortasında olacağım. O zaman da benim arkamdan milyonlarca insan gelmeli. Bunun için de minimum 10 milyon dolar gerekli...

O kadar paranız yok mu?

Toplasan eder ama ne kıymeti var. Rahat olmak lazım! Kastelli'nin 10 milyar doları olursa bir şey ifade eder. Samimi söyleyeyim, sahip olduğum gayrımenkullerle naktimin toplamı 10 milyon dolar ya çıkar, ya çıkmaz.

Borsadan umudunuz yok... Peki, bankacılık sistemimiz sağlam mı?

Son derece sağlıksız bir bankacılık sistemi yaşıyoruz. Enflasyonda daha tehlikeli bomba bankaların hükmettiği mevduattır. Bir panik olsa ne olacağı belli değil. Bir defa, devletin bankaların arkasından hemen çekilmesi lazım.

Çekilsin ama bu sefer de eline bankayı geçiren içini boşaltıyor...

Yahu devlet değil mi, müeyyide uygulasın. Afedersin, bu Murat Demirel'in dışında yok mu banka soyan?

Var mı!?

Bilmiyormuş gibi sorma şimdi! Var. Hem de adam 1992 yılında resmen iflas etmiş, sonra gitmiş iflas kararını kaldırtıp banka sahibi olmuş. Nasıl oldu da bu parayı buldun? Sonra da adam bankayı hortumlamış, mudiler gelmiş bankayı basmış, kadının bir tanesi kendini yakmış... Ama kimse onu gündeme getirmiyor. Adımın yatı, katı, Cannes'ta şatosu var, kimse dönüp de hesap sormuyor. Böyle bir adalet olur mu? (Ali Balkaner'in sahibi olduğu Yurtbank'ı kastediyor. MK)

Bankaların içini boşaltanlara nasıl adalet uygulanmalı sizce?

Aynen Banker Kastelli'ye yaptığın gibi iki sene geriye doğru kendisinin, yakınlarının malvarlığını haczedeceksin. Hepsinin... Anasının, babasının, çocuklarının, amcasının...

İşler, amca deyince karışıyor zaten!

Evet, evet yapacaksın... İki sene geriye gideceksin ve bütün bu saydıklarıma "elindeki parayı ispat et" diyeceksin. Nereden buldun, söyle. Yahu, bu devlet beni yargılarken hiçbir suçum olmamasına rağmen, afedersin donuma kadar aldı.. Çocuklarımın elbisesini aldı.

Büyük bir tecrübeniz var. Batacak bir bankayı önceden hisseder misiniz?

O belli olur. Cavit'in bankası İnterbank'ın batacağını anladım. Hem orada param da vardı...

Siz de ne talihsizmişsiniz. Bir de bankada paranız mı battı?

Yok yok, devlet el koydu. Mevduat devletin garantisi altındaydı. Üç gün önce el konulacağını duymuştum. Paramı çekmeye gerek duymadım. Onlara da söyledim. Memurlara bile haber verdim...

Peki, bankasına el konulacağını Murat Demirel'e kim söylemiş olabilir?

Yahu söylemek mesele değil ki, birşeyi değiştirmez yani. O gece vakti bankaya gitmiş para almaya falan. Olmaz öyle şey. Orada para yoktur. En büyüğünde 10 trilyon bile bulunmaz. Alsa alsa, usülsüz evrakı varsa onları almıştır.

Bankalar bu kadar açık, bu kadar göstere göstere siyasi himaye olmaksınız boşaltılabilir mi?

Her şekilde boşaltılabilir. Yönetim Kurulu karar alır. Adamın şirketi vardır, ona ya da şoförüne sahte imzayla kredi verir. 50 milyon dolar kredi verilmiş bir şoföre. Sonra banka batmış. Adam çıkıp "benim malvarlığım borçlarımı kat kat öder" diye tafra yapıyor. Yalan! Malının da hepsi hacizli çünkü. Yani sadece Murat Demirel yapmadı bunu. Bakın! Demirel benim babamın oğlu değil. Eğer varsa bir adalet, ona yapılan diğerlerine de yapılsın...

Bir bankanın içinin boşaltılmakta olduğunu hepimiz duyuyoruz. 250 dolara günlük faizler vesaire, belli oluyor...

Onu da bırakın, o kendini yakan off-shorezede kadının bankasında dolara yüzde 10 aylık faiz veriliyordu. Yıllık yüzde 300 faiz demektir.

Siz taktınız o müşterisi kendini yakan bankaya. O ve diğerleri... Bu kadar açık soygunların siyasi ve bürokratik koruma olmadan yapılması mümkün mü?

Yahu tabii olamaz... Önceden beri böyledir. Bir kere bankanın eski sahibi Hüseyin Bayraktar da Egebank'ı Murat Demirel'e içi boş bir tabela olarak verdi. Süleyman Demirel de Bayraktar'ın "baba"sıydı o zaman. Şimdi, Demirel indi aşağıya yeğenin aleyhine atıyor. Murat biraz beceriksiz...

Nasıl beceriksiz? Yemesini mi bilmiyor?

Hayır, hayır yanlış mecraya çekme. Beceriksizi şu: O bankayı yönetebilecek kaabiliyete sahip değil. Aslında 250 dolara faiz de tasarrufçu için bir avantajdı, çok güzel bir enstrümandı. Ama, yapamazsan saadet zinciri bir süre sonra kopar. Akıllı yatırımlar yapsaydı, milletin menfaatini düşünse, sanayiye, ticarete kanalize etseydi bu hallere düşmezdi.

Siz de zamanında büyük paralara hükmettiniz, yüzbinlerce müşteriniz oldu. Milletin, finans sistemine bu bitip tükenmeyen ilgisi nereden geliyor?

Bakın çok açık. Üç-beşbin kişi faizin kaymağını yiyor, bu doğru. Onları bir kenara koy. Asıl gerçek nerede biliyor musun? Bankalarda, 500 milyon ile 20 milyar lira arasında mevduatı olan 10 milyon kişi var. Yani en az 20 milyon kişi, emekli, dul, yetim, esnaf, işçi, çiftçi vesaire faize bakıyor. Çünkü bu kitlenin gelirine üç-beş kuruş eklemek için başka alternatifi yok. Borsa genişletilmeli, halkı düşünerek halkın ayağına gidilmeli...

Öyle bir halkçı tablo çiziyorsunuz ki, bankerlik geçmişinizi bilmesem size "sosyalist" diyebilirim. Para ile halkın menfaatini bir arada düşünmek de nereden çıktı Allahaşkına?

O zaman, sermayenin tabana yayılamamasından, yukarıdaki bir avuç azınlığın paranın kaymağını yemesinden şikayet etmeyeceksin. Bu ülkede herkes, küçük yatırımcının cebine göz dikmiş.

Bütün memurların bir yıllık maaşının yarısı 8 banka tarafından hortumlanıyor. Milyar dolarlara dilimiz alıştı ama, bunlar büyük paralar değil mi?

Tabii ki çok büyük paralar. IMF'den 300 milyon dolar kredi gelecek diye Başbakan televizyonda bayram ediyor. Öbür taraftan, 8 milyar dolar uçup gidiyor... Adamın serveti var üstelik. El koy servete. Bunlar bir beni buldular mahvedecek. Böyle çifte standart olmaz kardeşim!

Şimdi içinizden, "Keşke zamanında ben de güçlü siyasi dostluklar kursaydım. Sırtımı Ankara'ya dayasaydım" demek geçiyor mu? O zaman belki size de dokunmazlardı...

Hiç düşünmedim. Beni hala anlamıyorsunuz. Şu anda çok değişik bir adamla konuşuyorsun. Ben değişik bir adamım. Para benim için her şey değildir. Hele, parayı korumak için böyle bir yola asla müracaat etmem...

Ekonomiyle ilgili değerlendirmelerinizde umutsuz bir tablo çiziyorsunuz...

Türkiye'de maalesef iyiye giden ekonomik gösterge yok. Mantık da iyi değil. Bakın, özelleştirme çok acil ve gerekli ama özelleştirmenin itibarı düşmüş. Bir Başbakan'ın geceyarısı bir işadamıyla Ticaret Bankası için konuşması, bir bakanın işadamıyla pazarlık etmesi neye alamet arkadaş?

Bugünkü tecrübenizle geçmişinize, o büyük servete ve güce hükmettiğiniz günlere bakınca ne diyorsunuz?

Sana palavra atıp da "Hiç pişman olmadım" diyecek değilim. Eğer bugünkü kafam olsaydı Banker Skandalı patladığında bir gün dışarıda kalmaz, anında Türkiye'ye gelirdim. İsviçre'deydim çocuklarım "gitme baba" dediler. Orada haftalarca kalarak hata ettim. Sonra yine kendi ayaklarımla geldim ama, iş işten geçmişti. Para benim için ideallerimden sonra gelir. İdeallerime kavuştum Allah'a şükür. Ama tabii ki, bugünden daha zengin olmak isterdim.

ANILARINI YAYINLAYACAK

Zarar görmesin diye Özal'ı hiç aramadım

"Banker Kastelli", Abidin Cevher Özden yakında anılarını yazmayı düşünüyor. Özden'in geçmişin ve bugünün birçok ünlü ismiyle ilişkilerinin de yer aldığı fırtınalı hayatının birbirinden ilginç anılarından bazı pasajlar aşağıda yer alıyor.

Borsayı ben kurdum

Bugünkü borsanın kurucusu benim. 24 yaşındaydım, rahmetli Refik Selimoğlu "Sen bu borsanın geleceğisin, sana yeni bir entsrüman vereceğim" diyerek beni kanunen "banker" ilan etti. 1964 yılında Banker Kastelli oldum... Mantık olarak, felsefe olarak bu işlerin temelini attım. Borsa kadrolarının önemli bir kısmını eğittim. Gazetelere şiir gibi ilanlar verir, sermaye piyasasının gelişmesinin önemini anlatırdım.

Demirel'i finanse ettim

Bugüne kadar devletten tek kuruş yemedim. Ama bazen siyasetçilere para yardımı yaptım. 1979 yılında senatörlük seçimlerinde Adalet Partisi'ni ben finanse ettim. 1987 yılında yasakların kalkması için yapılan referandumda da Süleyman Beyi finanse edenlerden biriydim. Sonra başbakan oldu. Çok meşru bir işim vardı, yardımını istedim. Bir banka borcuma karşılık kendi zararıma bir teklifim vardı, yardımcı olmadı.

Evren, Vakıflar Bankası'nı kapatıyordu

1981 Temmuz'unda Kenan Evren, Vakıflar Bankası'nı kapatıyordu. Banka çiftliğe dönmüştü çünkü. Yönetim Kurulu başkanı Sıtkı Ulay bana geldi. 75 yaşında adam ağlıyordu. "Paşa bankayı kapatacak. Bana 150 milyon dolar vereceksin arkadaş" dedi. "Tamam, verin sertifikaları alın parayı" dedim. Hemen kabul ettiler. O günkü Genel Müdürlerden Sami Erdem şahittir, bankayı ben kurtardım.

Unutulmayan telefon numarası

18 Haziran Cuma, sat 12.30... Felaket günü. 18 sene geçti, hala aklımdan çıkmaz. 22 59 37 numaralı özel telefonum çaldı. Hüsnü Özyeğin telefonun ucunda, "Bankalar Birliği karar aldı, Kastelli'ye mevduat sertifikası satılmayacak. Satana ceza verilecek" dedi. "Olamaz" dedim. Oldu... Beni bitiren bu kararın arkasında Evren Paşa vardı. Telefonlar yağmaya başladı. Halit Soydan, Erol Aksoy, Özer Çiller, Ayhan Şahenk... Ardarda hepsi kötü haberi veriyordu.

Beni Turgut Özal değil bankalar batırdı

Beni Turgut Özal'ın batırdığı kocaman bir yalandır. Rehmetli bana inanırdı, üç ay öncesinden "kuyunu kazmak için herkes sırada" diye beni uyarmıştı. 1982 Haziran'ında 3,5 milyar dolarlık bir portfoyü kontrol ediyordum. Bankalar benim çökertilmem için karar almamış olsa bugün Türkiye'nin en zengin adamıydım. Kimseden tahvilsiz, hisse senetsiz para almadım. O gün 560 bin müşterim vardı ve bir tanesi bile davacı olmadı, bir tanesinin bile bende parası kalmadı.

Turgut sana hasret gitti!

Kriz patladığı günden ölümüne kadar Turgut Bey'le tek kelime konuşmadım. Çok çok büyük, çok çok önemli bir adamdı. Ona zarar gelsin istemedim. Ben nasıl olsa aklanacağımı biliyordum. Onunla görüşüp "Kastelli, Turgut Özal sayesinde kurtuldu" dedirtmek istemedim. Yıllar sonra Semra hanımla karşılaştım. Bana, "Bizi bir kez olsun aramadın. Turgut sana hasret gitti" dedi.

Yılmaz Karakoyunlu "Kastelli kaçtı" deyince...

Her hafta sonu İsviçre'ye çocukların yanına giderdim. Bankalar Birliği'nin kararından sonra da İsviçre'deydim. O zaman müdürüm olan bugünün ANAP Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu'ya "Yılmaz, şirketin tasfiye işlemlerini başlat, Turgut beye de haber ver" dedim. O, tam tersini yaptı. "Kastelli İsviçre'ye kaçtı, bütün öz varlığını da yanında götürdü" dedi. Büyük panik bunun üzerine başladı.

Adnan Kahveci'nin Banker Kastelli'ye yaptığı

1985 yılında beyanat verdim. İç borcun çığ gibi büyüyeceğine dikkat çektim ve o politikanın kötüye doğru gittiğini söyledim. Turgut bey haber gönderdi, "O sözleri tekzip etsin" dedi. Sonra rahmetli Kahveci beni aradı, "Tekzip etmezsen, seni mahvederim" dedi ve dediğini yaptı. "Tasfiye edilen bankerler borsa aracısı olamaz" maddesi yürürlüğe girdi. Buna rağmen, rahmetli Kahveci'yi çok severdim.

İnsanların güvenini kaybetmektense...

Türkiye'nin tartışmasız en ünlü bankeri Abidin Cevher Özden, 1982'deki Banker Skandalı'na kadar o dönemin, hatta bugünün şartlarına göre muazzam bir servete hükmediyordu. 1933 yılında Trabzon'un Sürmene İlçesi Kastel köyünde doğan Özden, 1957'de borsaya girdi! Şimdi sahibi olduğu inşaat şirketinde "hala eski alacaklarının tahsili" ile uğraşıyor ama kendi deyimiyle "Kimse, Kastelli kadar enayi olmadığı için tek kuruş vermeye yanaşmıyor."

En büyüğü 40 yaşında 4 erkek çocuk basası Özden'in yeni hayat felsefesi ise ofisinin girişinde asılı tabelada yazıyor: İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim.

 

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...