Yeni Şafak ve misyonu

Gazete ve televizyonlar, bir süreden beri, verdikleri haberlerden çok ıskaladıkları veya kasıtla görmezden geldikleri haberler yüzünden dikkatle izleniyorlar. Bir örnek olarak buraya kaydedeyim: 'Skandal' ikinci haftasını doldurmasına rağmen, patronlarının canı öyle istediği için, Murat Demirel'in Egebank'ın içini boşalttığıyla ilgili iddiaları henüz öğrenememiş gazete okurları var. "1 milyon dolar rüşvet alan gazeteci" tartışmasını, hedefteki yazar sütununu boşaltana kadar, Yeni Şafak dışındaki hiçbir gazete isimleyerek ve bütün yönleriyle okurlarına yansıtmadı.

Türk basınındaki 'kirlilik', herhalde kritik konumlardaki bir kaç 'yıldız gazeteci' arasındaki bazı sütübozuk tiplerle sınırlı değil. Büyüklerini göre göre bozulmuş, başkalarının eline bakar hale gelerek uzatılan bağışları elinin tersiyle reddemeyen bir kaç açgözlü yeniyetmeyi kirliliğin alâmeti saymak da yanlış olur. Esas kirlilik, çıkar ilişkileri yüzünden, medyanın 'seçici' habercilik ve 'taraflı' yorumculuk yapar hale gelmesidir...

Bugün, Türk medyasının en ciddi sorunu, çıkar çevrelerinin, iktidarların ve güç odaklarının sözcüsü durumuna gelmesidir. Halkın sorunlarını yansıtması gereken gazeteler herşeyi sütliman gösteriyor bir süredir... Ekonomik sıkıntılara kulak tıkayan bir medya bizimkisi... Geniş kitlelerin zararına kararlara kılıf uydurmayı bilen, gücün yanlış kullanımına ses çıkartmayan, hak ve özgürlükler konusunda duyarsız bir medya... Zaten bu sebeple, nüfusun ve okuma yazma oranının bugünün üçte biri olduğu dönemlerdeki kadar bile satmıyor gazeteler...

Halktan kopukluk, medyayı, gerçekleri yamultma konusunda daha da umursamaz hale getirdi. 'Yıldız gazeteciler', hayatlarına özendikleri büyük işadamları gibi, gönüllü gettolarında ömür tüketiyorlar. Devletluların gözüne girmek, ya da yerlerini korumak en büyük dertleri; patron yanındaki değerleri iktidarla ilişkilerine bağlı... Akıntıyla birlikte kürek çeken, gücün emrine girmiş gazeteciler sade suya tirit konular dışında yazı yazabilir, dikenli sorunları haberleştirebilirler mi? 'Sanitize edilmiş' bir gazetecilik anlayışının egemenliğinde siyasî hayatımız... Medya dünyanın her tarafında iktidarın iddialarını kuşkuyla karşılar, muhalefete daha fazla kulak verir; bizde ise, medya sayesinde, kitlelere, muhalefetsiz bir siyasi hayat dayatılıyor.

Bir gazetecinin hakkı olmayan paraya göz dikmesi, aracılığa soyunup komisyon alması, susması karşılığı gelen hediyeleri kabul etmesi, ya da para mukabili belli fikirlerin sözcülüğüne soyunması akıl alır bir yozlaşma değil; Türk basını bu bozuklukların hepsine açık bugün... Bu pisliğe, bir de, 28 Şubat'ın bazısına havuç (rüşvet) bazısına sopa (tehdit ve şantaj) kullanan sıradışı yöntemlerini ekleyin... Karşı karşıya olduğumuz manzara gerçekten yüz karasıdır...

İçinden biri, üzerinde 'temsilcilik' ve 'yazarlık' sıfatları bulunan bir mensubu olarak belki bana düşmez; ancak bu aileye en son katılanlardan biri olduğum için görev saydığım bir hakşinaslığı yerine getirmeliyim: Şu son onbeş gün içerisinde, Yeni Şafak, farklı düşünce ve eğilimden insanların, üzerinde oynanmamış haber ve sansüre uğramamış yorum bulacağı güveniyle sarıldığı tek (maalesef tek) gazete oldu. Başka gazetelerin görmezden geldiği haberler ve zülfüyâre dokunmaktan çekinmeyen yorumlarla doluydu Yeni Şafak'ın zenginleşmiş sayfaları...

Her dönemde üzerine özel görevler düşen insanlar ve kurumlar vardır; son haftalarda sergilediği performansıyla Yeni Şafak, önümüzdeki döneme damgasını vuracak bir yayın organı olacağının pırıltılarını veriyor. Geçen hafta, sansür altında ezilen bir çok gazete yönetimyerinde paylaşılamayan, yayın organlarında en fazla atıfta bulunulan gazeteydik... Yeni Şafak'ın bir çok haber ve yorumu İnternet sayfalarında kendiliğinden çoğaltılıp dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaştırıldı...

Önümüzdeki günlerin kritik bir kaç dönemeci var; küçük bir sınavda çakan çok satan gazetelerin, o noktalarda bugünkünden farklı davranmayacakları şimdiden belli. Oysa, yanlış gelişmeleri önlemek, doğru yönelişleri teşvik için medya gücüne ihtiyaç var. Tıpkı bugün Yeni Şafak'ın yaptığı gibi...

Medyadaki kirlilik ancak gerçekten 'temiz eller' ile başarılabilir.