
1553 yılında, Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı Rüstem Paşa tarafından, Mimar Sinan'a yaptırılan Rüstem Paşa Külliyesi çarşıya dönüştürüldü, sadece cami ayakta kaldı. Müftü Okutan: 'Osmanlı, insanların dini ihtiyaçlarını gidermede çok hassas davranmıştır'.
Tekirdağ Müftüsü Ahmet Okutan, Osmanlı'nın insanların dini ihtiyaçlarını gidermede çok hassas davrandıklarını belirterek, devlet adamlarının yanı sıra zengin kişilerin de cami yaptıklarını ve camilerin bakımlarını sağlayıcı önlemler aldıklarını bildirdi. Okutan, yaptığı açıklamada, Tekirdağ merkezde Ertuğrul Mahallesi'ndeki tarihi Rüstem Paşa Camisi'nin, 1553 yılında, Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı Rüstem Paşa tarafından, Mimar Sinan'a yaptırıldığını söyledi. Külliye anlayışıyla yapılan caminin hamam, medrese, kütüphane ve öğrencilerin kalacakları yerleri de bulunduğunu belirten Okutan, ancak bugün külliyeden geriye sadece cami kaldığını ifade etti. Okutan, diğer bölümlere tarihi bir özellik verilerek 1986 yılında Özel İdare tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa çarşı yapımına başlandığını, 1988 yılında bitirildiğini ve Rüstem Paşa Külliyesi'nin bir bölümü de zaman içinde park haline getirilerek halkın hizmetine açıldığını bildirdi. Külliyenin bir bölümünün de eskilerde satılarak özelleştirildiğini ifadeeden Okutan, miras bırakılan eserlere sahip çıkmanın vicdani bir borçolduğunu belirtti.
Yalın bir kapıdan girilen caminin avlusunda mermer bir şadırvanın kurşun kaplı ve beşgen çatısıyla dikkati çektiğini belirten Okutan, şöyle konuştu: "Osmanlı insanların dini ihtiyaçlarını gidermede çok hassas davranmıştır. Devlet adamları yanında zengin kişiler de cami yaptırmışlar ve camileri mal vakfederek bakımlarını sağlayıcı önlemler almışlardır. Osmanlı, insanların dini ihtiyaçlarını gidermede çok hassas davranmış, devlet adamları yanında zengin kişiler de cami yaptırmışlar ve camilere mal vakfederek bakımlarının sağlanmasına ön ayak olmuşlar.
Rüstem Paşa Camisi'nin mimari açıdan Tekirdağ'daki diğer camilerden çokfarklı özellikleri vardır. Rüstem Paşa Camisi'nde kubbe yapısı Mimar Sinan'ın şaheser düşüncesinin bir ürünüdür. Köşelerdeki taşıyıcı payelere oturmaktadır. Taşıyıcı ayakların arasındaki sivri kemerli nişlerle kare plana devinim kazandırılmıştır. Kubbe kasnağı dıştan da payandalarla desteklenmiştir. Kubbedeki alçı kabartma çiçek ve çelenkler dışında bezemeler yoktur. Yalın bir yapıdır. Mukarnaslı mihrap dörtgen silmedir. Mermer minberin yan aynalık ve korkulukları geometrik motiflidir. Cami ana mekan duvarları ile kubbe kasnağındaki pencerelerle aydınlık bir görünüm kazandırılmıştır. Kuzey Batı'daki çokgen gövdeli tek şerefeli minarenin kemerli girişi taç kapının sağındadır. "Rüstem Paşa Camisi'nin medresesinin 1880'de harap olması üzerine ahşapbir okul kurulduğunu ve Osmanlılar döneminde Rüştiye ve İdadi olarak kullanılan bu yapının Cumhuriyetin ilk yıllarında Cumhuriyet İlkokulu olarak kullanıldığını ifade eden Okutan, şunları kaydetti: "Kitaplık, cami ve medrese arasındadır. Kare planlı kubbeli bir yapıdır. Binaya ocak ve baca eklenerek sonraları aşhane olarak kullanılmış, söz konusu kitaplık restore edilerek kullanıma elverişli bir hale getirilmiştir. Hamam, medresenin hemen yanındadır. Kadınlar ve erkekler kısmı olmak üzere bir çifte hamam şeklindeki yapıdan geriyebugün sadece taş ve tuğla duvarlardan bir kısmı kalmıştır. Bedesten, caminin 100 metre batısında bulunur. Altı kubbeli dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kubbeler sekizgen kasnaklara oturur. Bedestenin dört tarafa birer kapısı vardır. Kapı kemerleri dıştan yuvarlak, içten sivri kemerlidir. Taş ve tuğla karışımından inşa edilmiş olan yapının uzun cephelerinde üçer, kısa cephelerinde ikişer pencere açılmıştır. Bedestenin kubbeleri birbirine geniş kemerlerle bağlı olan iki büyük fil ayağıyla taşınır. Kubbe geçişleri pandantiflerle sağlanmıştır. Son yıllarda onarılmış olan bedesten, külliyenin cami ile birlikte sağlam olarak görülebilen bir kısmıdır."
Tekirdağ Müftüsü Ahmet Okutan, Tekirdağ'daki diğer bir tarihi caminin, şimdi müftülük olarak kullanılan binanın yanındaki Eski Cami olduğunu söyledi.
Ertuğrul Mahallesi'nde bulunan bu caminin 1830 yılında zamanın Zahire Nazırı Tekirdağlı Ahmet Efendi tarafından hizmete kazandırıldığını ifade eden Okutan, cami önündeki şadırvanın sekizgen perde motifleri ile bezeli olduğunu bildirdi.
Şadırvanının ahşap çatıyla örtüldüğünü, uzun dikdörtgen planlı 2 katlı son cemaat mahallinin de düz çatı ile örtülü olduğunu belirten Okutan, dörtgen planlı ana mahallinin 3 tarafının kadınlar mahfeli ile çevrili olduğunu kaydetti. Okutan, altıgen mihrap nişinin istiridye motifli, alınlığının kıvrık dalve çiçek motifleriyle bezeli olduğunu, sağda minber, solda vaaz kürsüsü bulunduğunu belirtti.
Orta Cami'nin 1854-1855 yıllarında Kürkçü Sinan Ağa tarafından yaptırıldığını bildiren Müftü Okutan, Hükümet Caddesi'nde bulunan moloztaşlı caminin, dikdörtgen planlı ana mekan ile buna eklenmiş kare planlı bir bölümü ve son cemaat yerinin ise ahşap çatı ile örtülü olduğunu belirtti.
Batı duvarına bitişik basamaklarla ikinci kata girişin sağındaki basamaklarla kadınlar mahfeline çıkıldığını ifade eden Okutan, taç kapının önünde iki ahşap sütunlu sundurmanın bulunduğunu, aydınlanmanın duvarlar ve kubbe kasnağında bulunan pencerelerle sağlandığını söyledi.
Ahşap tavanda iki süs görüldüğünü, doğu ve batı duvarlarındaki gömme ayak başlıklarının akantus yaprakları ve çelenklerle bezeli olduğunu bildiren Okutan, "Başlıklardaki panolarda halife adları yazılıdır.
Barok biçimindeki mihrap nişinin yanları da akantus yapraklarıyla bezenmiştir" dedi.
Okutan, Hasan Efendi Camisi'nin ise Hasan Efendi Mahallesi'nde 1627yılında Hasan Efendi tarafından yaptırıldığını, cami yanında Hasan Efendi'nin mezarının bulunduğunu kaydetti.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.