Kur'an'ın peşinde bir ömür

Emeti Saruhan
00:0023/03/2008, Pazar
G: 22/03/2008, Cumartesi
Yeni Şafak
Kur'an'ın peşinde bir ömür
Kur'an'ın peşinde bir ömür

Diyanet İşleri eski başkanlarımızdan Dr. Tayyar Altıkulaç, Hz. Osman'ın Kur'an-ı Kerimleri olarak bilinen 6 Kur'an'ın, aslında Hz. Osman'ın Kur'anları değil, onlardan kopyalanan Kur'an-ı Kerimler olduğunu ortaya çıkardı. Çalışmanın en muhteşem sonucu ise Kur'an'ın ayette belirtildiği gibi, dünden bu güne hiç değişmemiş olduğunu göstermesi. Konuyla neredeyse m 50 yıldır ilgilenen Altıkulaç'ın en büyük hayali ise Hz. Osman'ın orijinal 6 Kur'an'ından birine ulaşabilmek.

Lise yıllarından beri Hz. Osman'ın Kur'anlarına ilgi duyan ve bu konuda çalışmalar yapan Diyanet İşleri eski başkanlarımızdan Dr. Tayyar Altıkulaç'ın çalışmalarına göre Hz. Osman tarafından yazdırılan, İslam tarihinin ilk kopya mushafları kayıp. İlk kopya mushaflar olarak bilinip muhafaza edilen mushaflar ise, onların kopyaları. Bu mushafları sûre sûre, kelime kelime ve hatta harf harf inceleyen Altıkulaç, o günden bu yana Kur'an'ı Kerim'de hiç bir değişiklik olmadığını da somut olarak görme ve tesbit etme fırsatı bulmuş.


EN ESKİ YAZILI BELGELER

Peygamberimiz Hz. Muhammed hayattayken, inen âyetler iki kapak arasına alınmamıştı. Peygamberimizin vefatını takip eden yıl içinde bu görev, Hz. Ebû Bekir tarafından yerine getirildi. Hz. Osman halifeliği döneminde bir ekip oluşturarak bu asıl nüshadan birebir 6 nüsha yazdırdı. Bunlar Mekke, Kûfe, Basra ve Şam'a gönderildi, bir nüsha Medine'de alıkonuldu, bir nüsha da Halife'nin özel mushafı oldu. Bu nüshalar oldukları bilinen Kur'an-ı Kerimler günümüzde St. Petersburg, Taşkent, Londra, Kahire ve İstanbul'da (2 adet) bulunuyor. İslam tarihinin bilinen en eski yazılı belgeleri olan bu Kur'an'lara Altıkulaç'ın ilgisi, Peygamberimiz Hz. Muhammed'e çok yakın bir döneme ait en somut belgeler olmaları nedeniyle başlamış. Altıkulaç amacının bu hazinelerin kütüphane raflarında ve depolarda beklemeleri yerine, neşredilerek araştırmacıların ve özellikle Kur'an tarihçilerinin ellerine ulaşması olduğunu söylüyor.


MUSHAFLARIN PEŞİNDE BİR ÖMÜR

Kur'an-ı Kerim'in mevsûkiyeti (bozulmadan günümüze ulaşması) konusu İstanbul İmam- Hatip Lisesi'nde öğrenci olduğu yıllardan beri ilgisini çeken Altıkulaç, 1960'lı yıllarda Hz. Osman'ın mushaflarından birinin Kahire'de olduğunu okumuş ve bu mushaf üzerine çalışmaya karar vermiş. Görevli olarak 1969 yılında Beyrut'a gittiğinde Mushafı görebilmek için Kahire'ye uçmuş ancak görevliler izin vermemiş. 1980'li yıllarda Taşkent ve Topkapı'daki mushafların Hz. Osman'ın olduğunu okuyunca Taşkent'e gidip gelen dostlarına mikrofilmini getirmeleri için yaptığı ricalar sonuçsuz kalmış. Nihayet 1985 yılında resmi davetli olarak Taşkent'e gittiğinde, Mushaf'ın bir fotoğraf nüshası hediye edilmiş kendisine. 1811 yılından bu yana Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilen Topkapı Mushafı'nı ise zamanın Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın özel izniyle incelemiş.


MUSHAFIN KENDİ DEĞİL KOPYASI

Yaklaşık 10 yıllık bir süreçte Topkapı Sarayı, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi ve Kahire mushaflarını harf harf inceleyen, birbirleri ile karşılaştıran ve neşredilmek üzere hazırlayan Altıkulaç, Londra ve St. Petersburg'daki mushaflar üzerinde de çalışma imkânı bulmuş. Tüm bu araştırmaların sonucunda Altıkulaç bu mushafların hiçbirinin Hz. Osman'ın kopyalattırdığı mushaflardan biri olmadığını sonucuna ulaşmış. Ancak Altıkulaç'ın tespitlerine göre Topkapı Mushafı Hz. Osman'ın Medine'de alıkoyduğu Mushaf'tan, Türk ve İslâm Eserleri Mushafı Hz. Osman'ın Basra'ya gönderdiği Mushaf'tan, Taşkent Mushafı Hz. Osman'ın Kûfe'ye gönderdiği mushaftan, Londra Mushafı Hz. Osman'ın Şam'a gönderdiği mushaftan yazılmış. Altıkulaç "Hz. Osman'ın mushafları şu anda hâlâ muhafaza ediliyor mu bilemiyorum. Tek hayalim ve dileğim, bu 6 orijinal Hz. Osman mushafından birine ulaşabilmek." diyor.


KUR'AN'I ALLAH KORUYOR

Çalışmalarının en önemli sonuçlarından birinin Kur'an'da hiçbir bozulma olmadığını görmesi olduğunu söylüyor Altıkulaç. "Mushaflar arasında tam bir paralellik mevcut. Bu mushaflar birbirinden çok uzak coğrafyalarda, ayrı ayrı kâtipler tarafından yazılmıştı. Boyutları ve düzenleri de birbirine benzemiyordu. Ama her biri Hz. Osman'ın mushaflarından biriyle örtüştüğü gibi bugünkü mushaflarla da tam bir paralellik gösteriyorlar. Bence en muhteşem sonuç ve bu mushafların bize verdiği en önemli mesaj bu". Kur'an'ın mevsûkiyetine dair inancının zaten tam olduğunu anlatan Altıkulaç bu nüshaların "Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik ve onu elbette yine biz koruyacağız" meâlindeki âyet-i kerimenin somut tecellileri olduğunu ifade ediyor. Bu Kur'an'lardan Topkapı nüshası IRCICA, yani İslâm Tarih, Sanat ve Kültürünü Araştırma Merkezi tarafından, Türk ve İslâm Eserleri Mushafı İSAM, yani TDV İslam Araştırmaları Merkezi tarafından basıldı. Altıkulaç'ın üzerinde çalışmalarını tamamlayıp teslim ettiği Kahire Mushafı'nı ise yine IRCICA neşretmeye hazırlanıyor.


Kur'an'ların Hz. Osman'ın olmadığı nasıl tespit edildi?

Tayyar Altıkulaç yaptığı çalışma ile Hz. Osman'ın olduğu kabul edilen mushafların ona ait olmadıklarını gösteren ilk bilim adamı oldu. Altıkulaç çalışmalarında üç yönteme dayanıyor.

Birincisi, Hz. Osman'ın mushafları hakkında bilgi veren kaynaklar. İbn Ebû Davûd'un Kitâbü'l-Mesâhif'i, Ebû Amr ed-Dânî'nin "el Mukni" ve "el Muhkem'i, Ebû Davûd Süleyman b. Necâh'ın Muhtasaru't-teyîn'i, İbn Vesîk'ın el Câmi' adlı kitabı gibi eserler Hz. Osman'ın mushaflarındaki pek çok kelimenin nasıl yazıldığına dair bize bilgi veriyor. Bu güne kadar hiç kimse bu bilgilere inerek değerlendirme yapmamış.

İkincisi, mushafların hattının hangi döneme ait olduğuna dair yapılan uzman değerlendirmeleri. Altıkulaç, hat konusunda uzman Prof. Dr. Muhittin Serin, Prof. Dr. Uğur Derman gibi bilim adamlarının değerlendirmelerinden yararlanmış. Ayrıca Arap dünyasından merhum Muhammed Bahît ve Selahattin Müneccid gibi konunun otoritesi sayılan âlimlerin görüşlerini değerlendirmiş. Uzmanlar bu Kur'anların Hz. Osman'ın olmadığını teyit etmişler.

Altıkulaç'ın dayandığı 3. kriter, Hz. Osman'ın mushaflarında nokta, hareke gibi işaretlerin bulunmaması. Ona nisbet edilen bu mushaflarda ise kısmî de olsa nokta ve harekeler mevcut. Bazılarında 100. ve 200. âyetlere işaret eden "mie" ve "mietâni" kelimeleri yazılı ve her beş ve on âyetin sonunda tahmîs ve ta'şîr işaretleri yer alıyor. Bazılarının sûre başlarında o sûrenin adını, kaç âyet olduğunu açıklayan bilgiler var.