Görünen köy kılavuz istemez: Koronavirüs, her şeyi allak bullak edecek! Genelde, küresel sistem, Batı uygarlığı, bütün kurum ve kurallarıyla silbaştan tartışmaya açılacak. Özelde ise Avrupa'nın, Amerika'nın bir düğmeye basarak bütün insanlığı yok edecek biyolojik silahları geliştiren zorba, emperyalist bilim, teknoloji ve hegemonya anlayışı sorgulanacak, kaçınılmaz olarak.
Bu sorgulamalar, sadece felsefî veya teorik olarak değil, pratik olarak da yapılacak...
Batı'da bu tür sorgulamalar çoktan başladı. Hem teorik hem de pratik olarak...
Hatta iş, bugüne kadar şeytanlaştırılan İslâm'ın yeniden-keşfine kadar gideceğe benziyor: Korona salgınının Avrupa ülkelerini kasıp kavurması sürecinde İslâm keşfedildi ve aslında İslâm'ın insanı, hayatı, sağlığı, temizliği önemseyen ne kadar ayrıksı bir din, tertemiz bir yaşama biçimi, önaçıcı bir medeniyet anlayışı olduğu farkedildi.
Dahası İslâm'ın, insanlık tarihinde bütün insanlığın önünü açacak önaçıcı ilkeler barındıran güçlü bir bilim, düşünce, sanat, kısacası, kuşatıcı bir medeniyet birikimi ve tecrübesine sahip olduğu, bu birikimden ve tecrübeden bugün çok şeyler öğrenilebileceği açıkça telaffuz edilmeye başlandı ve iş, bugün yaşanan, dünyayı kasıp kavuran virüs salgınıyla İslâmî ilkeler ışığında nasıl daha iyi mücadele edilebileceğinin anlaşıldığını gösteren İslâm'ı övücü açıklamalara kadar gelip dayandı.
İslâm'la ilgili sevindirici gelişmeler, sadece bu açıklamalardan ibaret kalmadı. Pratikte de şaşırtıcı gelişmeler yaşandığı gözleniyor... Dün, camilere saldırılan Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ilk defa camilerden, açıktan ezanlar okundu, dualar yapıldı; bütün bunlar olurken o kentlerde yaşayan insanların büyük ilgisi ve şaşkınlığı gözlerden kaçmıyordu.
Bazı Avrupa kentlerinde, meselâ Hollanda'nın başta başkent Amsterdam olmak üzere belli başlı kentlerinde, bilboardlarda, “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış gibidir” âyeti yazıldı.
Dünyanın en çok okunan haftalık haber dergilerinden Newsweek dergisi, kapağına, büyük bir hayret, hayranlık ve şaşkınlıkla Hz. Peygamber'in (sav) “veba olan yere girmeyin, veba olan yerden de çıkmayın” sözünü kapak yaptı...
Dün terörle özdeşleştirilen İslâm, geliştirdiği öncü koruyucu hekimlik anlayışı, virüsten korunmanın en temel yollarından biri olan muazzam temizlik anlayışı, maddî ve manevî, iç ve dış temizliğin aynı anda belirleyici olduğu örnek hayat tarzı nedeniyle Batı’da ilgi odağı oldu.
Bunlar bugün yaşananlar Batı'da; virüsten sonra tanık olunan ilginç olaylar. Çok değil, 5 yıl öncesine ait benzer bir yaklaşımı da özellikle paylaşmak isterim burada sizlerle.
İslâm'la ilgili en ilginç açıklamalardan biri bu, film yönetmeni Fancis Ford Coppola'ya ait bir konuşma.
Coppola, “Baba” filmlerinin yönetmeni. Böyle tanınır dünyada. Ama onun asıl yanı, asıl öne çıkarılması gereken yönü, izleyiciyi pasifize ederek “sömüren”, filmin sonunda karakterle veya hikâyeyle özdeşleşerek düşünme melekelerini iptal eden klasik Hollywood'un film diline meydan okuyan Yeni Hollywood akımının önde gelen temsilcilerinden biri olması.
Yeni Hollywood, Avrupa sanat sinemalarından beslendi, izleyiciye saygı duyduğunu gösterdi ve izleyicinin konumunu güçlendirdi -Coppola'dan Scorsese'nin filmlerine kadar ortaya konan bütün ürünlerinde.
Ezber bozdu yani. Hollywood'un ezberini bozdu.
Coppola, sadece Hollywood'un ezberini bozan biri değilmiş demek ki. Bunu da yakınlarda öğrendik.
Fas’ta Uluslararası Merakeş Film Festivali'nde 5 Aralık 2015 tarihinde bütün dünyanın İslâm hakkındaki ezberlerini bozacak çok önemli bir konuşma yaptı. Türkiye’deki sözümona Müslüman bir ülkenin entelektüelleri olarak solcu, seküler aydınların aslâ yapamayacakları çapta, kalibrede, seviyede nefis bir konuşma bu. Şöyle diyor Coppola irticalî olarak yaptığı ilginç konuşmada:
“Dünyadaki sorunlar yürek burkuyor. Evet yürek burkuyor ancak eğer Kur'ân'ı biliyorsanız, Kur'ân'ın ilk sözleri şu şekildedir: 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla! Tüm övgüler ve minnet O'nadır. O ki, tüm varlık dünyalarının / âlemlerinin Rabbidir. O ki, Rahman ve Rahim'dir. Hesap gününün sahibidir.' Bu ayetlere göre merhametlilik ve rahmet ilk sayfada iki kez tekrar ediliyor.
'Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna. Gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.' Bu sebeple kim bu güzel dini bilirse, hatta öyle güzel ki, 13. yüzyılda medeniyetin zirvesiydi, bize matematiği ve bilimi veren Arap medeniyetinin. Herkes bilir ki, bu dinin köklerindeki en önemli iki kelime şunlardır: Allah, Rahman ve Rahim'dir. Ve biz inanıyoruz ki, bizi bu dünyadaki anlamsızlıktan ve insanlara acı veren korkunç şeylerden kurtarsın. Allah, insanların acı çekmesini istemiyor. Çünkü Allah Rahman'dır ve Allah Rahim'dir. Söylemek istediklerim bunlar.”
Bütün bunlar, koronavirüs nedeniyle Batılıların İslâm'ın, rahmet elçisi peygamberinin tertemiz maddî ve manevî hayat anlayışının, hekimlik anlayışının ve temizlik anlayışının keşfedilmesi ve koronayla mücadelede bu ilkelerden yararlanılması, bunun açıkça ve takdirle ifade edilmesi, çeşitli mecralarda, medyalarda, toplantılarda dillendirilmesi, Batı'da İslâm'ın yeniden-keşfine yol açar mı, bilinmez.
Ama bilinen ve bizi bu ülkede tedirgin eden bir İslâm düşmanlığının yaşanıyor olması! İslâm düşmanlığının bayraktarlığını yapan Batı’da, İslâm'ın örnek hayat, temizlik ve korucu hekimlik anlayışı takdirle karşılanırken, bu nedenle İslâm'a ilgi inanılmaz bir şekilde artarken, bizde, bu müslüman ülkede İslâm'ın, İslâmî değerlerin inanılmaz şekillerde aşağılanması, İslâm düşmanlığının Batı'dakine rahmet okutacak ürkütücü boyutlar kazanması hem tedirgin edici hem de ülkemizin geleceği açısından tehlikelidir!
Batı’da, daha düne kadar şeytanlaştırılan İslâm'ın, bir anda evrensel ilkeleri, önerileri nedeniyle yeniden cazibe merkezi haline getirildiği bir sırada, İslâm medeniyetinin kurucu ve koruyucu en büyük aktörlerinden birinin çocuklarının yurdunda, bizim ülkemizde, İslâm'ın, İslâmî değerlerin, bu ülkenin metamorfoz yemiş, celladına âşık tasmalı çekirgelere, zihinleri felç olan epistemolojik kölelere dönüşen aydınları, elitleri, entelijansiyası tarafından aşağılanması, ülkenin geleceği açısından düşündürücüdür.
Dahası, akşamları okunan salâ ve duaların bazı şehirlerimizde yuhalanması ve ıslıklanması ise ülkedeki sosyal barış ve huzurun geleceği açısından endişe verici hatta tehlikelidir.
İslâm'ın bin küsur yıl bayraktarlığını, İslâm medeniyetinin sancaktarlığını yapmış, en güzel hayat, sanat, mimarî, ahlâk örneklerini yeşertmiş bir ülkenin çocukları, aydınları arasında İslâm düşmanlığının Batı’dakine rahmet okutacak boyutlar kazanması son derece üzücü, kara kara düşündürücüdür!
Zorlu bir süreçten geçiyoruz... Bir salgın yaşanıyor, dünyada da, ülkemizde de; ürpertici bir virüs salgını.
Tam da böylesi bir zaman diliminde İslâm'ın insanı diri tutan, dirençli kılan, sarsılmaz bir iradeyle donatan evrensel inanç ve hayat ilkelerini baştacı etmek yerine, aşağılamaya kalkışan, bu ülkenin bu İslâmî değerlerini her Allah’ın günü televizyonlarda, gazetelerde, şurda burda aşağılayan bazı laik, solcu aydınlarının bu iğrenç tavırları, saldırganlıkları tarihe kara bir leke olarak geçecektir!
Sözü uzatmak gereksiz. Bir Coppola kadar olun, hiç olmazsa! İnanmıyor olabilirsiniz, başka bir dine, ideolojiye vesaire inanıyor olabilirsiniz; ama bu toplumun kahir ekseriyetinin inandığı, dünyanın takdirle karşıladığı, ayakta alkışladığı, büyük saygı duyduğu İslâm'a, İslâmî değerlere hakaret edemezsiniz!
İnanmıyor olabilirsiniz ama saygı duymak zorundasınız!
Vesselam.
*
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.