1966’da Siirt’te doğdu. Siirt İHL’yi 1985’te tamamladıktan sonra ODTÜ Sosyoloji Bölümünde 1990’da lisans, 1993’te Political and Intellectual Disputes on the Academisation of Religious Knowledge isimli teziyle Yüksek Lisans; 1997'de de Body, Text, Identity, Islamist Discourse of Authenticity başlıklı tezle doktora derecelerini aldı. 1992-2012 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyeliği yaptı. Halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesidir. 2010-2014 yılları arasında Ankara’da bulunan Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün başkanlığını yaptı. TÜBA Üyesi de olan Aktay, halen Yeni Şafak Gazetesinde köşe yazıları yazmaktadır.
Biraz fikri, duruşu, tutarlığı olan kategorik olarak savaşa değil, kendi tanımı ve bakışıyla da olsa haksızlığa, adaletsizliğe, saldırganlığa, tecavüze, zulme karşı olur. Haksızlık, zulüm, adaletsizlik, saldırganlık, tecavüz ve işgal dünyadan hiç eksik olmadığına göre savaşa karşı olmak fiilen bütün bu olup bitenlere razı olmak, veya onların yanında yer almaktan başka bir sonuç vermez. Savaş karşıtlığını kategorik ve felsefi olarak savunanların sonu da kaçınılmaz olarak budur ki, bunu bir hareket olarak ortaya koyanların hemen hepsinin arkaplanında mutlaka başka savaşan gruplara verilen dolaylı bir destek vardır.
Halbuki, savaşın bütün insani ve ekonomik maliyetini en fazla ödeyen ülke Türkiye. Ülkede üç buçuk milyon Suriyeli barındırıyor olmak dolayısıyla aslında artık Suriye’de olup biten herşey doğrudan Türkiye’nin dış sorunu değil, doğrudan iç sorunu haline gelmiş. Dünyanın öbür ucundan gelen ülke Türkiye’ye karşı kırk yıldır terör estiren bir örgüte 5000 tır dolusu silah veriyor. Bu verilen silahlar hem Suriye içinde hem Türkiye’deki terör saldırılarında kullanılıyor. Bunlarda en ufak bir savaş karşıtlığı söylem yok.
O zaman da çukurlar kazılırken duyulmayan savaş karşıtı barışçı sesler, devlet bu işgali bitirmek için harekete geçtiğinde bir uğultu şeklinde harekete geçti.
Neden bu soruyu bir de onlardan duymadık hiç? O silahların birinci derecede Türkiye’yi tehdit ettiğini kim bilmez, kim anlamaz? Savaş karşıtlığı söylemi çoğu kez olduğu gibi burada da savaşı başlatanlara, savaşın, işgalin ve haksızlığın sebebi olanlara karşı değil onların mağduru olanlar kendilerini savunmaya kalkıştığında harekete geçmiş oluyor.
Bu plan adım adım işliyordu, 15 Temmuz’da halkın direnişi bir çuval inciri berbat etmiş oldu, darbe teşebbüsünün çökmesi bu planın en azından kotarılabilecek kısımlarından vazgeçildiği anlamına gelmiyor.
Türkiye en hafif deyimiyle kendini savunmak için savaşırken kendi ana muhalefet partisi bu savunmayı zaafa uğratacak şekilde barışın erdeminden bahsediyor. Savunma esnasında barıştan bahsetmek teslim olmayı istemekten başka bir anlama gelmiyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.