Pazarda maydanoz yeşil soğan turpların üzerinde pazarcının serptiği su damlaları güneşle karışık geri yansıyor gezenlerin üzerine. Bahar gelmiş işte.
Havanın birden çok sıcak olup bunaltıp sonra aniden kapatıp üşütmesi bundan.
Leylaklar kokularını kaybetmeye başladı bile, kediler dünyanın sahibi biziz diye gerinerek dolanıyor yine.
Halep'in çarşılarına da geldi mi acaba bahar?
Yüzlerce yıldır aynı şekilde kahvelerini aynı saatte içebiliyor mu kıştan sonra vücudunu ısıtmaya çalışarak yaşlı esnaf? Musul'da tarihi caminin avlusundaki şadırvan ilk ustasını anarak ağır ağır serinletiyor mu kuşları?
Aynı toz bulutu aynı gökyüzü aynı güneş altında yeni mevsime merhaba diyor mu bütün bir coğrafya?
İlkbaharın ortasında ne çok soruya acı bir tebessümle karşılık vermek zorunda kalıyoruz.
Halep'e bahar falan gelmiyor; savaş uçaklarının gürültüsü dolduruyor göğünü. Nereden geldiği belirsizleşen bombalar.
Leylağı koklayıp şadırvana ağzını dayayıp suç içmiyor çocuklar, havaya uçan binalardan uzaklara kaçmaya çalışıyorlar. Kaçtıkları yerde başka binalar yıkılıyor gürültüyle.
İhtiyar esnafın kahvesinde şeker yok çoktandır. Varsa da tadı yok.
Belki ertesi gün kahve daha ertesi gün ihtiyar esnaf da olmayacak zaten.
Ortadoğu sert kara kışını yaşamaya devam ediyor.
Dünyanın en sıcak kara kışını.
Suriye'den güneydoğudaki topraklarımıza ara ara gelen toz bulutunun içindeki zerreciklerin kaçı bombardımanla parçalanıp havalanan tozlardan oluşuyor bilemiyoruz.
Sadece savaş artığı tozlar değil Suriye'den ihraç terör de geliyor. Ticarî malların yerini artık kurşun, hendek, bomba, canlı bomba aldı çoktandır.
Ankara İstanbul'u kana boyayanları ya da Kilis'i diken üstünde tutan roketleri veya Nusaybin'deki el yapımı olanları, keskin nişancılarıyla özel eğitimli ithal bir terör.
O yüzden pazarda yeşilliklerin üzerindeki su damlaları hızla karışıyor havaya.
Tadı kaçıyor sık sık baharın.
Suriye ve Irak'a bahar gelmedikçe bölgeye de gelen şeyin bahar olduğunu savunmak zor.
Gün gelip o yakın topraklardaki terör iç savaş savaş işgal ve bunun doğurduğu sorunlar sona erdiğinde bu topraklardaki terörün de bıçak gibi kesildiğini görüp şaşıracağız.
“Ne kadar da birbirine bağlıymış” diye çıkacak ağzımızdan kelimeler ansızın.
Kaybedilen fırsatların neden kaybedildiği, verilen sözlerin neden tutulmadığı açık açık konuşulacak bin pişmanlıkla o gün.
Silahlara veda'yı bir roman adından hayatın gerçeğine dönüştürmenin eşiğinden neden hendeğe yuvarlanıldığını anlayacak herkes.
İki yıl boyunca kesintisiz yaşanan baharın ardından neden kara kışın bastırdığını öğrenecek bilmeyen de.
Masum, habersiz insanları bile metropollerde evde ne pişireceğini düşünürken yakalayan ölümün sorumluları da sessiz destekçileri de utanacak hatta belki.
Olan olacak.
Devran dönecek.
Bahar elbet yeniden gelecek Halep'e de Musul'a da diyar-ı Şam'a da.
Buradakinin tadı kaçmayacak bu sefer.
Kendi kendimize kahramanlık hikâyeleri olsun diye kutluyor hatırlıyor değiliz Çanakkale'yi, Kut'ül Ammare'yi, 23 Nisan'ı.
Bir bildiğimiz var farkında olmasak da. Tarihin bir söylediği var.
Kara kışlar tatsız ilkbaharlar gelip geçidir aslolan bu toprakların ve civarının dört mevsimi gerektiği gibi; baharını bahar yazını yaz güzünü güz kışını da kış gibi yaşama alışkanlığıdır.
Bunu ben değil tarih, kendim değil coğrafya, bir köşe yazarı değil bu milletin bir ferdi olmanın bilinci söylüyor.
Evet bahar adı mevsimin ama ya yok ya tatsız tuzsuz.
Fakat illâ ki gelecek o bahar.
Kışı atlatıp yeniden açacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.