Üç büyük haber! Biri tadımızı kaçıracak

04:0017/01/2025, Cuma
G: 17/01/2025, Cuma
Yahya Bostan

Çok önemli gelişmeler birkaç güne sığdı. Fergani uzaydaki yörüngesine yerleşti. MİT, İran-PKK hattına cerrahi müdahalede bulundu. Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani Ankara’da, Barzani’nin temsilcisi Derbendi Suriye’nin kuzeyinde, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Taylor Erbil’deydi. Bu konulara odaklanırken nüfus ve aile konusunda tadımızı kaçıracak yeni bir bilgiyle ulaştım. Bu başlıkların hepsi ayrı bir yazıyı hak ediyor, en azından bir kısmını ilginize sunacağım. BİR: BAYKAR’IN ÇARPAN ETKİSİ

Çok önemli gelişmeler birkaç güne sığdı.
Fergani
uzaydaki yörüngesine yerleşti. MİT, İran-PKK hattına cerrahi müdahalede bulundu.
Suriye Dışişleri Bakanı
Şeybani Ankara’da, Barzani’nin temsilcisi Derbendi Suriye’nin kuzeyinde,
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Taylor
Erbil’deydi. Bu konulara odaklanırken nüfus ve aile konusunda
tadımızı kaçıracak yeni bir bilgiyle
ulaştım. Bu başlıkların hepsi ayrı bir yazıyı hak ediyor, en azından bir kısmını ilginize sunacağım.

BİR: BAYKAR’IN ÇARPAN ETKİSİ
Dev havacılık
şirketi
Piaggio’nun
Baykar’a satışı, İtalya tarafından onaylanınca (27 Aralık) çok etki uyandırdı ama kimse meselenin siyasi yönüne bakmadı. O günlerde yorumunu dinlediğim üst düzey bir siyasetçi “Ekonomik boyutundan daha önemlisi siyasi çarpan etkisi.
Piaggio
, İtalyan
müesses nizamının (establishment) parçası
. Bir Türk markanın bunu alması başka bir şey” yorumu yapmıştı. Aslında gelişmenin jeopolitik sonuçlarına (Batı-Çin/Rus dengesi) işaret ediyordu. İtalyan
Bakan Adolfo Urso
, Baykar’la İtalyan Savunma devi Leonardo konusunda da işbirliği yapmak istediklerini söyledi (10 Ocak).
Bu gelişmelerin etkisi geçmeden, Baykar’dan yeni bir haber daha geldi.
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar
tarafından kurulan
Fergani Uzay
’ın kendi imkanlarıyla geliştirdiği
FGN-100-d1 uydusu
uzaya fırlatıldı (14 Ocak).
Beş yıl içinde 100 uydu uzaya gönderilecek
. Selçuk Bayraktar, uyduların konumlandırma (Küresel Konumlama Sistemi) ve haberleşme alanında hizmet vereceğini açıkladı.
Yerli sistemin adı Uluğ Bey olacak.
Meselenin önemini kavramak için burayı biraz açalım… Bu sistem (halihazırda GPS kullanıyoruz) her ülkenin elinde olan birşey değil. ABD, AB, Rusya, Çin ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu sınırlı sayıda aktör bu teknolojiye sahip. Peki, bu sistemler nerede kullanılıyor? Hayatın her alanında. Uçaklar ve gemiler rotasını buna göre buluyor. GPS, haritalar yoluyla herkesin cebine giriyor. Belki de en önemlisi,
askeri amaçlar
. Füzelerin rotasını bulması, istihbarat/veri analizi ya da düşman toprağında yön bulmak için bu sistem şart.
Barış halinde sorunsuz kullanıyoruz. Peki, savaş halinde ne olacak? Eğer bağımsız değilseniz işiniz zor.
Sistem, sahipleri tarafından kapatıldığında, kör olursunuz
. Kapatılmaz demeyin.
ABD Başkanı Bush
, 2004 yılında, ABD Savunma Bakanlığı’ndan “Ulusal bir kriz durumunda, teröristlerin navigasyon teknolojisini kullanmasını önlemek için GPS ağını devre dışı bırakma planlarını hazırlamasını” istemişti. Bazı
uluslararası krizlerde ABD’nin GPS sistemini lokal olarak devre dışı bıraktığı
da söyleniyor. O halde Küresel Konumlama Sistemi’ndeki bağımsızlık Türkiye’ye sivil ve askeri alanda büyük bir hareket özgürlüğü sağlayacak.

İKİ: İRAN-PKK HATTINA MİT OPERASYONU VE DERİN SESSİZLİK
2024 yılında Irak’la terörle mücadele anlaşmaları yaptık. Terör örgütü PKK, Irak’ın kuzeyinde ciddi bir zemin kaybetti. Bağdat geçtiğimiz hafta açıkladı: Suriye sınır bölgesinde bulunan PKK’lı teröristleri de oradan uzaklaştırmışlar. Edindiğim bilgilere göre
Irak’ın hâlâ müdahale etmediği/edemediği iki bölge var. Biri Sincar. Diğeri Bafel Talabani’nin Süleymaniye’si.
Bu iki bölgede sadece PKK değil İran da etkili.
Suriye’de Esad devrilince yeni bir konjonktür oluştu. İran zemin kaybetti. Terör örgütü PKK, Suriye’nin kuzeyinde baskı altına alındı. Ankara, ABD’ye ve örgüte silah bırakması için baskı uyguluyor.
Bu süreçte PKK-İran diyaloğunun canlandığı dikkatlerden kaçmıyor
(Suriye bağlamında; Suriye Dışişleri Bakanının Ankara mesaisi, Barzani’nin temsilcisinin Suriye’nin kuzeyine, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısının Barzani’ye ziyareti ayrı bir dikkat ve yazı konusu).
Bu sırada MİT, çok ilginç bir operasyona imza attı. Terör örgütü PKK’nın İran yapılanması olan
YRK kurucusu Amed Serhed,
Irak Süleymaniye’de nokta operasyonla öldürüldü. Bu tüm aktörlere “Ne yaptığınızı biliyorum” mesajıydı. Bu sondakika düşünce birkaç telefon görüşmesi yaptım. “Tepkiler nasıl?” diye sordum.
“Derin bir sessizlik” oluşmuş
. Cerrahi operasyon şok etkisi yaratmış olmalı.

ÜÇ: 1,45’E DÜŞTÜK, YOKUŞ AŞAĞI GİDİYORUZ
Resmi verilere göre doğurganlık oranı 1,51’e düştü. Önümüzdeki
günlerde açıklanmasını beklediğim son durum 1,45.
Nüfusun yenilenme oranı olan 2,51’in çok çok altında kalan bir rakam bu. Alarm zilleri çalıyor.
2025 bu yüzden Aile Yılı ilan edildi.
Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu ihdas edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfus artışını desteklemek için bir dizi tedbir/teşvik açıkladı.
Meselenin bir yönü Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiriyor. Malum,
sezaryen doğumların nüfus artış hızını sınırlayıcı etkisi var.
Gelişmiş ülkelerde sezaryen doğumlar tıbben gerekli durumlarda öneriliyor. Dünya Sağlık Örgütü
makul sezaryen oranını yüzde 15 olarak belirlemişti.
Güncel rakamlara göre AB’de doğumların yüzde 28,9’u sezaryen. OECD ortalaması yüzde 28. Hollanda’da bu oran yüzde 15,2. İsrail’de yüzde 14,3. Türkiye’de ise doğumların yüzde 60,1’i sezaryenle yapılıyor.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu,
konunun hassasiyetinin farkında. Normal Doğum Eylem Planı’nı hayata geçirdi. Bu kapsamda çok sayıda adım atılacak. Bu adımlardan biri de
hastanelere yönelik endikasyon denetimi
olacak. Diğer bir deyişle Sağlık Bakanlığı hastanelere “Tıbben gerekli miydi, neden sezaryen yaptın?” diye soracak.
Bazı hastanelerde sezaryen oranının yüzde 98’e ulaştığı söyleniyor
. Sizce burada bir tuhaflık yok mu?
#Baykar
#Fergani
#MİT
#operasyon
#doğum
#doğurganlık hızı
#nüfus