“Kurtuba, benim Kudüs’ümdür”

04:0020/11/2024, Çarşamba
G: 20/11/2024, Çarşamba
Taha Kılınç

Kurtuba’nın ara sokaklarından geçerek Casa Andalusi’ye (Endülüs Evi) ulaştığımızda, sağanak yağmur altında ıslandığımıza da değmişti doğrusu. Şirin bir müze olarak hizmet veren mekân, 1100’lü yıllarda inşa edilen klâsik bir Kurtuba eviydi: Kapıdan girer girmez karşımıza çıkan fıskiye ve havuzu, etraftaki yüksek duvarı çepeçevre kaplayan çeşitli süs bitkileri, üst kat balkonu, salonları, çeşmeli ve havuzlu arka iç bahçeleri, alt katta mahzeni ve deposuyla… Asırlar öncesine gittik ve kendimizi Müslüman

Kurtuba’nın ara sokaklarından geçerek Casa Andalusi’ye (Endülüs Evi) ulaştığımızda, sağanak yağmur altında ıslandığımıza da değmişti doğrusu. Şirin bir müze olarak hizmet veren mekân, 1100’lü yıllarda inşa edilen klâsik bir Kurtuba eviydi: Kapıdan girer girmez karşımıza çıkan fıskiye ve havuzu, etraftaki yüksek duvarı çepeçevre kaplayan çeşitli süs bitkileri, üst kat balkonu, salonları, çeşmeli ve havuzlu arka iç bahçeleri, alt katta mahzeni ve deposuyla… Asırlar öncesine gittik ve kendimizi Müslüman Kurtuba’da buluverdik.

Az sonra, evin sahibesi Selma Fârûkî Hanımefendi göründü. Her zamanki heybetli ve karizmatik tavrıyla yanımıza geldi, sıcak bir “es-Selâmu aleykum”la hepimizi selamladı ve yağmura işaret ederek ekledi: “Hayır ve bereketle geldiniz!”

Ne zaman Kurtuba’ya yolum düşse, Selma Hanım’ı mutlaka ziyaret ederim. Kurtuba’ya gidecek olan dostlar benden tavsiye istediklerinde de “Kendisini görmeden gelmeyin” derim. Meşhur Fransız muhtedî Roger Garaudy’nin (1913-2012) eşi olan Selma Fârûkî, 38 yıldır Kurtuba’da yaşıyor. Kendisinin hayat hikâyesi ise oldukça sıra dışı ve çarpıcı:

Tam adıyla Selmâ Tâcî el-Fârûkî, 15 Ekim 1940’da, Filistinli zengin bir eşraf ailesinin kızı olarak Kudüs’te dünyaya gelmiş. Dedesi Abdurrahman Tâcî el-Fârûkî, Ramle yakınlarındaki Vâdî Huneyn kasabası ve çevresinde çok geniş arazilere sahip bir zatmış. Abdurrahman Tâcî’nin kardeşi Süleyman Tâcî el-Fârûkî, hem meşhur bir şair hem de Osmanlı’nın son döneminde imparatorluğa bağlılığı savunan bir siyaset adamıymış.

Selma Fârûkî’nin çocukluğu Vâdî Huneyn’de büyük bir rahatlık ve mutluluk içinde geçmiş. Ancak 1948’in ilkbaharında -İsrail’in müstakbel başbakanlarından- Yitzhak Rabin’in emriyle Ramle ve çevresinde yaşayan bütün Arap beldelerindeki Filistinli nüfus sürgün edilirken, Fârûkîler de evlerini ve mülklerini terk etmek durumunda kalmış. Vâdî Huneyn, Siyonistlerce işgalinden sonra “Nes Siyona” olarak isimlendirilmiş, köyün camisi sinagoga çevrilmiş, Selma Fârûkî’nin büyüdüğü konağa da bilahare İsrail Biyoloji Enstitüsü konmuş.

Abdurrahman Tâcî el-Fârûkî, uzun yıllardır Avrupa’ya narenciye ihraç eden büyük bir tüccar olduğundan, Filistin dışındaki sermayesinin ve siyasî bağlantı-larının yardımıyla, aile Mısır’da kolayca yerleşmiş. Standartları epey düşse ve yaşadıkları devasa konaklardan sonra Kahire’de bir apartman dairesine sıkışsalar da, en azından bir mülteci kampında bulunmadıklarının şükrü içindelermiş. Bu sırada henüz 8 yaşında olan Selma Fârûkî, sonraki süreçte iyi bir eğitim almış, ardından 1959’da bir işadamıyla evlenerek Suudi Arabistan’ın Cidde kentine yerleşmiş.

İki çocuğunu dünyaya getirdikten sonra, İslâm’ı pratik olarak yaşamayan eşinden 1970’lerin başında ayrılan Selma Hanım, bazı akrabalarının yaşadığı İsviçre’nin Cenevre kentine yerleşmiş. Oradaki Müslüman cemaate dâhil olan ve İslâmî çalışmalara başlayan Fârûkî’nin yolu, 1982’de Roger Garaudy ile kesişmiş: Bir arkadaşının tavsiyesiyle Garaudy’nin “İslâm’ın Vadettikleri” kitabını okuyan Selma Hanım, ünlü filozofu konferans için Cenevre’ye davet etmiş. O sırada İslâm’ın kapısından girmek üzere olan Garaudy, Fârûkî’nin derin kültüründen ve aktivist ruhundan çok etkilenmiş. Kısa süre içinde Garaudy önce İslâm’la şereflenmiş, ardından Selma Hanım’la evlenmiş.

Bir süre birlikte Paris’te yaşayan Garaudy çifti, o sırada şehrin belediye başkanı olan İspanyol politikacı Julio Anguita’nın davetiyle, 1986’da Kurtuba’ya yerleşmişler. Kurtuba’nın İslâmî geçmişine büyük merak ve ilgi duyan Anguita, Garaudy’lerin sur içinde tarihî bir Endülüs evini satın alarak restore etmelerine ön ayak olmuş, ayrıca Kurtuba Camii’nin tam karşısında, Roma Köprüsü’nün ucunda yer alan kuleyi 49 yıllığına Garaudy’nin kullanımına tahsis ederek burada bir şehir müzesi kurdurmuş.

Ana dili Arapçanın yanı sıra İngilizce, Fransızca ve İspanyolcayı da mükemmel biçimde konuşan Selma Hanımefendi, eşinin vefatından sonra Kurtuba’daki İslâm nöbetini sürdürüyor. Vatanından çok uzaklarda olsa da, Filistin ve Kudüs, onun içinde yaşamaya devam ediyor. Söz açıldığında, “Kurtuba, benim Kudüs’ümdür” diyecek kadar hem de…

#tarih
#gündem
#Taha Kılınç