Ekonomi kavramının parasal dünyâ ile ilişkisinin son derecede netâmeli bir ilişki olduğu çok defâ dikkatlerden kaçar. Eğer para, ekonomik mübadele tarzı içinde sâdece araçsal bir konumdaysa, paranın ekonomik bir değer olduğunu rahatlıkla iddia edebiliriz. Eğer para, ekonominin değer üreten tarafını destekliyorsa; yâni üretim hacmi kadar -en fazla bunun mâkûl bir miktar üzerinde- bir para hacmi dolaşımdaysa para ekonomik işlevini yerine getiriyor demektir. Ama, şu veyâ bu sebeple meydana gelen
Ekonomi kavramının parasal dünyâ ile ilişkisinin son derecede netâmeli bir ilişki olduğu çok defâ dikkatlerden kaçar. Eğer para, ekonomik mübadele tarzı içinde sâdece araçsal bir konumdaysa, paranın ekonomik bir değer olduğunu rahatlıkla iddia edebiliriz. Eğer para, ekonominin değer üreten tarafını destekliyorsa; yâni üretim hacmi kadar -en fazla bunun mâkûl bir miktar üzerinde- bir para hacmi dolaşımdaysa para ekonomik işlevini yerine getiriyor demektir. Ama, şu veyâ bu sebeple meydana gelen ve sıcak paraya olan ihtiyacı arttıran durumlar, parasal genişlemelere yol açar. Para hacmi üretim hacminin üzerine çıkarsa; yâni üretimde karşılığı olmayan bir para piyasalarda yüzmeye başlarsa ekonomi açısından, adına enflasyon denilen tedirgin edici bir durum ortaya çıkmış demektir. Eğer kısa zaman zarfında bu fazla piyasadan çekilip yakılmazsa durumun kontrolden çıkmaya doğru evrilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Kahir ekseriyet bir malın fiyatını onun değeri zanneder. Hâlbuki tam aksi de olabilir. Para hacmindeki şişmeler malların fiyatlarını yükseltir; ama değerini düşürür. Alım gücünün o oranda artmaması ise talebi eksiltecek; nihâyetinde ekonomiyi durgunluğa, ardından yaygın iflâslara mahkûm edecektir. (Enflasyon, resesyon stagflasyon akraba kavramlardır ve peş peşe sökün ederler). Eğer bu fazla paralar yeniden bölüşümün konusu yapılsa, yâni ulusa akıtılsa bile durum değişmeyecektir. Değişmek bir tarafa, daha da beter hâle gelecek, fiyatlar daha da artacak, balya balya paralarla bir somun ekmek almanın bile mümkün olamayacağı günler başlayacaktır. Her iki durumda da ekonomik yıkım mukadderdir.
Anlaşılıyor ki parasal büyüme ile ekonomik büyüme arasında ters orantılı ilişkiler olabiliyor. Para ekonomik değer olabileceği gibi anti-ekonomik bir durumun da ifâdesi olabiliyor. Buna biyolojik bir misâl de verilebilir. Hücrelerin dengeli çoğalmasıyla hayâtımızın sıhhatli bir şekilde devamlılığını temin edebiliyoruz. Ama onların dengesiz çoğalması, yâni kanser ile hayâtımız sona eriyor. Para ile ekonomi arasında da böyle bir ilişki var.
1971’de Nixon Şoku üzerinden ABD Doları’nın Altın Standardı’nın hâricine çıkarılması; istenildiği kadar çoğaltılması karara bağlandı. Bunun bir intihar olduğu düşünülebilir. Çünkü miktârı kontrolsüz bir şekilde artan bir paranın değerinin de düşeceği; herkesin ondan kaçacağı beklenir. Evet, herşey bu kadarla sınırlı kalsaydı, olacağı da buydu. Ama ABD cinlik yapıp, dünyâ ticâretini, bilhassa da hayâtî bir ehemmiyeti hâiz olan enerji ticâretini ABD Doları’na bağladı. (Unutmayalım ki 1973 Petrol Krizi bilhassa çıkartıldı). Bu sûretle hiç kimse ABD Doları’ndan kaçamayacak, Dolar’a biteviye bir tâlep olacaktı. Bu talep de Dolar’ın değer kaybına mâni olacaktı. Bu arada ABD ise istediği miktarda basacağı paralarla tekmil dünyânın artığını emecek, refahını arttıracaktı.
Arap petrolü bunun merkezindeydi. Elbette bu ticâretten en büyük payı Atlantik mahreçli petrol şirketleri alıyordu. Mâli trafiğin bir kısmı ise savaş ekonomisi üzerinden işletiliyordu. Suudlara ve BAE’ye bir düşman bulmak lâzımdı. Akla gelen ilk gelen İsrâil’di. Ama bu Batı normları açısından kabûl edilebilir değildi. Bunun için İran seçildi. Bu yeni düşman Arap tehdidini İsrâil’den uzaklaştıracaktı. Ama İsrâil de düşmansız bırakılmamalıydı. İran, uzaktaki düşman olarak bunun için de biçilmiş bir kaftandı.
Unutmayalım ki Camp David (1978) ve İran islâm Devrimi(1979) birbirine yakın târihlerde gerçekleşti. Camp David ile Mısır-İsrâil barışı sağlandı. Buna Irak ve Sûriye ve Libya BAAS’ları reddiye koydu. Evvelâ Irak ile İran’ı savaştırdılar. Daha sonra sırasıyla Irak ve Libya’daki BAAS rejimlerini yıktılar. Tabiî ki bunda, içeride güç zehirlenmesine mâruz kalan diktatörlerin Dolar kumpasını nihayetlendirmek isteyen “ölçüsüz” açıklamaları rol oynadı. Arap Baharı, dâhilî olarak despot, lâkin hâriçte anti-emperyalist olabilen BAAS kadrolarının tasfiyesi için yapıldı. İşler iyi gidiyordu. Ama Sûriye’ye gelindiğinde her şey sarpa sardı. İran, Saddam sonrasında, nüfûsunun çoğunluğu Şiî olan Irak’da nüfûzunu arttırmış; Lübnan’da yine İran’ın uzantısı olan Hizbullah üzerinden İsrâil’in çok yakınına ulaşmıştı. Hâsılı uzakta kalması beklenen düşman yakınlaşmıştı. İran, bölgesel gücünü ve mezhebî yakınlığını kullanıp Sûriye’de oyunu bozuyordu. Kısa bir zaman sonra Rusya da oyuna dâhil oldu. Sûriye BAAS’ı bu iki gücün koruması altına girdi. Atlantik hegemonyası hemen durumdan yeni vazifeler çıkardı. ABD’nin bu gelişmelere karşı açtığı kartlar, bir emme basma tulumbası misâli PKK ve IŞİD oldu. IŞİD, hem rejim hem de Rusya- İran unsurlarına, hem de PKK’ya karşı savaşıyordu. Gelin görün ki, IŞİD Amerika ve İsrâil’e karşı tek bir mermi harcamıyordu. Radikal Sünnîliği temsil eden IŞİD ile radikal Şiîliği temsil eden İran uzantısı örgütlerin savaşı İsrâil’i rahatlatıyordu. Diğer taraftan, ABD ve İsrâil tarafından Kuzey Irak ve Kuzey Sûriye’de devletleştirilmek istenen PKK, IŞİD’e karşı verdiği savaşla kahramanlaştırılıyor ve dünyâ kamuoyuna lânsmanı yapılıyordu. Bu arada Yemen’de örtük bir Suudî Arabistan-İran Savaşı da başlatılmış, Küre Koalisyonu ile Körfez Araplığı İran tehdidi karşısında İsrâil’in kucağına itilmişti. İmzâlanan silâh alım anlaşmaları da ABD’li silâh şirketlerinin kasalarına gidiyor; yukarıda bahsedilen parasal çevrimler işliyordu. Kırılmalar Trump’ın ve Cumhûriyetçiler’in iktidârı Biden ve Demokratlar’a bıraktığı andan itibâren yaşanmaya başladı.
Devâm edeceğiz…
#Ekonomi
#Politika
#Ortadoğu
#ABD
#Enflasyon
#Süleyman Seyfi Öğün
Yorumlar
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Henüz yorum bulunmuyor
İlk yorumu siz yapın.
Kapat
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.