Siyâsal kamusallık, antik devirlerde aristokratik saray kamusallıklarına evrilirler. Saray kamusallığı, kamusal sâhayı kıskançlıkla kendisine mahsus tutmak ister. Avâm buna çok mahdut ölçülerde, belirli ritüeller ve oyunlar ölçeğinde dâhil edilir. Saray kamusallığının tekçi yapısını kapitalizm ve burjuva gelişmeler aşındırdı. Burjuva kamusallık -buna edebî kamusallık diyenler de vardır- saray kamusallığının kültürel hegemonyasını geriletti. Ama daha derinde, yükselen
kapitalist üretim, mübâdele
ve tüketim ilişkileri kurulu kamusallığın cenderelerini parçaladı. İlk olarak üretimi hâne hâricine çıkardı, imâlathânelerde, giderek fabrikalarda örgütledi. Bu, üretim tarzının kamusallaşması mânâsına geliyordu. Ekonomipolitik disiplini tam da bunu gösterir. Bu, mübâdele tarzını da değiştirdi. Geleneksel agoralar, parasal ilişkilerin yoğunlaştığı piyasalara dönüştü. Piyasaların etrâfında çok farklı, sivil kültürel yapılar tezâhür etti.
da burada, okuma salonlarında, kütüphanelerde, neşriyat kuruluşlarında, kafelerde kendisine yer buldu. Bujuvaların, aristokratlara karşı geliştirdiği eşitlikçi fikirler, nihâyetinde zirâi dünyâlarda mülksüzleştirilmiş ve kentlere yığılmış lümpen kitlelerin, ekonomide üretkenleşip tüketkenleşmesine; siyâsette ise cumhûriyetçi ve demokratik değerler istikâmetinde, temsil ve katılım boyutlarıyla yurttaşlaşmasına ve kapitalist sisteme dâhil olmasına katkı sağladı. Burjuva kamusallığının inşâ ettiği fikirler, nihâyetinde
ve uçucuydu. Öznel bir kamusallıktı bu. Modern târih, burjuva kamusallıklarında üretilen dilek yüklü fikirlere göre değil, maddî süreçlerin derin çelişkilerine göre işledi. Hükmünü veren, kamusal târihin maddî dönüşümüne işâret eden kapitalist üretim, mübâdele ve tüketim tarzının oldu. Hâsılı
ekonomipolitik kamusallığın
fendi
, burjuva kamusallığında i
mâl edilen rüyâları yendi. Burjuvaların özgürlük düşleri, aslında her “kazanımında” yenildi. Katılım ve temsil ne kadar genişlediyse kontrol ve baskılama mekanizmaları (pan opticon) ondan bir kaç kat incelerek gelişti.