Türkiye’nin Suriye siyaseti hakkında birbirine oldukça zıt görüşler ileri sürülüyor. Ne yazık ki bunların çok önemli bir kısmı görüş farklılıklarından kaynaklanmıyor. Sahici görüşlerden kaynaklanan yorum farklarını bir tarafa koyuyoruz, fakat niyetlerle izah edilebilecek farklılıkların çok önemli olduğu açıktır.
Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde Doğu Akdeniz’den İran sınırlarına kadar uzanan hatta oluşturulmak istenilen terör koridoru, Trump’ın çekilme kararından sonra yeni tartışmaların merkezine oturdu. Türkiye uzunca bir zamandır terör koridoruna izin vermeyeceğini söylüyordu. Türkiye bu kararını sözde bırakmayıp Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtıyla hayata geçirmişti. Bu sebeple cumhurbaşkanımızın Fırat’ın doğusu ve Münbiç’i kapsayan cümleleri basit bir iddia, öfke belirtisi şeklinde algılanmadı. Türkiye’nin kararlılığı muhakkak Fırat’ın doğusuna da yansıyacaktı. Amerika’nın bunu görmüş olması çok önemlidir.
Suriye meselesine müdahil olmuş bütün bölgesel ve küresel aktörler açısından Türkiye’nin kararlılığı denkleme dâhil ediliyor. Fakat 15 Temmuz’dan önce Türkiye’nin kararlılığı sahada yansıma bulamamıştı. Hâlbuki Türkiye o zaman da aynı cümleleri sarf ediyor, aynı siyaseti uygulamaya çalışıyordu. Ortadaki büyük değişimi FETÖ’cülerin Türkiye’nin sinir uçlarındaki varlığı ile açıklayabiliriz. Fakat bunun artık yeterli bir izahat olamayacağı bir anlama ulaştığımızı düşünüyorum.
FETÖ, Türkiye’nin bölgesel ve küresel siyaseti açısından çok önemli bir kirlilik ve körlük oluşturuyordu. Çünkü bu örgüt bir bağımlı yapı örneğiydi ve büyük güçlerin çıkarlarını Türkiye’nin çıkarlarından üstün tutuyordu. Büyük güçler Türkiye’yi hareketsiz kılmak için bu türden bağımlı yapıları aktif bir şekilde kullanmıştı. Türkiye, FETÖ’yü etkisizleştirdikçe bölgesel siyasetini uygulamada daha başarılı oluyor. Bunun kendi kendini üreten bir sarmala dönüşeceği açıktır. Bölgesel ve küresel siyasetin başarısı bağımlı yapıları harekete zorlayacak ve zamanla onlar da tasfiye edilecek. Durağan bir siyasette ise bunun tam tersi bir sürecin yaşanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanımız, Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunu yıkacağız, dedikten sonra Türkiye’den belli çevrelerin rahatsızlıklarını açığa vurmasını önemsemek gerekir. Trump’ın Amerikan askerlerini Suriye’nin kuzeyinden çekme kararını açıklamasından sonra İngiltere, Fransa ve İsrail memnuniyetsizlik ifade eden cümleler sarf ettiler. Bunların Türkiye’den belli çevrelerden, özellikle muhafazakârlar arasından yükselen memnuniyetsizlik cümleleri ile örtüşmesi çok dikkat çekmedi. Fakat bu, bağımlılık ilişkisi açısından FETÖ’nün yalnız olmadığını gösterir. Yukarıda söylediğimiz gibi, düşünce farklılıklarından kaynaklanan çeşitliliği kapsam dışında tutuyoruz.
Nedense Türkiye’nin bağımsız bir siyaset takip etmesi belli çevreler tarafından efelenmek, sorumsuzluk ya da macera arayışı şeklinde takdim ediliyor. Israrlı bir şekilde Türkiye’nin güçsüz olduğuna dair bir algı oluşturuluyor. Aynı şekilde yönetim bakımından da zaaflarımıza dair bir dedikodu zemini yaratılıyor. Çok ilginç bir şekilde FETÖ’nün ve bağımlı yapıların Türkiye’de etkili olduğu dönemler adeta belli çevreler tarafından kutsanıyor. Oysa bağımlılıktan kurtulmak bakımından 2012’den sonra yaşadığımız süreç bütün acılarına ve sorunlarına rağmen hayatî derecede önemlidir. Aynı şekilde bu dönem belki de gelecek yüz yılların temellerinin atıldığı bir sürece karşılık gelecektir. Fakat ısrarlı bir şekilde tam da bu dönemin hâlâ tek adamlık, otoriterleşme, yönetimsel zaaflar, ekonomi yönetiminde başarısızlık şeklinde tanımlanması bağımlılık ilişkisinin derinliğini gösterir.
Suriye’nin kuzeyinde oluşan terör koridoru bozulacak. Gelişmeler bunu gösteriyor. Türkiye’nin kararlı siyaseti bu koridoru boşa çıkardı ve şimdi de dağıtacak. Bu koridora ve Türkiye’nin başarısızlığına yatırım yapanların hayalleri boşa çıktı ve daha da çıkacak. Çünkü Türkiye bir devlettir ve varlığı tehlikeye düştükten sonra elbette farklı kabiliyetlerini harekete geçirecektir. Bunun, kolay bir süreç olmadığını yaşanan hadiselerden biliyoruz.
Fakat daha zorunu bağımlı yapılar yaşıyor. Başka ülkeler adına siyaset üretmek de kolay bir şey değil. Durağan zamanlarda kendilerini saklamakta bir zorluk yaşamıyorlardı. Ama Türkiye bağımsızlıkçı siyaset güttükçe kendilerini açığa çıkarmak onların işi olacak. Son zamanlarda NATO bağımlısı kişi ve yapılar etrafında yaşanan tartışmalar bunu gösteriyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.