Siyasî operasyonların başarısında örgütlü yapıların rolü

04:0027/06/2019, Perşembe
G: 27/06/2019, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

23 Haziran İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi, klasik ideolojik tarafların iyice belirsizleştiğini gösterdi. Tayyip Erdoğan düşmanlığı gibi yapay bir gündem ile birbirine düşman olduğu var sayılan gruplar aynı aday etrafında bir araya gelmiş oldular.Çok farklı gruplar şu veya bu gerekçe ile uzlaşma sağladı. Birbiriyle uzlaşması neredeyse imkânsız görünen grupların sahici dinamiklerin harekete geçmesi ile bir araya geldiğini söyleyemiyoruz. Aynı şekilde bu süreci bireysel tercihlerle de izah edemiyoruz.

23 Haziran İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi, klasik ideolojik tarafların iyice belirsizleştiğini gösterdi. Tayyip Erdoğan düşmanlığı gibi yapay bir gündem ile birbirine düşman olduğu var sayılan gruplar aynı aday etrafında bir araya gelmiş oldular.



Çok farklı gruplar şu veya bu gerekçe ile uzlaşma sağladı. Birbiriyle uzlaşması neredeyse imkânsız görünen grupların sahici dinamiklerin harekete geçmesi ile bir araya geldiğini söyleyemiyoruz. Aynı şekilde bu süreci bireysel tercihlerle de izah edemiyoruz. Herhangi bir ideolojik örgütlü ağa dâhil olmayan bireylerin siyasî kararlarında kolay kolay radikal bir değişim görülmüyor. Elbette tedricî değişimler gözlemlenebilir. Fakat örgütlü yapılar kanaat oluşumu ve siyasî kararlar bakımından daha esnek bir görünüm arz ediyor. Klasik ideolojik tarafları gündeme getirmemizin asıl sebebi de budur. Farklı ideolojileri benimsemiş ve örgütlü bir ağda yer alan kişilerin siyasî kararlar bakımından esnek bir tutum sergilemesi bugüne ait bir meseledir. İki kutuplu dünyanın ideolojik katılığı ile karşılaştırıldığında bu esneklik ilgi çekicidir.

Yenilenen İstanbul seçiminden çok önce farklı ideolojik grupların birbirine yaklaştığını gördük. Zamana yayılmış çok kapsamlı bir süreç içinde ideolojik geçişlere imkân tanıyan esnek bir zihin yapısının oluştuğunu kabul etmeliyiz. Zaten 2007’den itibaren farklı grupların yeni siyasî bağlantılara açık olduğu görüldü. Bunun bir eğilime dönüşmesi, hatta görüş değişikliği şeklinde uç vermesi yadırganmadı. Cumhuriyet mitingleri bir göstergeydi. Çatı aday formülü ise sahada kazanılan tecrübenin ete kemiğe bürünmüş şekliydi. Özellikle 2013 olaylarında yoğun bir şekilde görülen Tayyip Erdoğan düşmanlığı, farklı tarafların muhafazakâr bir aday etrafında birleşmesine zemin teşkil etti. Bu süreçte FETÖ’nün, birleştirici bir unsur olarak öne çıktığını görmemiz gerekir. Son seçim sürecini de bu çerçevede ele almak gerekir.

Herhangi bir kimse, kişiler ve gruplar arasındaki yakınlaşma ve uzlaşmanın rahatsız edici olduğunu söyleyemez. Buna rağmen 2007’den itibaren FETÖ’nün birleştirici bir unsur olarak öne çıkması ve bu durumun 15 Temmuz’dan sonra dahi devam etmesi yeni dönemin ideolojisizlik ve kolay geçişlilik hâli hakkında açıklayıcı bir veridir. İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin 23 Haziran’da tekrarlanmasından sonra ortaya çıkan oy farkını seçmen mesajına indirgemek doğru değil. Anadolu’ya nazaran Ankara, İzmir ve İstanbul’un farklı bir tercihte bulunmasını sınıf bilincinin oy verme davranışı üzerindeki etkisi şeklinde ele almak mümkündür. Fakat aynı veriyi örgütlü yapılar, yabancılaşma ve kozmopolitizm bağlamında ele aldığımızda daha farklı sonuçlara ulaşırız.

FETÖ meselesini görmezden gelen ve yok sayan bir bakışın hakimiyet kurduğunu inkâr edemeyiz. Bunun sebepleri üzerinde durmuştuk. Bu sebepleri izah ederken özellikle örgütlü yapıların soruna eğilmek konusunda inanılmaz bir direnç gösterdiğini belirttik. Bunun sonucunda sorumluluk üstlenmemek için “devlet” merkezli bir şikâyet hâli benimsendi. Hâlbuki FETÖ, şikâyete konu olan devleti ele geçirmek istemiş ve büyük ölçüde de bunu başarmıştı. Bu beklentinin farklı çevreler tarafından dillendirilmesi oldukça ilgi çekicidir. Daha da ötede, şikayetlerin çaldılar çırptılar bağlamına sıkışıp kalması, örgütlü yapıların fikrî sefaletini gösteren iyi bir örnektir. Çünkü şikâyet daima makam ve mevkiler üzerinden “ehliyet ve liyakat” söylemi ile sürüp gidiyor. Bu son durumun örgütsel beklentilerle alakası açıktır. Örgütlü yapıların kendilerinden hareketle FETÖ karşısında konumlanmaması sadece davranış benzerliği olarak yorumlanmamalıdır. Bir zihniyet benzerliği oluştu. FETÖ meselesini görmezden gelmenin sonuçlarıyla yüzleşmek zorundayız.

Üzerine konuştuğumuz örgütlü yapı yabancı istihbarat merkezleri ile işbirliği yaparak yerelde ve küresel ölçekte etkili oldu. Örgütün bu başarısı zamanla bir zihniyete dönüştü. Çünkü bireysel gerçekliklerle karşılaştırıldığında örgütlü yapıların dönüştürücülük etkisinin daha güçlü ve kalıcı olduğu da görüldü. Bu da küresel emperyalizme ve yabancı istihbarat kurumlarına geniş bir manevra alanı açıyor. Siyasî operasyonların başarısını bu şekilde görmekte fayda var.

#İstanbul
#FETÖ