Her tarafa bakan ayrı bir yüze sahip olmak

04:0014/01/2019, Monday
G: 14/01/2019, Monday
Selçuk Türkyılmaz

FETÖ meselesinin yeterince anlaşılmadığı yönündeki kanaati ben de paylaşıyorum. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra “elitler arası dayanışma”nın sonucu olarak FETÖ konusunda ciddî bir körleştirmeye tabi tutulduğumuz açıktır. Zaten anlaşılmamadan kastımız da budur. 15 Temmuz’dan bir buçuk ay sonra mağduriyet söylemi üzerinden ciddî bir kafa karışıklığı oluşturmaya başlamaları boşuna değildi. Kısmen başarılı oldular.“Muhafazakâr muhalefet” kavramının işaret ettiği, gösterdiği kişi ve gruplar ile 15 Temmuz

FETÖ meselesinin yeterince anlaşılmadığı yönündeki kanaati ben de paylaşıyorum. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra “elitler arası dayanışma”nın sonucu olarak FETÖ konusunda ciddî bir körleştirmeye tabi tutulduğumuz açıktır. Zaten anlaşılmamadan kastımız da budur. 15 Temmuz’dan bir buçuk ay sonra mağduriyet söylemi üzerinden ciddî bir kafa karışıklığı oluşturmaya başlamaları boşuna değildi. Kısmen başarılı oldular.



“Muhafazakâr muhalefet” kavramının işaret ettiği, gösterdiği kişi ve gruplar ile 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan daha geniş ağlar arasındaki devamlılık ilişkisi bizim açımızdan anlamlıdır. Çözülmemiş bir ağ var ve bu kendini sürekli yenilemek suretiyle canlı tutmayı başarıyor ve tekrar güç devşiriyor. Aynı çevreler muhafazakârlık bağlamından hareketle yeni bir kamp kurmaya çalışıyor. Belirli medya organlarında ve sosyal medyada yaşanan paralel gelişmeleri başka türlü anlamak mümkün değildir.

Ülkemize sığınmış Suriyeliler üzerinden yeni bir kutuplaşmayı körükleme örneğinde görüldüğü gibi FETÖ’cü ağ varlığını sürdürmektedir. Bugün artık bu ağ ile yeni bir davranış biçimini kast ettiğimiz de bilinmelidir. Yılbaşı gecesinde yaşandığı iddia edilen bir olay karanlık bir hesap üzerinden servis ediliyor ve bu olay bütün Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor. Güvenlik güçlerinin takibi ile bu hesabı kullanan şahıs belirleniyor ve kişinin hırsızlıktan aranmakta olduğu ortaya çıkıyor. Sıradan bir vatandaş olarak bu kişinin önceden hırsızlıkla özellikle ilişkilendirildiğini rahatlıkla düşünebiliriz. Sıradan bir hırsızın bütün Türkiye’yi siyasî bir olay ile meşgul etmesi çok da alışık olduğumuz bir durum değildir. Çok canlı ve kendini yenileyebilen bir ağ ile mücadele ediyoruz.

Örgüt hakkında bildiklerimiz ve yorumlarımız çok kısa zamanda eskiyor ve yeni gelişmeleri izah etmeye yetmiyor. Çok kaygan ve ele avuca sığmayan bir yapı var. Eski siyasî figürler perde gerisinden muhalefet yapmaya çalışıyor. Meşru muhalefete karşı kaygı verici bir tepkinin oluşmadığını siyasî tarihimizden biliyoruz. Kışkırtıcı bir el dokunmadıktan sonra çatışma zemini oluşmuyor. Fakat bugün şekillenmekte olan muhafazakâr muhalefet hareketi, perde gerisinde kurulan ilişkilerin ürünü olduğu ve her fırsatta kendini inkâr ettiği için ciddî şüphe uyandırmaktadır. Açıkça ifade etmek gerekirse ben de şüphe ile bakanlardanım.

Bazı kişi ve grupların her tarafa bakan bir yüze sahip olduğunu düşünüyorum. 15 Temmuz’da FETÖ’ye karşı başarılı olmamızı sağlayan en önemli tarihî gerçeklerden biri, örgütün kendini farklı gruplardan yalıtmış olmasıydı. Uzun süreli yalıtılmışlıktan beslenen FETÖ’cü kimlik, elemanların bireysel davranışlarını şekillendirmişti. Ama örgütün en büyük zaafı da buydu. Çünkü örgüt elemanları sosyal alanda bireysel olarak geniş ilişki ağlarına dâhil olmadılar. Özellikle dinî camianın bu yapıya karşı öteden beri mesafeli bir duruşa sahip olması örgütün yalıtılmışlığı benimsemiş olmasıyla alakalıdır. Fakat yeni muhafazakâr muhalefet oluşumunu ayrı bir yerde tutmak gerekir. Yeni muhafazakâr muhalefet hareketinin merkezinde her tarafa bakan ayrı bir yüzün bulunması gerekir. FETÖ, bu yüze sahip olmadığı için başarılı olamadı.

Her bir gelişme FETÖ’yü ve onun temsil ettiği düşünme ve davranış biçimini çok önemsememiz gerektiğini gösteriyor. Geçmişte bıyık altından alaycı gülümsemelere muhatap olmuşluğumuz çoktur. Bunun kısmen devam ettiği de doğrudur. Fakat yine de bu yapının emperyalizmin bir ürünü olduğunu söyleyelim. Emperyalizmi ve ona karşı milletçe verilen büyük mücadeleyi de çok önemsiyorum. Erdoğan, bu ülkenin yüz yıllık hayallerini temsil ediyor. Türkiye hiçbir zaman sömürge ülkesi olmadı ama zaaf gösterdiğimiz andan itibaren içimizden Batı’ya bağımlı yapılar çıktı. Bunu da tabiî karşılamak ve ona göre bir mücadele geliştirmek gerekir. Bir defa mağlup olursun ama etkileri yüz yıllar boyunca sürer. Biz 93 Harbi’ni ve Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettik. O zamanlar “talih de Türklere arkasını dönmüştü”.

Bugün, kayıplar silsileni yaşadığımız günlerin çok uzağındayız. Türkiye, kendine ve coğrafyasına sahip çıkıyor. Talih de bize arkasını dönmüş değil. Fakat devşirilmiş yapıların gücünü görmezden gelemeyiz. Türkiye hepsiyle mücadele edebilecek kapasitede olduğunu gösterdi. Terör örgütlerinin hepsi bir araya gelmişti. Türkiye onları etkisiz hâle getirdikçe güçlenecek ve tarihî coğrafyasına sahip çıkmaya devam edecektir. En güçsüz olduğumuz zamanlarda dahi bunu başarmıştık.

#FETÖ