Fırat’ın doğusuna müdahale

04:0031/12/2018, Pazartesi
G: 31/12/2018, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Türkiye’nin Suriye politikası üzerine yazılanları okuduğumuzda adeta bir başarısızlık öyküsü ile yüzleşmekte olduğumuz duygusuna kapılırız. Trump’ın açıklamasından sonra yaşanan olayları da Türkiye’yi tedirgin edecek gelişmeler şeklinde sunanlar oldu. Hâlbuki Amerika kanadından yapılan açıklamalar ile Türkiye’nin Cerablus’tan başlamak suretiyle Afrin ve İdlib’te elde ettiği başarılar sıkı bir şekilde birbiriyle ilişkilidir.Türkiye, özellikle Afrin’de, NATO ile savaştı. Amerika’nın PKK-PYD tercihini,

Türkiye’nin Suriye politikası üzerine yazılanları okuduğumuzda adeta bir başarısızlık öyküsü ile yüzleşmekte olduğumuz duygusuna kapılırız. Trump’ın açıklamasından sonra yaşanan olayları da Türkiye’yi tedirgin edecek gelişmeler şeklinde sunanlar oldu. Hâlbuki Amerika kanadından yapılan açıklamalar ile Türkiye’nin Cerablus’tan başlamak suretiyle Afrin ve İdlib’te elde ettiği başarılar sıkı bir şekilde birbiriyle ilişkilidir.



Türkiye, özellikle Afrin’de, NATO ile savaştı. Amerika’nın PKK-PYD tercihini, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerle sınırlandırmak doğru değildir. Amerika’nın bu tercihi, İngiltere’nin bölge siyasetinin geliştirilmiş hâlidir. İngiltere, 1917’de İsrail’in temellerini atarken yüz yıl sonra Amerika, yine İsrail’in merkezde olduğu yeni bir harita çalışması ile bölgemizi biçimlendirmek istedi. Türkiye bu yeni düzenlemeyi durdurdu, ama bu başarının Türkiye içinde dahi hazmedilmediğini söyleyebiliriz.

Trump’ın Suriye’den çekilme yönündeki açıklamasından sonra İngiltere, Fransa ve İsrail kanadından yükselen olumsuzlayıcı açıklamalar dikkat çekiciydi. Bu üç ülke Suriye’de Amerika, İsrail, Fransa ve İngiltere birlikteliğinden büyük fayda temin edeceklerini ummuşlardı. Türkiye kamuoyunda bu birlikteliğin Haçlı İttifakı olarak tanımlanması da boşuna değildi. Hatta terör örgütü elebaşı Gülen’in o günlerde Haçlılara övgüler düzmesi de boşuna değildi. Doğru bir tanımlama yapılmıştı ama terör örgütü elebaşı bu tanımdan rahatsız olmuştu. Amerika diğer üç ülkenin çıkarlarıyla çok da ilgilenmediğini beyan etmiş oldu. Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir yetkilinin hemen “ruh çağırma seansında” İngiliz ruhunu daveti boşuna değildir. Sadece bu seans bile ülkemizde ve bölgesel ilişkilerde gelişmelerin Batı’nın istediği istikamette seyretmediğini ispatlar.

Türkiye’de belirli çevreler baştan beri Suriye bağlamında Türkiye’nin gözlerini körleştirmeye çalıştı. FETÖ’nün bu süreçteki aktif görevleri hakkında az çok bilgimiz var. MİT Tırlarına yönelik FETÖ’cü baskından bu tarafa Türkiye’nin Suriye’de durdurulmak istendiğini biliyoruz. Fakat durdurma işinde kimlerin aktif görev aldığı konusunda açık bir bilgiye sahip değiliz. FETÖ meselesi bize Batı ile bağımlılık ilişkisi kuran örgüt ve kişilerin birden fazla olduğunu gösterdi. Suriye konusunda Türkiye’nin belirli bir düzen kurmakta olduğu anlaşıldıktan sonra dahi Türkiye’nin açmazlarından bahsetmek ihtiyatlı bir iyimserlik şeklinde yorumlanamaz. Türkiye’yi durdurma ve körleştirme yönünde faal olanlar Suriye özelinde belli aktörlerin yeniden sahneye dönmesini bekliyor olabilirler. Hâlbuki o zaman Türkiye için şartlar daha da zorlaşacaktır. Ne yazık ki beklentileri de o yöndedir.

Türkiye, Suriye’de bulunan diğer aktörlerle kıyaslanmayacak kadar insanî bir siyaset takip etmektedir. Türkiye’nin Suriye’deki başarısı elbette bu ahlakî duruş ile alakalıdır. Yukarıda dile getirdiğim gibi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtı Türkiye’nin ahlakî duruşunu sahada anlamlı hâle getirmiştir. Askerimizin gösterdiği kararlılık her türlü takdirin ötesindedir. Ahlakî siyaset ile askerî kararlılık Suriye’nin kuzeyinde yaşayan yerel ahaliyi Türkiye tarafına çekmektedir. Bu, elbette kalıcı düzenlemeler için önemli olan güven ortamının tesisi manasına gelir.

Kimi İngiltere’yi çağırıyor, kimi Fransa’dan medet umuyor, kimi de Araplarla Benî İsrail’i yakınlaştırmaya çalışıyor. Bunlar coğrafyamızın karmaşık ilişkiler ağına işaret edebilir fakat esas olarak Türkiye’nin kendi coğrafyamızda kökleri çok eskilere giden derin etkilerine işaret eder. Türkiye, ahlakî bir zemin üzerine kurulu siyaseti askerî kararlılıkla tahkim ettikten sonra çok daha güçlü bir aktör oldu. Bunun içeride ve dışarıda huzursuzluklara sebep olması bölge aleyhine kurulan derin ilişkileri göstermekten başka bir anlam taşımaz. Onların huzursuzluğu bizde herhangi bir endişeye yol açmamalı. Çünkü esas olarak Fırat’ın doğusuna müdahaleyi ve de Suriye’de kalıcı Türk çözümünü engellemek istedikleri aşikârdır.

Son cümleyi iddialı bulup alaycı cümleler kuranlar olacaktır. Fakat bu türden tavırların önemli olmadığını yaşayarak gördük. Türkiye, kendi içindeki bütün engelleyici bağımlı yapıları tasfiye ederek bugünlere geldi. Suriye siyasetinde ahlakî ve askerî bütünlük sağlandıktan sonra elde edilen kısmî barış ve güvenlik ortamı elbette Fırat’ın doğusuna da yansıyacaktır. Daha şimdiden sosyal düzeyde yaşanan hareketlilik bunu göstermektedir.

#Harekat
#ABD
#PKK-PYD
#Suriye
#Çözüm