Bağdat Demiryolu’ndan İstanbul Havalimanı’na

04:003/12/2018, Pazartesi
G: 3/12/2018, Pazartesi
Selçuk Türkyılmaz

Gezi Parkı Kalkışması’na Taksim’de yapılması planlanan tadilat gerekçe gösterilmişti. Çok kısa bir zaman içinde bu eylemlerle Türkiye’nin hava ve kara ulaşım alanında tasarı hâlindeki büyük atılımlarının hedeflendiği anlaşılmıştı. Eylemciler bu tasarılardan vazgeçilmesi gerektiğini beyan ettiler.Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve yeni İstanbul Havalimanı Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki trafiğe yepyeni bir boyut kazandırmak için tasarlanmıştı. Köprünün tren geçişleri için tasarlanmış olması Asya ve

Gezi Parkı Kalkışması’na Taksim’de yapılması planlanan tadilat gerekçe gösterilmişti. Çok kısa bir zaman içinde bu eylemlerle Türkiye’nin hava ve kara ulaşım alanında tasarı hâlindeki büyük atılımlarının hedeflendiği anlaşılmıştı. Eylemciler bu tasarılardan vazgeçilmesi gerektiğini beyan ettiler.



Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve yeni İstanbul Havalimanı Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki trafiğe yepyeni bir boyut kazandırmak için tasarlanmıştı. Köprünün tren geçişleri için tasarlanmış olması Asya ve Avrupa arasında kesintisiz demir yolu trafiği anlamına geliyordu. Aynı şekilde yeni havalimanı da Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki hava taşımacılığında Türkiye’ye alternatifi olmayan bir değer kazandıracaktı. Her iki projenin çevre bilinci, özgürlükler, muhalif aydın duyarlılığı ve zeki çocuklar üzerinden engellenmek istenmesi Türkiye’nin yüz elli yıllık antiemperyalist mücadelesini görünmez kıldı. Bugün hâlâ 2013’te Türkiye’nin üzerine çöken karanlık bulutlar dağıtılmış değildir.

Türkiye’nin büyük projeleri elbette ilk defa 2013’te gündeme gelmiş değildi. 1884-85’te Batı Avrupa devletleri Berlin’de yapılan uzun müzakerelerle dünyayı kendi aralarında taksim ettiler. Osmanlı, bu müzakereleri yakından takip etmişti. Sultan Abdülhamid’in bahsi geçen müzakerelerden hemen sonra Bağdat Demiryolu projesini gündeme getirmesi oldukça önemlidir. İktisat tarihi üzerine yapılan çalışmalarda Bağdat Demiryolu projesi genellikle, Türkiye üzerinde Alman nüfuzu şeklinde ele alınmıştır. Alman emperyalizminin Türkiye üzerindeki emelleri eksen alınarak yapılan çalışmalarda Abdülhamid’in projeden beklentileri ve amacı ön plana çıkarılmamıştır. Daha ileri bir adım olarak bu proje ile Asya ve Avrupa’nın demiryolu üzerinden birbirine bağlanmasının muhtemel sonuçları üzerinden kapsamlı bir tartışma yapılmamıştır.

2013’teki projeleri durdurmak için Alman vakıflarının aktif bir şekilde protesto olayları içinde yer aldıkları bilinmektedir. Batı emperyalizmi güdümünde 2013 Mayıs sonlarında başlayan ve Türkiye’yi etkisizleştirmeyi hedefleyen Gezi Parkı Kalkışması’nda daha ilk günlerden itibaren FETÖ’nün, dolayısıyla Amerika, İngiltere ve İsrail’in de etkili olduğu anlaşıldı. Sultan Abdülhamid’in Bağdat Demiryolu projesini durdurmak ve etkisizleştirmek için İngiltere ve Fransa’nın aktif rol oynadığı bilinmektedir. İngiltere, 1884-85 Berlin’de yapılan müzakerelerden sonra İskenderun’da bir liman imtiyazı elde etmek ve demir yolu ile Halep-Bağdat hattında Hindistan’a başka güçlerin ulaşmasını engelleyecek bir duvar inşa etmek istiyordu. Zaten Basra’daki deniz ticareti Lynch Kardeşler Şirketi’nin tekelindeydi. Sultan Abdülhamid, engelleyici bütün müdahalelere rağmen demiryolunu yapmak istedi. 1908 devrimini bir de bu açıdan değerlendirmekte fayda vardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Bağdat Demiryolu’nun İngiliz ve Fransızlar tarafından bombalanmak suretiyle kullanılamaz hâle getirildiğini belirtmemiz gerekir.

2013’ten sonra Türkiye’ye yapılan terör saldırılarının hedef alanı ile İngilizlerin, İskenderun limanı, Belen geçidi ve Halep-Bağdat Demiryolu hattının hedef alanını karşılaştırmak çok önemli fikirler verir. O gün İngiliz emperyalizmi vardı; bugün ise Amerika, İngiltere ve İsrail emperyalizmi. İbrahim Karagül’ün “bedeli ne olursa olsun terör koridoru birkaç yerinden kırılmalı” dediği alanda yüz yıl sonra tekrar Türkiye’nin karşısına çıktılar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Arjantin’den bütün dünyaya Fırat’ın doğusunda oluşturulan terör koridorunun mutlaka kırılacağını tekrar ilan etti. Utanmasalar Erdoğan’ı da ayakları yere basmamakla suçlayacaklar.

Uluslararası ilişkiler alanında Batılı düşünürlerin teorileri ders konusu olarak seçilir. Bu alanda yazılmış kitaplarda İngiliz, Alman, Fransız, Rus, Amerikan görüşleri ayrıntılı bir şekilde öğrencilere öğretilir. Artık bu öğretimin ciddî bir şekilde eleştiriye tabi tutulması gerektiği aşikârdır. Batılı emperyalist güçlerin teorileri yerine Osmanlı’nın, Sultan Abdülhamid’in, Enver Paşa’nın, Atatürk’ün ve Erdoğan’ın geliştirdiği Türkiye görüşleri üzerinde durmak ve bunları ders konusu olarak işlemek gerekir. Sadece Birinci Dünya Savaşı’nda tutmuş olduğumuz yerler ve bunların uluslararası ilişkileri belirleme kapasitesi bile başlı başına bir stratejidir. Bağdat Demiryolu, Doğu-Batı ilişkilerinde Türkiye damgası anlamını taşıyabilirdi. Bu hat tamamlansaydı Çin’in bugün kurmak istediği Çin merkezli dünyayı Osmanlı yüz yıl önce inşa etmiş olacaktı.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı’nı gecikmiş Türkiye merkezli dünyanın yeniden inşası şeklinde değerlendirmemiz gerekir.

#Taksim
#FETÖ