Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim Körfez ziyaretimin duraklarından biri de Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’ydi. Abu Dhabi ve sanat denildiğinde ilk akla gelen hiç şüphesi Louvre oluyor, şimdilik. Şimdilik diyorum çünkü Saadiyat Adası’nda inşası devam eden başka önemli sanat kurumları da mevcut. Bunların başında da uzun süredir beklenen Guggenheim Abu Dhabi. Artık dışarıdan görünüşü hayli belirginleşmiş müzenin. Yaklaşık 1 milyar USD’ye mal olması beklenen müze önümüzdeki yıllarda açılacak. Tabi açılmadan önce koleksiyonundaki eserlerden şimdiden sergiler düzenleniyor.
Louvre Abu Dhabi’yi daha önce birkaç kez ziyaret etme fırsatım olmuştu. Müze dünyanın ilk evrensel müzesi olma iddiasıyla kurulmuştu. Müzenin mimarı Pritzker ödüllü Jean Nouvel. Binlerce yıldızdan oluşan devasa bir kubbesi vardır. Kara ve deniz, doğa ve şehir, geçmiş ve gelecek adeta bir biriyle sohbet eder burada. Avlusundaki “ışık yağmuru” ilk kez ziyaret eden herkesi etkiler. Denizle olan bağı son derece kuvvetli ve şaşırtıcıdır. Müze, geleneksel İslam mimarisinden esinlenmiştir ve anıtsal kubbesi, bir ışık yağmuru efekti ve insanları bir araya getiren benzersiz bir sosyal alan yaratır.
Mimariye biraz bile ilgi duyan herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yapıdır bence.
Bu kez Post-Impressionism: Beyond Appearances (Post-Empresyonizm: Görünümlerin Ötesinde) başlıklı sergiyi görmek için ziyaret ettim. Sergide Vincent van Gogh, Paul Cézanne, Georges Seurat, Henri-Edmond Cross, Emile Bernard, Paul Sérusier, Maurice Denis ve Odilon Redon gibi sanatçıların birçok ironik eseri yer alıyor.
Sergi, her biri bağımsız olarak da değerlen-dirilebilinecek dokuz bölümden oluşuyor. Neo-Empresyonizm, Cézanne, Gauguin ve Pont-Aven, Van Gogh, Nabiler, Toulouse-Lautrec, Odilon Redon, baskılar ve ortaya çıkan yeni hareketlere adanmış yollar takip edilebilinir. Bu bölümler, Post-Empresyonist ustalara yakın bir bakış sunarak ziyaretçilerin eserlerine ve fikirlerine daha derinlemesine dalmalarına olanak tanıyor.
Mısırlı sanatçı Georges Hanna Sabbagh’ın eserlerinin de yer aldığı serginin son bölümü, Post-Empresyonizmin Avrupa’nın ötesindeki geniş kapsamlı etkisini gösteriyor ve müzenin sanat tarihi kanonunu genişletmeye olan bağlılığını vurguluyor.
Sergideki etkileşimli multimedya eserleri sanatçıların hikayelerini keşfetmeye ve hatta kendi eserlerini oluşturmaya davet ediyor. Bu uygulamalı deneyimler, sanat tarihinin en yenilikçi ve etkili dönemlerinden birinde canlı yolculuğu tamamlıyor. Louvre Abu Dhabi’de yer alan bu sergi Musée d’Orsay ve France Muséums işbirliğiyle düzenlenmiş. Sergide hiç şüphesiz en dikkat çeken eser Vincent van Gogh’un meşhur 1889 tarihli Arles’teki Yatak Odası tablosuydu. Görebildiğim kadarıyla ziyaretçilerin büyük bölümü Van Gogh’un eserlerini görmek için oradaydı. Dikkatimi çeken diğer eserler şunlar oldu; Odilon Redon’un Design for a Prayer Rug (Bir Seccade Tasarımı), Japon baskılarının ustaları Utagawa Hiroshige ve Katsushika Hokusai’nin eserleri; Van Gogh’un Siesta’sı, Camille Pissaro’nun Woman Wearing a Green Headscarf’ı.
Louvre Abu Dhabi’den sonraki durağım Körfez bölgelerini kapsayan ve 5 yılda bir tekrar edecek olan (quinquennial) NYU Art Gallery’deki Between the Tides başlıklı sergiydi. Bu sergiyi de bir sonraki yazıda ele alacağım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.