Protagoras paradoksu ya da zamanın hükmü…

04:0010/01/2021, Pazar
G: 10/01/2021, Pazar
Rasim Özdenören

Grek filozoflarından ve sofistlerin önde gelenlerinden Protagoras ile öğrencisi arasında geçen bir anekdot aktarılır. Anekdot aynı zamanda ünlü bir paradoks örneği olarak da kabul edilir.Filozofun yoksul öğrencilerinden biri ders vermesi için hocası Protagoras’a müracaat ederek: “Hocam, şimdi param yok, ancak kazandığım ilk davanın bedeli ile size olan borcumu ödeyeceğim” sözünü verir. Hoca kabul eder. Hoca öğrencisine yetkinlik icazetini verir ve aynı zamanda mahkemeye müracaat ederek borcunu ödemesi

Grek filozoflarından ve sofistlerin önde gelenlerinden Protagoras ile öğrencisi arasında geçen bir anekdot aktarılır. Anekdot aynı zamanda ünlü bir paradoks örneği olarak da kabul edilir.

Filozofun yoksul öğrencilerinden biri ders vermesi için hocası Protagoras’a müracaat ederek: “Hocam, şimdi param yok, ancak kazandığım ilk davanın bedeli ile size olan borcumu ödeyeceğim” sözünü verir. Hoca kabul eder. Hoca öğrencisine yetkinlik icazetini verir ve aynı zamanda mahkemeye müracaat ederek borcunu ödemesi talebiyle öğrencisine dava açar. İddiası şudur: “Ben bu davayı kazanırsam zaten hakkımı alacağım, eğer kaybedersem öğrencim kazanmış olacak, yine alacağım; çünkü anlaşmamıza göre o ilk davasından kazandığı parayı bana ödeyecek.”

Ancak Protagoras gibi bir üstattan ders almış olan genç avukat mahkemeye şu defide bulunur: “Yüce mahkeme, benim bu borcu ödemem gerekmiyor, eğer ben bu davayı kazanırsam zaten beni haklı gördüğünüz için ona bir şey ödemem gerekmiyor. Eğer kaybedersem, anlaşmamıza göre kazandığım ilk davadan ödemeye söz verdiğim için gene bir şey ödemeyeceğim.”

Mahkeme taraflar arasında teati eden bu paradoksu çözemediği için duruşmayı 100 yıl sonraya erteleyerek hükmü zamana bırakır. Böylece kendisi sorumluluktan kurtulur.

Zamanın hükmü ise açık: 100 yıl sonra duruşmaya katılan olmayacağı için dava kapanmış olur.

Aslında paradoks da bence çözülmüş olur.

Peki çözüm nerede?

100 yıl sonrasında bu duruşmaya katılacak kimse hayatta kalmayacağı için genç avukat hocasına olan borcunu ödemekten kurtulur.

Ancak bence sorun bu paradoksun çözülemez oluşunda düğümlenmiyor.

Sorun, davacının da davalının da reddi ve cerhi gayri kabili itiraz olan tezlerinin sağlamlığında düğümlü…

Tez, öyle muhkem olmalı ki kimse ona itiraz etmeye güç yetiremesin!

Tez, öyle muhkem olmalı ki iddia sahibinin de savunmacının da tezleri aynı muhkem yapıda ortaya çıksın!

İddiasını kanıtlayamayan müddei de, savunmayı beceremeyen müdafi de kaybetmeye hükümlüdür…

Bu cümlemizi Amerika başkanlık seçiminde tarafların hâl-i pürmelalinden her durumda sineğin kanadından yağ çıkarmak isteyen açıkgöze kadar her pozisyona uygulamak imkân dâhilinde görünüyor.

Öyle bir iddiada bulun veya öyle bir savunma yap ki dayanakları yüzyıllarca geçerli olsun…

#Protagoras paradoksu