Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde,14 Kasım’a kadar açık olanZihinsel Engelliler Çağdaş Sanat Sergisi’nden söz etmeden önce, galeriyle ilgili kısa bir bilgi vermeliyim ki, zaten halka açık olanKemerburgaz Kent Ormanı’nın yeniden açılmasındaki gibi, o dabir skandala malzeme olmasın.Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi,Taksim Maksemiolarak bilinen,I. Mahmuddöneminde inşa edilmiş tarihi Su Deposu’ndadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi burayı restore ederek, 2008 yılında, zikrettiğimiz adla hizmete açmıştır.Gezi
bir skandala malzeme olmasın.
Neyse ki, eşkıyanın gücü taşlara sökmediği için binası sağlam kalmış, kalkışmanın kolluk gücüyle bastırılmasını izleyen günlerde galeri eski haline getirilmişti.
Zihinsel Engelliler Çağdaş Sanat Sergisi işte burada yer alıyor.
Küratör Beyaz’dan aldığım bilgiye göre, sergi 17-35 yaş arası otistik, down sendromlu, mental 800 öğrencinin ferdi veya müşterek çalışmalarından oluşuyor.
Şimdi sergiye dönüşen projeyle, zihinsel engelli bir bireyin el-göz koordinasyonuna, kas gelişimine, daha genel bir söyleyişle engelli ferdin fiziksel gelişimine katkı sağlamayı amaçladıklarını belirten Beyaz, bunu engellilerin ferdî gelişimi ve grup çalışmalarına uyumu şeklinde ikili bir çabayla gerçekleştirmeye çalıştıklarını ve bu sayede, öğrenciler arasından gerçekten farklı bakışa, tasavvura, tahayyüle, dile ve çizime sahip olanları da keşfetmeyi hedeflediklerini söyledi.
Sergilenen tüm çalışmaları birebir görmeye gayret ederek gezebilmiş olmanın verdiği cesaretle söyleyebilirim ki, sergi şu iki övgüyü hak ediyor:
Zira buradaki çağdaş’ın, şimdiki zaman idrakine; sanatın da maharete, marifete veya hünere nispetle söylendiği aşikardır. Dolayısıyla şimdi zamanın müdriki olarak çağdaşlığı, kendi zamanını hoşluk, mutluluk içinde yaşama; en geniş anlamıyla zanaattan sanata uzanan marifeti de (zihin ve el becerisinin düzeyi ne olursa olsun) her insana verilmiş ortak nimet olarak görme şeklinde anladığımızda, sergiyi doğuran amaç ve uygulama çabası da hedefine ulaşmış olacaktır.
Meselenin bu sözdeki isabeti aşan önemli bir yanı daha var. Şöyle ki, dünyanın en ünlü sanatçıları şu iki şeyi özellikle talep ederler: 1-Aydınlık (ışık), 2-Sadelik. Bu iki esas, sanat yapma kaygısından sıyrılarak sanat yapabilmenin koşulu olmakla daima el üstünde tutulmuş, sanat yapma kaygısının aynı zamanda sanatsal üretim açısından bir şartlanmaya (kendi kurgusunun esaretine girmeye) neden olması ve bu cihetle sanatçının önünde kalın bir sis perdesi oluşturması yönünden üstesinden gelinmesi çok zor bir problematik olarak algılanmıştır.
Her şey bir yana, zihinsel engellilerin eserlerinden söz konusu problematiğin aşılabilirliğine dair çok önemli kanıtlar devşirmemiz mümkündür.
Küratör Engin Beyaz’a, sayılarının fazlalığı nedeniyle isimlerini zikredemediğim proje koordinatörlerine ve sergiye emek veren herkese teşekkür ediyorum.