Hasan Celal Güzel: Altın Nesil’den tank gibi bir adam

04:0020/03/2018, Salı
G: 20/03/2018, Salı
Ömer Lekesiz

Dün sabah erken saatlerde rahmet-i Rahmana erişen Hasan Celal Güzel’in, altı yıl önceki bir köşe yazısı şöyle başlıyordu:“Sevgili okuyucular, bu pazar sizlere bir zamanlar Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’nde yetişen bir ‘Altın Nesil’i, bu nesle dâhil olan ve bu neslin başını çeken, erken kaybettiğimiz mücahit ruhlu üç arkadaşımızı anlatmak istiyorum: Ahmet Arıca, Yusuf Aydın ve Numan Yazıcı...”Güzel’in adını ilk 12 Eylül sonrasında merhum Ahmet Arıca’dan duymuştum. Güzel’in söz

Dün sabah erken saatlerde rahmet-i Rahmana erişen Hasan Celal Güzel’in, altı yıl önceki bir köşe yazısı şöyle başlıyordu:

“Sevgili okuyucular, bu pazar sizlere bir zamanlar Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’nde yetişen bir ‘Altın Nesil’i, bu nesle dâhil olan ve bu neslin başını çeken, erken kaybettiğimiz mücahit ruhlu üç arkadaşımızı anlatmak istiyorum: Ahmet Arıca, Yusuf Aydın ve Numan Yazıcı...”



Güzel’in adını ilk 12 Eylül sonrasında merhum Ahmet Arıca’dan duymuştum. Güzel’in söz konusu yazısında, “Meselâ bir Ahmet Arıca ile konuşurken kendinizi bin sene önce Anadolu’ya gönderilmiş bir mücahitle görüşür gibi hissederdiniz. Arıca zerre kadar korku bilmeyen, görüşlerini açıkça söyleyen, mert bir mücahitti” cümleleriyle tavsif ettiği Ahmet Arıca...

Turgut Özal, 1983’te Başbakan olunca müsteşarlık için Güzel’i düşünmüş, ancak geçmişteki nedeni bilinmeyen bir kırgınlığı yüzünden Güzel onun teklifine karşı biraz nazlı davranmıştı.

Arıca’nın onu iknaya çalıştığını hatırlıyorum ve Güzel adının da benim zihnime o günkü ilgili konuşmalardan yerleştiğini, Haşim Kılıç’ın Sayıştay üyeliğine seçilme sürecinde ise, adeta bir tekerlemeye dönüşen “Hasan Abiye bir soralım” söyleyişiyle kalıcılaştığını...

1986’da aktif siyasete girerek ANAP’tan milletvekili seçilip, Özal Hükümeti’nde, Devlet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü, bilahare Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı; Dışişleri Bakan Vekilliği yaptığı yıllarda ise renkli kişiliğiyle hep gözönündeydi zaten; derin bürokrasinin en iyi işleyen aklı ve hafızası olarak nam salmıştı; kanunları, kararnameleri, tüzükleri hıfzetmiş biri olmasıyla “Hasan Abiye bir soralım” söyleyişini gerektiren ve hak eden en başarılı insan vasfına ulaşmıştı.

“Hiçbir başarının cezasız kalmayacağı” şeklindeki hükmün Güzel’e uygulanması da fazla gecikmedi. ANAP’ın liderliğine talip olmasıyla birlikte, onca yıl hizmet ettiği devletin operasyonuna maruz kaldı:

Güya Özal ile (Baba) Bush’un görüşme tutanakları dışişleri memuru Hande Mumcu tarafından ona verilmiş, o da gazetelere sızdırmıştı. Aşk-meşk ilişkisiyle soslanarak medyaya servis edilen bu Kripto Davası birkaç yıl sonra sanıkların beratıyla sonuçlansa da bir süre için Güzel’in üstüne yapıştı.

Güzel, masumiyetinden ve hizmet aşkından aldığı güçle 1992’de Yeniden Doğuş Partisi’ni (YDP) kurdu, Genel Başkanı seçildi. Onun direncinden ve toplum nezdindeki etkisinden korku duyan 28 Şubat’ın sivil ve resmi darbecileri yakaladılar bu kez de onu: Genelkurmay bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetleriyle ilgili gizlilik dereceli bazı belgeleri basına dağıttığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

Gözaltına alındığı esnada, “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanmış, Anayasa’ya, hukuka aykırı biçimde çalışan bir cunta var. Ben bunu açıkladım. Hayatımın en şerefli işini yaptım. Ucunda ip bile olsa yine aynı şeyi yaparım. Ne DGM savcılarının verdiği siyasi karar, ne Genelkurmay, ne de Onbaşı Mesut beni korkutamaz’’ diyerek, darbelere ve darbecilere olan nefretini cesurca ortaya koyan Güzel, o günden vefat ettiği güne kadar, malum gazetenin andıç çavuşlarının ve muhbir tabiatlı kalemşorlarının yakın takibine, sataşmalarına, suçlamalarına muhatap olageldi.

Güzel’in BÇG tarafından tutuklanmasını ganimet bilerek, kendisini hakim yerine koyan o muhbir tabiatlılardan biri, aynı gün alelacele şunları yazmıştı:

“Kesintisiz eğitim kavgasında Refah’a çok yakın tavır izledi, Sultanahmet İmam Hatip Mitingi’nde en heyecanlı hatipler arasındaydı.

Hasan Celal Güzel, bize göre cumhuriyet düşmanları ile ittifak kurdu.

"Bu yüzden yargılanacak.

"Demokrasilerde hukuk sistemi halk adına çalışır, yargıçlar, savcılar vatandaş adına güç kullanır.

"Demek ki, Hasan Celal Güzel aslında sizin, benim vicdanımda yargılanacak... Ve mademki Büyük Jüri’yiz, Hasan Celal Güzel’in sicilini anımsamakta yarar var.”

Şimdi MİT TIR’larının görüntülerini Cumhuriyet gazetesinden Can Dündar’a vermekten tutuklu bulunan bu darbeci kalemşora ilaveten, onun yakın dostu olan bir andıççının takipçilik kabiliyetini de, Güzel’in “Artık darbe yapmak da zamparalık yapmak da zor” sözü üzerine yine malum gazetede döktürdüklerinden anlayabiliriz.

Onca düşman arasında, onca derin operasyonlara, onca kalemli darbecinin yakın takibine maruz kalıp da, Güzel gibi başı dimdik, onurla yaşayan kaç kişi çıkar dersiniz?!

Bu, onun kader hanesindeki en önemli nasibdir; kendisinin, yazımızın başında, ondan zikrettiğimiz “Altın Nesil” tanımına bizzat dahil oluşundan kaynaklanan bir nasib...

Mekânı cennet olsun.

İnşallah, onun onur emanetinin sahipleri çok olsun.

#Hasan Celal Güzel
#Vefat