|
Taha Abdurrahman İstanbul’da

Taha Abdurrahman
(d. 1944, Fas / Cedide),
İslam Düşünce Enstitüsü’nün
davetiyle bir konferans vermek üzere İstanbul’a geldi ve nasipse bugün saat 18:00’de TDV İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) dinleyicilerine hitap edecek.
İslam Düşünce Enstitüsü’nün kurucusu
Mehmet Görmez
Hocamızın, Taha Abdurrahman’ın eserlerinin Türkçe çevrilmesi konusundaki yoğun arzusunun,
Cevat Özkaya
Ağabeyimizin yönetimindeki
Pınar Yayınları’nda
karşılık bulmasından hareketle, şimdi müellifin mezkur enstitünün daveti ve ev sahipliğiyle İstanbul’u teşrifini o arzu ve karşılığın taçlanması olarak yorumlayabiliriz.
Pınar Yayınları, son dört yılda Taha Abdurrahman’ın şu dokuz kitabını yayımladı:
Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında; Dini Amel ve Aklın Yenilenmesi; Ahlak Sorunsalı
-Batı Modernitesinin Ahlaki Eleştirisine Bir Katkı;
Amel Sorunsalı
-Bilim ve Düşüncenin Pratik Temelleri Üzerine Bir Araştırma;
Dinin Ruhu
– Sekülarizmin Sığlığından İlahi Sözleşme ve Emanet Paradigmasının Enginliğine;
Modernlik
Ruhu
-İslami Bir Modernlik İnşasına Giriş;
Dilsiz Olmaz
– Dil ve Mantık Üzerine Bir söyleşi;
Seküler Ahlakın Sefaleti
– İlahi Emanet Paradigmasının Seküler Ahlak Eleştirisi;
Hakikat Arayışı
– Geleceği İnşa Ufkunda Konuşmalar.
Bunlara ilaveten,
Wael B. Hallaq
imzalı,
Modernitenin Reformu – Abdurrahman Taha’nın Felsefesinde Ahlak ve Yeni İnsan
adlı kitabı da (Ketebe 2020) zikretmemiz yerinde olacaktır. Zira bu kitap Taha Abdurrahman’ın tefekkürünü topluca ele alma tahtında -yer yer ciddi eleştirileri de ihtiva etmekle- bize göre Hazretin külliyatına dahildir.
Taha Abdurrahman’ın -inşallah- bugün vereceği konferansa
Özgün Bir İslam Felsefesi Nasıl İnşa Edilir?
başlığı uygun görülmüş.
Muhtevasına ancak dinlememiz nasip edildiğinde vakıf olabileceğimiz bu başlığın
özgünlük, İslam Felsefesi ve inşa
terimlerinin ilk kullanılışlarından beri kendileriyle birlikte var olagelen ve çoğu hâlen çözülemeyen problemleri açık etmesi bakımında da önemli olacağını düşünüyorum.
Bu bağlamda
Gazzâlî’nin
(rahimehullâh) Tehâfütü’l-Felâsife’sine en ciddi itirazlardan birinin Batı’dan
İbn Rüşd’ün
Tehafütüt-Tehafüt’üyle gelişindeki
ironiye
işaret ederek, Taha Abdurrahman’ın Batıcılığın değilse de Batının ürettiği refah ve özgürlüğün bir kültürel hat halinde getirildiği Fas’ta Batı felsefesiyle hesaplaşmayı Gazzâlî’nin hareket merkezi olarak seçtiği felsefeden ahlâka taşıması (ki, ilginç bir tevafukla Bü’sü’d-Dehrâniyye: en-Nakdu’l-İ’timani li Fasli’l-Ahlâk ‘ani’d-Din adlı kitabının Türkçe basımına
Seküler Ahlakın Sefaleti
– İlahi Emanet Paradigmasının Seküler Ahlak Eleştirisi adının verilmesine de dikkat çekelim) yukarıda zikrettiğimiz önemi pekiştirmektedir.
Öte yandan, mümkündür ki Gazzâlî ile Taha Abdurrahman tefekkürü arasında yaptığımız bu kısmi ayrıma, Gazzâlî’nin her şeyden önce bir ahlâk alimi olması bakımından itiraz edilebilirse de bizim burada Fas, Tunus, Cezayir ve Endülüs Müslümanları arasında modern zamanlarda tartışılmaya başlanan
“Batıcı olmadan Batı ile olmak”
meselesinde, Taha Abdurrahman’ın görüş beyan eden en ciddi ve en tutarlı isimlerden biri olması da zikrettiğimiz özel öneme dahildir.

Zira, Taha Abdurrahman babasının klasik eğitimi sürdüren bir medresede müderris olması hasebiyle ilk eğitiminde ona tabi olmuş, bu sayede Mağrip’te tevarüs edilegelen dinî kültürle yetişmiştir. Orta eğitimini Dâr-ı Beydâ’ kentinde yapmış, ardından Rabat’taki V. Muhammed Üniversitesinde felsefe bölümünü kazanarak mantık ilmiyle uğraşmış ve mezun olmuştur (1970).

Sonra akademik eğitimini tamamlamak üzere Fransa Oxford ve Sorbonne üniversitelerine gitmiş, 1972 yılında Sorbonne Üniversitesinde Dil Felsefesi alanında Ontoloji Sorunsalının Dilsel Yapısı başlıklı teziyle doktorasını tamamlamış, 1985’te aynı üniversitenin Edebiyat ve İnsanî Bilimler kısmında Doğal ve Argümantatif İstidlalin Mantığı isimli teziyle ikinci doktorasını yapmıştır.

Meslek hayatına mezunu olduğu Rabat’taki V. Muhammed Üniversitesi Edebiyat ve İnsanî Bilimler Fakültesi’nde Mantık ve Dil Felsefesi hocalığı yaparak başlayan Taha Abdurrahman, burada baskın olan komünist ve liberal ideolojilere tabi olmayı reddederek, kendi tefekkürünün inşasında fenomenolojik yönteme (Din’i / Tanrı’yı paranteze almasından olsa gerek) mesafeli durmuş, yaptığı araştırmalar ve telif ettiği eserlerdeki tezlerini temelde mantık, dilbilimleri, mantık felsefesi ve dil felsefesi alanlarında ulaşılan en son gelişmeler üzerine kurmuştur. (İLEM İslam Düşünce Atlası)

Okuru olarak bugün Taha Abdurrahman’ı dinlemenin değerli bir tecrübe olacağına inanıyorum.

#Aktüel
#İslam
#Ömer Lekesiz
2 ay önce
Taha Abdurrahman İstanbul’da
Esir Şehirlerin eserleri
Bu mel’un amacı nasıl engelleriz
İki dağ arasında
Enflasyonun sosyolojisi
Demokrasi mi piyasaları bozuyor, piyasalar mı demokrasiyi?