İslam’ın peygamberi İbrahim Aleyhisselam hakkında önceki yazılarımızda gerekleri tashihleri belli oranda yaptığımızı düşünerek şimdi İslam’ın muvahhitlikle kayıtlı Peygamberlerinden Süleyman Aleyhisselam ile Yahudilerin yarı pagan Kral Süleyman’ı arasındaki farkları işaretlemek istiyoruz.
“Andolsun biz Dâvûd’a tarafımızdan müstesna bir lütufta bulunduk. ‘Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin. Ey kuşlar! Siz de!’ dedik ve onun için demiri yumuşattık.
(Ona şöyle buyurduk:) ‘Geniş zırhlar imal et, örgüsünü ölçülü yap.’ Siz de (ey müminler) dünya ve âhirete faydalı işler yapın; şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.
Süleyman’ın emrine de sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yol almakta olan rüzgârı verdik. Onun için bakır madenini eritip akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun maiyetinde çalışanlar vardı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona yakıcı ateşin azabını tattırırdık.
Onlar Süleyman’a, isteğine göre yüksek ve görkemli binalar, heykeller, havuz gibi lengerler, yerinden kalkmaz kazanlar imal ederlerdi. Ey Dâvûd ailesi! Şükür için çaba gösterin. Kullarım arasında hakkıyla şükredenler pek azdır.
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü, ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.
Andolsun ki oturdukları yerlerde Sebe kavmine ait büyük bir işaret vardı. Biri sağda diğeri solda iki bahçe. ‘Rabbinizin bahşettiği rızıktan yiyin ve O’na şükredin. Ne güzel bir belde ne bağışlayıcı bir Rab!’
Ama onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, acı yemişli, ılgınlı ve birkaç da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.” (Sebe, 34/10-14; meal: Kur’an Yolu)
Bu ayetlerden ilk bakışta -maddi planda- fark edebildiklerimiz şunlardır:
Allah, arzda var ettiği demirin yumuşatılmasını Hz. Davud’a lütfetmiş, o da yine Allah’tan aldığı emirle (bilgiyle) geniş zırhlar yapmak suretiyle düşmanlarına galip gelmiştir.
Ancak onlara zikredilen imkanlarının verilmesi muvahhitlikleriyle kayıtlı olup, yukarıda Kuşeyrî’den naklettiğimiz üzere tevhidin “Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmak” tanımına göre her ikisin de istenen şey, dağların ve kuşların da katılacakları zikir üzere olmaları yani ibadet etmeleridir. Dolayısıyla dünyada elde edilen ve edilmeyen her şeyi Allah’tan bilmek ve her iki durumda Allah’ı hatırlamak zikre dahil olduğundan onlar da Allah’ın emir ve yasaklarına uyma şartında tevhide tabi kılınmışlardır.
Bu husus tam da Yunus Emre’nin şu beytindeki manaya tekabül etmektedir:
“Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.