‘Süleyman var Süleyman’dan içeri’

04:0022/10/2024, Salı
G: 22/10/2024, Salı
Ömer Lekesiz

Konu Allah’ın peygamberleri olduğunda onların arasını ayırmamakla ve onlarla ilgili Rabbimizden ve Peygamberimiz Aleyhisselam’dan gelen bilgi ve haberleri ‘İşittik, itaat ettik” diyerek tasdik etmekle yükümlüyüz (Bakara 2/285; Nisa 4/150-152). Çünkü bu husus tevhit inancıyla kayıtlıdır ve Kuşeyrî ’nin el-İşârat’ındaki kelimeleriyle “Tevhidin ilkeleri şeriatlara göre değişmez; onun özü hükümlerde aynıdır. Bu anlamıyla tevhit Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmayı iktiza eder. Allah’a

Konu Allah’ın peygamberleri olduğunda onların
arasını ayırmamakla
ve onlarla ilgili Rabbimizden ve Peygamberimiz Aleyhisselam’dan gelen bilgi ve haberleri ‘İşittik, itaat ettik” diyerek tasdik etmekle yükümlüyüz (Bakara 2/285; Nisa 4/150-152).
Çünkü bu husus tevhit inancıyla kayıtlıdır ve
Kuşeyrî
’nin el-İşârat’ındaki kelimeleriyle “Tevhidin ilkeleri şeriatlara göre değişmez; onun özü hükümlerde aynıdır. Bu anlamıyla tevhit Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmayı iktiza eder. Allah’a itaat edenlere ödül verecekken kafirlerin şiddetli azabı olacaktır.”
ABD-İsraili’nin, vahşetin son örneği olarak yaptıkları Filistin işgal ve soykırımını, tevhit inancından yoksunlaştırdıkları peygamberleri
araçsallaştırarak
meşrulaştırmaya çalışmaları kapsamında uydurdukları yalanları, kendi sahih kaynaklarımız ışığında tashih etmeye çalışıyoruz.
Söz konusu araçsallaştırmada,
Arzımevud
hayaline tabi olarak
Hz. İbrahim
’in adı öne çıkarılırken, imparatorluk hayallerine tabi olarak da
Hz. Süleyman
’ın adı öne çıkarılmaktadır.

İslam’ın peygamberi İbrahim Aleyhisselam hakkında önceki yazılarımızda gerekleri tashihleri belli oranda yaptığımızı düşünerek şimdi İslam’ın muvahhitlikle kayıtlı Peygamberlerinden Süleyman Aleyhisselam ile Yahudilerin yarı pagan Kral Süleyman’ı arasındaki farkları işaretlemek istiyoruz.

Babası
Hz. Davud
ile Hz. Süleyman M.Ö. 1000 – 920 yılları arasında konumlandırılır. Hz. Davud
Kudüs’ü
bu devirde ele geçirerek ilk Yahudi devletinin temelini atmış, Hz. Süleyman ise o devletin sınırlarını Filistin merkezli olarak Azerbaycan, Kuzey İran, Doğu Anadolu, Mezopotamya, Arabistan, Yemen, Habeşistan, Kızıldeniz ve Mısır’a kadar genişletmiştir.

“Andolsun biz Dâvûd’a tarafımızdan müstesna bir lütufta bulunduk. ‘Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin. Ey kuşlar! Siz de!’ dedik ve onun için demiri yumuşattık.

(Ona şöyle buyurduk:) ‘Geniş zırhlar imal et, örgüsünü ölçülü yap.’ Siz de (ey müminler) dünya ve âhirete faydalı işler yapın; şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.

Süleyman’ın emrine de sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yol almakta olan rüzgârı verdik. Onun için bakır madenini eritip akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun maiyetinde çalışanlar vardı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona yakıcı ateşin azabını tattırırdık.

Onlar Süleyman’a, isteğine göre yüksek ve görkemli binalar, heykeller, havuz gibi lengerler, yerinden kalkmaz kazanlar imal ederlerdi. Ey Dâvûd ailesi! Şükür için çaba gösterin. Kullarım arasında hakkıyla şükredenler pek azdır.

Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü, ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.

Andolsun ki oturdukları yerlerde Sebe kavmine ait büyük bir işaret vardı. Biri sağda diğeri solda iki bahçe. ‘Rabbinizin bahşettiği rızıktan yiyin ve O’na şükredin. Ne güzel bir belde ne bağışlayıcı bir Rab!’

Ama onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, acı yemişli, ılgınlı ve birkaç da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.” (Sebe, 34/10-14; meal: Kur’an Yolu)

Bu ayetlerden ilk bakışta -maddi planda- fark edebildiklerimiz şunlardır:

Allah, arzda var ettiği demirin yumuşatılmasını Hz. Davud’a lütfetmiş, o da yine Allah’tan aldığı emirle (bilgiyle) geniş zırhlar yapmak suretiyle düşmanlarına galip gelmiştir.

Hz. Süleyman’ın babasından devraldığı bu mirasa, ona eritilerek akıtılan bakır madeninin de verilmesiyle
medeniyet/kültür kurucu
araçlar Allah’ın lütfu ve öğretmesiyle ortaya çıkmış olmaktadır.
Mülk
kelimesinin aynı zamanda
bilgi
demek olduğunu düşündüğümüzde Hz. Süleyman’a rüzgarla cinlerin sevk ve idaresinin verilmesi, kuş dilinin ve ihtiyaç duyulan bilgiden gerektiği kadarının (Neml, 27/16) öğretilmesi de onun savaş, korunma, inşa, hayatı kolaylaştırma, “dünya ve ahirete faydalı işler yapma” yönünde
medeni
üstünlük bahşedilmiştir.

Ancak onlara zikredilen imkanlarının verilmesi muvahhitlikleriyle kayıtlı olup, yukarıda Kuşeyrî’den naklettiğimiz üzere tevhidin “Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmak” tanımına göre her ikisin de istenen şey, dağların ve kuşların da katılacakları zikir üzere olmaları yani ibadet etmeleridir. Dolayısıyla dünyada elde edilen ve edilmeyen her şeyi Allah’tan bilmek ve her iki durumda Allah’ı hatırlamak zikre dahil olduğundan onlar da Allah’ın emir ve yasaklarına uyma şartında tevhide tabi kılınmışlardır.

Bu husus tam da Yunus Emre’nin şu beytindeki manaya tekabül etmektedir:

“Süleyman kuş dilin bilir dediler

Süleyman var Süleyman’dan içeri”

#islam
#gündem
#Ömer Lekesiz