Ayrıca mezkûr zikrediş ve ilettiğimiz sonuç, “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (5 Maide: 8) mealindeki İlahî hükme tabi olarak ilgili sapkın fırkaların tekfir edilmemesi konusunda değerli bir hassasiyeti de doğurmuştur.
Hanefilik mezhebine tabi bulunan Büyük Selçuklu sultanları ve emirleri, Bâtınilerin Abbasi hilafeti üzerindeki etkisini kırmayı peşinen ve hükmen üstlenmiş; halife de onları Bâtınîlere karşı bir kurtuluş umudu olarak görmüştür. Nitekim Selçuklu hükümdarı halifenin özel davetiyle Bağdat’a gitmiş ve onun sarsılan prestijini iade etmiştir. Ancak Büyük Selçuklu bununla yetinmemiş, din ve iktidar arasındaki ayrımı ortadan kaldırmak maksadıyla önce saltanat ve hilafet mensuplarının karşılıklı evliliklerini bu uğurda kullanmak istemiş; giderek bununla da yetinmeyip Abbasi hilafetini Bağdat’ın dışına çıkarmak istemiştir.
Ancak bu gerçekleşme iki problemi de beraberinde getirmiştir.
İkincisi, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran savaşını takiben Kızılbaşlara uyguladığı şiddet, hem Osmanlı’nın o şiddeti din algısı içinde makulleştirmesine hem de Şah İsmail taraftarlarının da yine din algısı içinde gereğinden fazla abartmasına sebep olarak, Aliîlik tarikatı ile Ehl-i sünnet arasında uydurma hadislerle, rivayetlerle ve efsanelerle takviye edilmiş derin bir uçurum açmıştır.
Bu uçurum hiç kapanmamış, bilakis Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki olaylarla derinleşmiştir. Şimdi hızlı bir geçişle yukarıda zikrettiğimiz hadiselerin bir günümüz Alevîsinin bakış açısına nasıl yansıdığına bakarak, artık kendi günümüze gelelim:
“Alevilerin politize olma süreci yani sizin incelediğiniz Türkiye Birlik Partisi dönemi ve ardından yaşanan Madımak arasında herhangi bir bağ gördünüz mü?
"Şöyle bir bağ var bence. Alevilerin geçirdiği sürecin değişmezleri var; sürekli olarak iktidar dışında tutulmaya çalışılması, ekonomik, siyasal veya kültürel açıdan kenarda bırakılmak istenilmesi, dinsel açıdan hâkim dini anlayışın dışına itilerek ötekileştirilmesi, yok sayılması ve imha… Öyle ki, Batıni özelliklerini dikkate alarak söylediğimizde bu dışlamanın tarihi Selçuklulara hatta Ehlibeyt tartışmaları odağında İslam’ın doğuş sürecine kadar götürülebilir. Ama Alevilere yönelik sistematik dışlamanın yoğunlaşmasının Osmanlı İmparatorluğu, özellikle de 16. Yüzyılda Osmanlı-Safevi gerginliğine bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz.”
Buradan devam edelim inşallah.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.