Hakikat, daimatek bir şeyin hakikatiolsa da, onun dile getirilmesi olarakgüzel söz, yeni hakikatlerepencere açması, hakikatin hayat ve beyan esasındakapsamının genişletilmesibakımından çok katlı, çok boyutlu bir yapı arz ederZira hergüzel sözverimlilik, bolluk, bereket, ihsan, nimet, bağış, kerem anlamında tekvinî olaraktevhide ve çokluğa tabidir. Bu manada her söz “kün”den biröze ve “besmele”den birbiçime sahiptir.Ecdadımız söz konusu öz ve biçimi dikkate alarak, daima güzel sözü kayda geçirmeye,
, daima
olsa da, onun dile getirilmesi olarak
, yeni hakikatlere
, hakikatin hayat ve beyan esasında
kapsamının genişletilmesi
bakımından çok katlı, çok boyutlu bir yapı arz eder
Zira her
verimlilik, bolluk, bereket, ihsan, nimet, bağış, kerem anlamında tekvinî olarak
tevhide ve çokluğa tabidir
. Bu manada her söz “
”den bir
e ve “
”den bir
e sahiptir.
Ecdadımız söz konusu öz ve biçimi dikkate alarak, daima güzel sözü kayda geçirmeye, yenilerini söyleyerek onu çoğlatılmaya gayret etmişlerdir. Hatta kimileri, en güzel sözleri seçip derlemek suretiyle, hem ilgililerine bir hizmet sunmuşlar, hem de başkalarının söylediklerini kayda geçirmek (hıfzetmek) suretiyle, güzellikte onları aşan (tekrarlamaktan kaçınan) yeni bir imkan ve yönelim elde etmişlerdir.
Bugün bizler de gerek mezkur derlemelerden, gerekse yeni okumalarımızdan, güzel sözler elde etmeye devam etmekle kalmıyor,
itibariyle
diye adlanadırılan sanal alanlarda onları paylaşarak, çok hızlı bir şekilde yayılmalarına da katkıda bulunuyoruz.
Elbette, hemen her güzel söz ilk söylenişi itibariyle, belirli
ve paylaşılması o bağlamda (dolayısıyla sözün kendisinde) bir
göze almakla mümkündür. Ama sözün kaderi (hilkati, yapısı) hep böyle değil midir zaten?
Ben de cehlimle ulaştığım bu husustan cesaret alarak,
’in sözlerinden, nasipse zaman zaman alıntılar yapacağım. Bununla, onun sözlerini mümkün olabildiğince bağlamında sabit tutmaya ve sosyal medyadaki muhtemel yağmalasına karşı onun
doğrusunu nakletme cihetinden
kısmen engel olmaya çalışacağımu umuyorum:
Şeyh Muhyiddin’den esas alacağım ilk eser,
’dir.
tarafından Türkçe’ye çevirilmiş ve
tarafından 2006 – 2012’de 18 cilt halinde yayınlanmıştır.
“Müminlerin seçkinlerinin takip ettiği Allah’a giden yol dört kısımdır:
,
,
ve
ler.” (FM, 1:79)
“
, öğrendiği şeyden haber verendir. (FM, 1:241)
“
, Hak’tan alır
e verir, nefis akıldan alır ve ondan fiil meydana gelir.” (FM, 1:255)
“Hak ile kullar arasında
ten başka bağıntı,
den başka
,
başka
yoktur. Bunun dışında ise sadece körlük ve karıştırma vardır.” (es-Sünhaci’den nakl., FM, 1:256)
“Bazen
, kabul etme ve razı olmak anlamına gelir.” (FM, 1:269)
“
öncedir,
sonra.” (FM, 1:346)
“Topraktan olması nedeniyle Adem’e doğası gereği tevazu verilmiştir. Büyüklenirse kendisine ilişen ve Adem’in de içerdiği ateş unsuru sayesinde kabul ettiği bir durum nedeniyle büyüklenir.” (FM, 1:381)
“Selam bir duadır.” (FM, 1:411)
“Hz. Peygamber, efendisinin dövdüğü bir cariyeye şöyle demiş: ‘Allah nerededir?’ Kadın göğü işaret etmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber, kadının işaretini (delil) kabul edip, sahibine şöyle demiştir: ‘Onu azad et, çünkü
.” (FM, 2:77)
“Ebu’l-Bedr şöyle dedi: ‘Ebu’s-Suud, başka hiç kimseden duymadığım şu mısrayı sürekli tekrarlardı:
Ayağını ölüm batağına yerleştirdi
Dedi ki ona: Tabanının altındaki yeniden diriliştir
O şöyle derdi: Beş vakit namaz ve ölümü beklemekten başka bir şey yok! Bu sözün altında büyük bir bilgi yatar. Yine şöyle derdi:
Allah karşısında adam, evcil bir kuş gibidir: dolu bir ağız, koşan bir ayak!
” (FM, 2:89)
“Hz. Peygamber: Ümmetim içinde
sahipleri var ise, Ömer onlardan biridir.” (FM, 2:125)
“
, toprağın bitirdiği şeyler için yağmur gibidir. Niyet zatı yönünden tek, konusu –ki niyet edilen şey demektir– itibariyle farklıdır.
ise niyete değil, niyetin ilgili olduğu şeye göredir. Çünkü niyetin payı, fiile yönelmek ya da onu terk etmektir.” (FM, 2:150)
“Öfke, kalbin karanlığıdır.” (FM, 2:157)
“Yaygı üzerine otur. (...) Yayılmaktan sakın!” (FM, 2:215)
“
, yaratıklara muamele ederken, imkanı ve kudreti ölçüsünde gücünü Hakkı razı edecek şekilde harcayan kimsedir.” (FM, 2:249)
“Sabır aydınlıktır. Tasa nefsin karanlığıdır.” (FM, 2:291)
“
, alemin iyiliğinin kendisinde bulunduğu bir imkandır.” (FM, 2:311)
“
i çok olan kimseye, her şeyin lüzumsuzu daha hızlı ulaşır.” (FM, 2:332)
“İnsan
, uyuduğu hale göre berzah alemine göçer.” (FM, 2:345)
“
ler, beşincisi olmayan dört kısımdır: Rabbânî düşünce, melekî düşünce, nefsî düşünce ve şeytanî düşünce.” (FM, 2:355)
“
, karşı tarafın görüşünü anlamamaktan ve lafızların anlamını araştırmamaktan kaynaklanır.” (FM, 2:385)
#Şeyh Muhyiddin
#Ekrem Demirli
#Fütûhât-ı Mekkiyye