Hamas’ın cihadıyla ilgili kalbimiz değil ama aklımız neden karışık

04:0026/10/2023, Perşembe
G: 25/10/2023, Çarşamba
Ömer Lekesiz

İnsan zihninin işleyişinde şimdide olan, geçmişte olanın daima önüne geçer. Şimdi olanın doğru anlaşılmasının şartı olan geçmiş, zamanla tarihe konu olduğu için, salt okuma ve anlama çabasına havale edilmiş bir mantık ilişkisine indirgenerek pasifleştirilirken, şimdi ise şu ya da bu yanlarıyla bizzat görülenler, tanık olunanlar üzerinden, mantık kurmayı da gereksizleştirecek, yani ilgilisini düşünme zahmetinden de kurtaracak şekilde aktifleştirilerek duygularda ve akılda hakimiyet kurar. Bu hakimiyetin

İnsan zihninin işleyişinde şimdide olan, geçmişte olanın daima önüne geçer.

Şimdi olanın doğru anlaşılmasının şartı olan geçmiş, zamanla tarihe konu olduğu için, salt okuma ve anlama çabasına havale edilmiş bir mantık ilişkisine indirgenerek pasifleştirilirken, şimdi ise şu ya da bu yanlarıyla bizzat görülenler, tanık olunanlar üzerinden, mantık kurmayı da gereksizleştirecek, yani ilgilisini düşünme zahmetinden de kurtaracak şekilde aktifleştirilerek duygularda ve akılda hakimiyet kurar.

Bu hakimiyetin günümüz şartlarında aklın tezahürlerinden olan kuşku bülbülünü harekete geçirmesi kaçınılmazdır. Zira olan hakkında görüş belirtmek sosyal medya ağlarıyla sıradanlaştırılmış, her kafadan bir sesin çıkması bu zamanın normali haline getirilmiş; ağzı olanların kendilerini konuşmak zorunda hissettikleri şu ortamda maruz kalınan malumat seli üzerinden kalplerin kararsızlaşması, aklın karışması, duyguların mantığı ötesine geçmesi kanıksanmaya başlanmıştır.

Tarih belirterek söyleyecek olursak, 7 Ekim 2023 tarihinde, Siyonistler tarafından altı yönden abluka altına alınmış 360 km karelik Gazze şeridinde, Siyonist baskısına, zulmüne, katline karşı tahammülünün son kırıntılarını da kaybetmiş olan Hamas’ın, bunlara itirazen yaptığı yarma harekatı, oluşu ve son durumu itibariyle yukarıda zikrettiğimiz algı ve anlayışın en son ve en somut örneğini oluşturmaktadır.

Konuyla ilgili ilk yazımızda “ABD’nin amiyane söyleyişle coğrafyamıza çökmek için el-Kaide işbirliğiyle 11 Eylül’de ürettiği ‘danışıklı terör’ün bir benzerinin bu kez ABD ve İran’ın işbirliğiyle Filistin için üretilip üretilmediğine dair soruların akil zihinleri kemirmekte olduğunu da şimdilik buraya kaydetmekle yetinelim.” dememize neden olan Hamas’ın yarma harekatında, her güne 315 şehidin düşmesi, bunun yüzde yetmişini çocuk ve kadınların oluşturması, yukarıda zikrettiğimiz şekliyle şimdinin hayatımızdaki baskınlığını tek başına göstermeye yeterli gelmektedir.

Siyonist muhiplerinin denizde, karada ve havada yaptıkları Gazze şeridinin neredeyse iki misli büyüklüğüne varan silah tahkimi ile Siyonistlerin onların koşulsuz desteğinde Gezze’de yaptığı yıkım, -söz konusu olay vesilesiyle tek bir millet halinde gelip bölgemize yığılan kafirleri de bir yana bırakalım- bizzat bizlerde yüzlerce sorunun oluşmasına, kuşkuların ve tereddütlerin doğmasına neden olmuştur.

Bu bağlamda kendimizden baktığımızda Hamas’ın cihadıyla ilgili kalbimiz de değil ama aklımızda ciddi bir karışıklığın ortaya çıktığı aşikardır. Çünkü göz gördüğüne itibar etmekte ve kuşku daima kanaatin önünde gelmektedir.

Peki, gördüklerimizin ve bunlardan doğan kuşkularımız izinde, kalbimizin kararını sağlama almakla birlikte, aklımızın karışıklığına neden mani olamıyoruz?

Bu soruyu cevaplayabilmek için önce kalbimizin kararından yana emin oluşumuzun nedenine bir bakalım:

Kur’an’dan, hadislerden ve inanç tarihinizden aldığımız bilgiye göre, Mezopotamya Akdimize de mekan olan Filistin’deki Kudüs hareminin Hz. Peygamber’in risaletiyle birlikte uzunca bir süre kıblemiz olması, yine Peygamberimiz’in miracının da buradan başlaması nedeniyle genelde Filistin’le, özelde Kudüs’le manen -ertelenmez ve ihmal edilmez- bir iç bağa sahibiz.

Rabbimiz’in çevresiyle birlikte bereketli kıldığı, MÖ 1600’lerde Hz. İbrahim’in; MS. 621’de İsra ve mirac sebebiyle Hz. Peygamber’in; 638’de kan dökmeksizin Hz. Ömer’in; 1185’te Haçlıları püskürten Selahaddin Eyyübî’nin; 1517’de ihlaken Yavuz Sultan Selim’in ayak bastıkları ve el vurdukları Kudüs, yıkılmanın eşiğindeki Osmanlılar tarafından 1917’de İngiliz mandasına terk edilmiştir.

Bu tarihten itibaren Siyonizm ideolojisinin taşıyıcısı olan Yahudilerin, başta İngiltere olmak üzere muhiplerinin desteğinde başlayan Filistin topraklarını işgali, Filistinlilerin katledilmelerini, sürülmelerini, başlarını kaldıramayacak derecede ölüm tehdidiyle korkutularak sindirilmelerini beraberinde getirmiştir.

Hamas’ın yarma harekatından söz ettiğimiz yerde işte bu şerli oluşumdan ve bunun kahredici tezahürlerinden söz ettiğimizi bilir; Hamas’a duyduğumuz muhabbeti ve onun başarısı için ettiğimiz duaları, Filistin’in işgal edilmesine ve halkının Batılı devletlerin himayesindeki Siyonistler tarafından zulme maruz bırakılmasına karşı bilinçli olarak yerine getirerek sürdürürüz.

Bu bapta yani kalbimizin Filistin ve Kudüs esaslı tutumunda, inanç ve tarih planında bir soruya yer vermez, kalbin ve aklın müşterek tezahürü olan imanımızla, hislerimizde, kanaatlerimizde bir sapmaya, sarsılmaya maruz kalmayız.

Buradan devam edelim inşallah.


#Hamas
#Gazze
#İsrail
#Ömer Lekesiz