Artık yeni ve çirkin bir futbol ikliminde yaşıyoruz. Bildiğimiz tüm kulüpler nezdinde güçlü takımlar kurmak, centilmen sporcular yetiştirmek ve saha içinde mücadele etmek rağbet görmüyor. Oysa ne kadar güzeldi büyüklerden duyduğumuz “centilmenlik” hikayeleri.

Tartışmasız son 25 yılın özellikle futbolda en başarılı kulübü Galatasaray. Hatta Christoph Daum'un "Galatasaray’ı durdurmak lazım bir şekilde, fark çok açılıyor" demesi tesadüf değildi.

Geldiğimiz noktada medya yapılanmaları ve kiralık kalemler, hep Galatasaray’ın marka değerini zedelemek ve itibarını düşürmek için yalan yanlış algı çalışmalarıyla yarışa girmiş durumda. “Florya’da sorun var, Kemerburgaz Tesisleri’nde sorun var, Galatasaray faturalarını ödeyemiyor, oyuncuların alacakları gecikiyor, vergi borcu var, başkanına iftiralar, hocasına 'terör kırıntısı'” Daha neler neler...

Sanki diğer kulüplerin borcu yok veya olağanüstü bir gelişim içindeler ve nedense onlarla ilgili tek bir kelime eden yok.

Algı: olmayan bir şeyi varmış gibi göstermeye çalışmaktır ve insanların inanmasını sağlamaktır.

El insaf, uzak ara tüm kupalarda benzeri olmayan bir başarıya sahip ve en çok kupayı müzesine taşıyan Galatasaray’ı böyle algılarla geçmek imkansız. Yapılacak en doğru iş yapılanma ve mücadeledir ama dürüst mücadele.

Bunun dışına çıkıldığında sarı-kırmızılı camia görülmemiş bir kenetlenme yaşar ve rüzgarı arkasına alır.

Son 2 yılın şampiyonu Galatasaray, ezeli rakibi Fenerbahçe’nin golcüsünü alarak iyi iş yaptı. Eksik 2 bilemedin 3 transferle yine şampiyonluğun en büyük adayı. Bakmayın Mourinho gelmiş, onu aldılar, bunu alacaklar diye. Rakibin güçlenmesi ülke futbolu için çok güzel ama hiç de yabana atılmayacak üst düzey bir futbol takımına sahip olan Galatasaray’ın bu sakin hali rakiplerine büyük korku veriyor.

Algı, iftira ve sataşmalar ile Galatasaray’ı yerinden oynatmak çok zor. Sadece iyi niyet ve çalışma gerekiyor.