ABD’nin ‘elinde ne varsa’ kullanma tehdidiyle Ankara’ya yürüyüşü nasıl sonuçlanabilir?..
Türk yönetici ve yetkililerine yaptırım/yasak uygulama tehditleri, buna ilişkin Senato’ya yasa sunulması, F-35’lerin önünü kesme hatta ödenmiş 1 milyar $’ın üzerinde paranın üzerine yatma, NATO’nun askeri girişimlerinden dışlanma, askeri think-tanklerin savaş oyunlarında Türkiye’yi alenen ‘düşman’ diye tarif etme, Türkiye’nin, ‘Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası’ gereğince yaptırım altına alınması, buna ilişkin bir düzine yaptırım maddesi içinden ‘ya kırk katır ya kırk satır’ hesabıyla 5 maddeyi seç haberleri, Türk havacılık ve savunma sanayiini sakat bırakma, Türk firmalarını imalat ve arz zincirinden çıkarma, ekonomıyi mahvetme, zamanınızı hiç almayayım, böyle uzayıp giden bir liste...
Sonuç?..
Bunların toplamı Türk kamuoyunda yerleşik ABD algısını pekiştirmekten öteye geçmiyor...
***
Ankara ve Moskova’nın S-400’ler üzerinden koparılan bu fırtınayı analiz etmekte ilk cümlesi, “Washington’un bu işin bittiğini, geç kaldığını anlamamış olması imkânsız olduğuna göre...” diye başlıyor...
Bu yüzden arada ABD medyası veya hükümette görevli olmayıp Amerikan siyasi sistemi içindekilerden gelen, ağır tehdit paragrafları altında ezilen kimi cümleleri çekip çıkarmalıyız...
Büyük palavra elbette ve Türkiye bu türden ‘ahlaksız tekliflerle’ anlaşmalarını zaten satmaz ama, bağışlayın, ‘yersen diplomasisi’...
Biz devam edelim, bu misallerden muradımız başka; “Türk dostlarımıza zarar verme arayışında değiliz. Tersine, Suriye, Karadeniz, terörle mücadele konularında Türk-Amerikan işbirliğini ilerletmeyi umuyoruz”...
Suriye-Karadeniz-Terörle mücadele (Güneydoğu, İran, Irak, Kuzey Suriye demek) bir üçgen, harita sunuyor aslında. Bu alan Balkanlar, Doğu Akdeniz ve Hazar havzasını da doğal olarak kapsıyor. (ABD daha dört gün önce NATO’nun talebi üzerine, yani ABD-ABD’ye söylemiş, Romanya’ya en gelişmiş Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi kabul edilen THAAD konuşlandırma kararı aldı.)
Bu coğrafyada Amerikan nüfuzunun seyrelmesi, Ortadoğu’da İsrail merkezli stresin istiap haddini aşma tehlikesi yaratıyor...
***
Türkiye’nin içine dokunan açıklamalardan biri NATO üyeliğine ilişkindir...
Bundan öte, NATO’nun varlık sebebi meşhur 5’inci maddesine gönderme yapan, “yarın öbür gün Rusya ile kötü olursunuz, yardım etmeyiz” mealindeki tehditler de aynı çirkinliktedir.
İhanet meselesine Çarşamba akşamı Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından açıklık getirilmiş görünüyor, “iade” diyebiliriz...
İki ülke arası krizin zirve noktası burasıdır. S-400 ve etrafında dönen diğer konular önemsiz; Türkiye-ABD-İsrail’in dış politikaları çatışıyor. Bu yüzden Erdoğan-Trump görüşmesini bekleyenler de ümitlerini yüksek tutmamalı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.